Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Mart '11

 
Kategori
Güncel
 

Kadına şiddette medya sorgulaması

Kadına şiddette medya sorgulaması
 

kadına şiddete karşı tabandan radikal bir ses yükselirken üst yapıdaki duyarsızlık son derece vahim.


Şu Ece (Temelkuran)'de olmasa medya dünyasında vah kadınların haline dense yeridir hani.  

İzleyenler olmuştur ya da izlemeyenler çok şey kaçırmıştır kanımca, geçen günlerde NTV'deki kadına şiddette medyanın rolü üzerine yapılan tartışma gerçekten de önemli bir konuyu irdeledi.  

Medya'da kadına şiddetin algılaması nasıl? Ya da şöyle soralım: egemen medya kadına şiddeti körüklemekte midir?  

Bu konuda son dönemde yaşananlar medyanın pek de temiz bir sabıkası olduğunu göstermiyor bize. Önce Hıncal Uluç'un Defne Joy için su testisinin su yolunda kırıldığı üzerine hanzo ağzıyla yazdığı yazı, ardından Engin Ardıç'ın her zamanki densizliğiyle feminist kadınları çirkin diye nitelemesi konuyu tartışmaya açmak için yeter de artar.  

NTV'deki tartışmada 2002'de AKP'nin iktidara gelmesiyle kadına şiddetin arttığı üzerine yerinde ama eksik yorumda işin püf noktasına Ertuğrul Kürkçü değindi desek yanlış olmaz. Kürkçü'ye göre kadına şiddetin artışı, AKP döneminde muhafazakar ve erkek egemen yaşam tarzının empoze edilmesinden çok, gene bu dönemde kadınların daha çok özgürlük talep etmelerinde ve bunun sonucunda geleneksel yapının yıkılmasına yönelik mücadelede aranmalı.  

Doğru söze ne denir? Türkiye AKP döneminde sistem tartışmasını oldukça çatışmalı bir biçimde yaşarken, bu ortamda kadınlar özgürlük taleplerinin artışıyla birlikte geleneksel erkek egemen yapıyla çatışma içine girmiştir ve erkek şiddetinin artışının nedeni işte burada yatmaktadır. Üzücü olsa da, şiddete uğrayan kadınlar kendi özgürlük taleplerinin sonucunda gelenek tarafından cezalandırılmaktadır diyebiliriz. Bir zamanlar hayal olsa da, bugün Anadolu kadını dahi kocasına boşanma talebini dile getirebilmekte, bunun sonucunda gelenek tarafından cezalandırılmayı, özgürlüklerinin bedeli olarak göze alabilmektedir.  

Görüldüğü gibi bunun AKP ya da bir başka partiyle de hiç alakası yoktur, çünkü mesele çağımızda kadının rolünün değişmesiyle ve değişen dengelerin gelenekle çatışmasıyla ilgilidir.  

Ancak işin tuhafı ve zurnanın zırt dediği yer şurasıdır ki, kadının özgürleşme talebi tabandan, alttan, örneğin türbanlılardan veya o bahsedilen Anadolu kadınından gelirken, yukarıda, medyada üst kültürden kadınların suskunlaşmakta ve tabandaki o radikal sesin tersine gidişatın rüzgarıyla yön bulabilen aciz birer köleye dönüşmesidir. Temelkuran'ın, gazetelerin son sayfalarına konan kadın poposu fotoğrafı için harıl harıl koşturanların kadınlar olduğu üzerine eleştirisi bu vahim durumu çok net açıklıyor.  

"Kadın Haklarında Post-Feminist Dönem, " başlıklı yazımda Ece Temelkuran'ın bahsettiği sorunun kadın açısından derin ve üzücü detayına teorik bir zemin bulmaya çalışmış ve üst kültüre ait sosyo ekonomik açıdan ilerlemiş kadının yüzeyde özgürleşirken aslında köleleştirildiğini ifade etmiştim.  

Son zamanlarda yaşananlara bu yaklaşımın ışığından bakmak ve tabandaki radikal kadın sesine karşılık tavandaki duyarsız sessizliğin sebebine eleştirel yaklaşım kadınlar açısından önemli görünüyor.  

 
Toplam blog
: 47
: 1149
Kayıt tarihi
: 24.11.10
 
 

Praksise düşünceden varan bir romancı, kültür eleştirmeni, otodidakt bir feylesof, yaşam gözlemci..