Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ekim '06

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Kadına yönelik şiddet

Kadına yönelik şiddet
 

Kadına yönelik şiddet konusunda bugüne kadar çok şey yazıldı çizildi. Ancak, şiddet gören kadınların neler yapabileceği hakkında çok az şey söylendi. Bu yazı, erkeklere bir ders olsun. Bakın kocasından, kardeşinden, babasından ya da ağabeyinden şiddet gören bir kadın neler yapıyor ?

Şiddet Her Yerde

Herşey mutluluk ve güzel düşüncelerle başlıyor. Ancak, evlenen, sevgili olan ya da birlikte yaşayan kadın ve erkek arasında ipler kopma noktasına geldiğinde şiddet herşeye son noktayı koyuyor. Şiddet her yerde, sokakta, evde, arabada. En çok şiddet görenler ise kadınlar. Kimileri şiddete maruz kalmalarında tüm hatayı kadınlara yüklüyor; kimilerine göre de erkekler her zamankinden daha da hatalı.

Objektif davranmak gerekirse hem kadınların hem de erkeklerin şiddet ve şiddete maruz kalma konusunda suçlu olduğunu söyleyebiliriz. Sinirlerin iyice gerildiği, tüm kötü sözlerin sarf edildiği, konuşmanın yerini bağırmaya bıraktığı ilişkilerde şiddeti görüyoruz. Bu kimi zaman bir tokat, yumruk, kimi zaman da yaralama olabiliyor. Yani, şiddet sözün bittiği yerde karşımıza çıkıyor.

Kadın Ne Yapıyor ?

Kadın her zaman şiddete maruz kalan taraf oluyor. Ama ya sonra ne oluyor ? Koca, sevgili, kardeş ya da baba kadına gücünü ilkel yollardan kanıtladı; döverek, yumruklayarak, tokat atarak. Ama ya sonra? Kadınların tepkileri, şiddet karşısında oldukça farklı.

Kimi kadın şiddetten sonra, ekonomik özgürlüğü olmadığı ve bakmakla yükümlü olduğu çocukları olduğu için evinden ya da kocasından ayrılamıyor. Yani kocasına muhtaç yaşıyor. Dayak ya da şiddet ise artık onun kanıksadığı sıradan bir durum haline geliyor.

Kimi kadınlar ise ekonomik özgürlüğü olmasına, eğitim görmüş olmasına rağmen yaşadıklarını bir türlü anlatamıyor. Çünkü kariyerinin tepetaklak olmasından, prestijinin azalmasından, toplumdaki baskıdan korkuyor; aile çevresine birşeyleri hissettirmemek için yaşadıklarını kimseyle paylaşmıyor.

Bazı kadınlar ise herşeyi göze alıp, şiddet gördüğü kocasını ya da sevgilisini aldatıyor. Çünkü, kadın artık o ilişkiden sevgi, saygı göremiyor. Bulunduğu ortamda her an aşağılanıyor; her an şiddet görüyor. Sevgiye, saygıya, şefkate ihtiyacı olduğu için, bir an bile düşünmeden bu eksikliğini başka bir erkekle bir ilişki yaşayarak gidermeye çalışıyor. Yani eşini aldatıyor.

Bir erkekten şiddet gören kadının yapacağı en kötü şey ise o acıyı kendisine yaşatanı ortadan kaldırmak. Kadın erkeğin kendisine acı çektirmesine dayanamıyor. Yaşadığı şiddet sosyal hayatını, insan ilişkilerini, iş ilişkilerini etkiler duruma geldiğinde hiç birşeyi düşünmeden o erkeğin yaşamına son verebiliyor başına gelecekleri bile bile.

Her Kadın, Ayrı Bir Hikaye

İşte, şiddet kadınları böylesine etkiliyor. Peki erkekler ne yapıyor? Karısına, sevgilisine şiddet uyguluyor; sonra da normal hayatına devam ediyor; hiçbir şey yaşanmamış gibi. Erkekler farkında bile değiller kadınların hem vücutlarında hem de ruhlarında açtıkları yaranın büyüklüğünün. Bu, Türk toplumunun ataerkil bir yapıya sahip olmasından kaynaklanıyor. Anaerkillik eski çağlarda vardı; ancak yaşadığımız çağda eşitlik eşitlik diye sesimizi duyurmaya çalışsak da, ataerkil toplum söylemlerinden güç alan erkekler, kadınların gözünün yaşına bile bakmadan kırıyor; döküyor; yaralıyor; öldürüyor.

