Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Kasım '11

 
Kategori
Güncel
 

Kadına şiddetin çaresizliği

Kadına şiddetin çaresizliği
 

Kadına şiddet bu fotoğrafla Türkiye'de hafızlara kazındı.


Bu yıl kadına şiddet konusunda gündemin en dolu olduğu olduğu yıl oldu. Geçmişte "kol kırılır yen içinde kalır" misali saklanan, anlatılmayan olaylar medyaya ya da sosyal platforma taşınıyor.

Tabiki bu konuda  değişen dünya kültürü söz konusu. Erkek şiddeti insanlığın doğuşuyla birlikte bugünlere geliyor olsa da kadınların buna başkaldırışı özellikle ülkemizde daha yeni bir oluşum. Artık kadınlar başlarına gelen şiddet olaylarında daha cesur davranıyorlar. 

Yasayla düzelebilir mi?  Bu Şiddet Nasıl Son Bulur?

Kadınların bu konudaki bakış açısının değişmesine rağmen erkek şiddetini önlemenin yolu bulunmuş değil. Şahsi fikrime göre bunu yasalarla, cezalarla ya da yaptırımlarla önlemek mümkün değil. Yasalar her ne kadar caydırıcı olsa da dünyada suç oranında bir düşme görülmüyor. Adam öldürmenin ya da hırsızlık yapmanın cezası bilindiği halde bu suçlar işlenmeye devam ediyor. Sonuç olarak siz "Kadına Şiddet" konusunda bir cezai müeyyide uygulasanız bile bunun sonuç vermesini beklemek sadece iyimserlik olur.  

Açıkcası ben bu konuda karamsarım. Kadına şiddetin son bulması devletin, yasaların ya da kadınların elinde değil. Bu konuda tamamen erkeklerin insiyatifi önem arz ediyor.

Erkek Neden Döver?

Erkeğin neden şiddet uyguladığına dair bazı tezler ortaya konmuş durumda. Benim aklıma uyan uygun sebep erkeğin "Çaresizliği". Çaresizlikle alakalı benim düşündüğüm bir kuramı sizinle paylaşmak istiyorum.

Bakın bir örnekle başlayalım, erkek doğumuyla birlikte annesinin himayesindedir. Babalar bu konuda genelde son nokta oldukları için anneler çocuklarıyla daha fazla vakit ayırırlar. Annesinin söylediklerine çaresizce boyun eğen erkek çocuk büyüdükce asileşse de annesine karşı (çok psikopat değilse) şiddet uygulama opsiyonu olmadığı için bunu içine atar. Annesinin sürekli olarak "Nerde kaldın, saat kaç oldu, nereye gidiyorsun" gibi sorgulamalarının yanı sıra sürekli nasihat verip beklentiler içinde olmasına karşılık erkek çocuğun çaresiz kalışı psikolojik etki yapar. Kaldı ki "Anneler hep haklıdır." sözünden yola çıkarak annesinin haklılığı karşısında yine çaresiz kalan erkek evlendiği zaman bu haklılığa bir çözüm bulur; "Şiddet".

Kadınlarla Baş edememe

Adam günlerdir işsiz. İş arıyor ama bulamıyor ya da bulmak istemiyor. Eve geldiğinde eşi sürekli olarak neden iş bulmadığını ya da bulamadığını sorguluyor. Adam eşinin haklı olduğunu biliyor, iş bulması gerektiğini de biliyor. Ama cevap verme konusunda "çaresiz" kalınca bir süre sonra bu çaresizlik agresifliğe dönüşüyor. Nasıl ki "Kocam çok içiyordu ve beni dövüyordu." sözünde olduğu gibi. Adam çok içtiğinin farkındadır ve karısı durmadan bu konuda uyarıda bulunuyordur. Yine cevap verme konusunda çaresiz kalınca çözümü şiddet olur.

Kadının sorgulayıcı ve komplike yapısı erkeğin doğasına aykırı bir durumdur. Erkekler genel manada pek sorgulamazlar. Düşünme bazında tembelliğe kaçtıkları için karşılarında düşünen bir kadın varsa bu onları yorar. Adam için içki içmesi problem değildir ya da kumar oynaması, eve geç gelmesi. Ama kadın bu durumun ailesine ve çocuklarına zarar vereceğinin farkındadır. Haklı olduğu içinde adamın başını yer durur. İşte biraz fazla yiyince de dayak yiyen kendisi olur. Bu kendi haklılığından değil erkeğin bu haklılık karşısındaki çaresizliğinden kaynaklanır.

O Zaman Boşanın

Boşan demek kolay diyenlerdenseniz, buna ne kadar daha tahammül edeceğiniz önemli. Baktığımızda boşanmakta çözüm gibi görünmüyor. Bu sefer de terk edilen koca gidip ölüm saçabiliyor. ( Son dönemdeki cinayetlerin bir çoğunun sebebi boşanmadır. Bir çok haberde kendinden ayrılan eşiyle barışmak isteyen koca dehşet saçtı vs. gibi içerikler görüyoruz.) Burada yine erkeğin çaresizliği mevcut. Bir boşanma davası açılıyor. Erkek haksız olduğu için hakim ilk celsede boşanmaya karar veriyor. Bunun önleyemeyen erkek bir süre sonra ayrıldığı eşine rahat vermiyor. ( Bu tabi genel olarak daha alt tabakalarda gerçekleşen bir durum. Yoksa sosyete de boşanan bir de üstüne kutlama partisi yapıyor.) Sonuçta da namus kisvesine bağlayarak cinayet işliyor.

Karımın beni aldattığından şüphelendim, karımı kıskandım gibi cümleler de erkeğin düştüğü çaresizliğin işaretidir. Kaldı ki aldatıldığını anladığında da derinlemesine düşünüp boşanmanın daha mantıklı olacağını kurgulayamadığı için çaresizce cinayet işler.

Son söz :

Peki netice itibari ile ne yapacağız? Kadınlara önerim evleneceğiniz kişiyi seçerken mümkün olabildiğince iyi tanıyın. Yapabiliyorsanız sinirlerini test edin öfke kontrolüne sokun. Huyunu suyunu bilmediğiniz bir adam size hayatınızı zehir etmesin.

Erkeklere gelince düşünmeden hareket etmeyin. Bırakın şiddeti bir kötü söz bile eşiniz ile aranızda olan sevgi ve saygıyı bitirir. Daha mantıklı çözümlerin olabileceğini aklınızdan çıkarmayın. Erkeğin "Ben her zaman haklıyımdır." mantığından sıyrılmak zorundasınız. Karşınızdaki kişinin de düşündüğünü sakın unutmayın. Eğer ki daha ciddi problemler varsa; hiç şiddete başvurmadan boşanma yolunu seçin, hem kendinizi hem de bir insanı kurtarmış olursunuz.

 

 
Toplam blog
: 106
: 1591
Kayıt tarihi
: 11.07.11
 
 

Metin ve haber yazarı ..