Modernlik, eşitlik söylemleri sadece ideal olanı, olması gerekenleri anlatıyor. Belki toplumun belirli bir kesiminde ilişkiler son derece modern son derece eşit. Ancak, toplumun belirli bir tabakasında yaşananlar, Türk toplumunu asla yansıtmıyor. Neler yaşandığını, kadınların neler yaşadığını anlayabilmek için, ev hanımı bir bayanın ya da çalışan bir bayanın evine, aile yaşantısına bakmak gerekiyor.

Aile Ne Kadar Etkili ?

Her konuda birbirini tamamlayan erkek ve kadın niçin her şeyi oturup konuşarak çözümlemiyor? Bir şeyleri kabul ettirmek için, ille de kaba güce ya da şiddete mi ihtiyaç var? Şiddet bir zayıflık göstergesi, bir kompleks. Geçmişte annesinden ya da babasından şiddet gören bir çocuk, gelecekte şiddeti ailesinde gördüğü gibi eşine, çocuklarına hatta anne ve babasına uyguluyor.

Yani, kişinin yetiştiği ortam ve nasıl yetiştirildiği de onun şiddete olan eğilimini gösteriyor. Anne ve babası tarafından vur, tokat at, döv denilerek yetiştirilen bir çocuk, bunları etrefındakilere uyguluyor. İleride de öğrendiği bu davranışı zorda kaldığı , içinden çıkamadığı bir durumda uygulamaya kalkıyor. Şiddetin olmadığı bir ailede yetişen, karşısındakine her zaman iyi niyetli yaklaşması öğütlenen bir çocuk ise, dayak atan değil dayak yiyen taraf oluyor. Çocuk bu davranışı ailede öğrenmemiş olsa bile, çevresi bunu ona aşılıyor. Ya da, çocuk şiddetten nefret eden, kaçan, ürkek bir çocuk olarak yetişiyor.

İşte, aile bu kadar önemli.Toplumun en küçük yapısı olan aile, bireyleri sosyalleştirip ya sorunlu ya da normal bireyler olarak topluma kazandırıyor. Ancak, anne va babalar bundan haberdar bile değiller. Çoğu anne ve baba çocuklarının sorunlu bir birey olarak yetişmemesi için, yeterince çaba sarf etmiyor. Çocuğunu tüm bu kötülüklerden uzak olması gerektiği gibi yetiştiren aileler de yok değil tabii ki.

Kadınlar Ne Yapmalı ?

Şiddete maruz kalan kadınlar, haklarını mutlaka kullanmalılar. Ne bu haklar? Bir zamanlar karakola giden kadınların "Kocan o senin , döver de sever de " denilerek geri gönderildiğini biliyoruz. Ancak yine de önemli olan yasal yollardan hakkını aramak. Öncelikle şiddete maruz kalan bir kadının bunu belgelemesi, ispatlaması gerekiyor. Bunu yaptıktan sonra, kadınlara yardımcı olan sivil toplum kuruluşları ile temasa geçmek akla en kolay gelen çözümlerden biri.

Diğer bir yol ise, şiddet yaratanın cezalandırılması. Bunun için, gerekli mercilere şikayette bulunmak yeterli oluyor. Daha sonra, mahkeme yoluyla şiddet uygulayan kişi, cezalandırılıyor. Aslında, bunları herkes biliyor; ancak çıkış yollarını anlatmak yerine bunları uygulanır hale getirmek daha da önemli.

Yazımın başında da değindiğim gibi, şiddete maruz kalan birçok kadın var. Ancak, bu kadınların haklarını aramasını, seslerini yükseltmesini sağlayacak bir ortam yaratmak gerekiyor. Bunun için de yasaların kadınları koruyucu hale getirilmesi şart. Topluma da elbette ki büyük iş düşüyor. Öncelikle erkeklerin eğitilmesi lazım. Eğitim diyoruz ama ilkokul mezunu da üniversite mezunu da şiddet uyguluyor. Bu durumda eğitimle birlikte, yasaların şiddet uygulayanlara daha da caydırıcı cezalar vermesi gerektiği ön plana çıkıyor. Her ne olursa olsun şiddet katlanılacak bir durum değil ve şiddetin tüm toplumdan silinmesi için, bireylerin eğitilmesi ve daha da bilinçdirilmesi gerekiyor.

Belki , o zaman bir gazeteyi elimize aldığımızda ilk olarak 3. sayfada yer alan şiddet haberlerine bakmayacağız.

 
Toplam blog
: 14
: 6889
Kayıt tarihi
: 23.06.06
 
 

Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümünden mezun oldu. Lisans eğitimi sırasında çalı..