Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mart '18

 
Kategori
Öykü
 

Kadınca Bir Öykü (6. Bölüm)

Kadınca Bir Öykü (6. Bölüm)
 

Yüreğime Dokundun


 
Yüreğime Dokundun
 
          Dönüp baktığımda epey yol kat etmiştik. Küçüklerimle kimi neşe içerisinde, kimi zorlanarak derslerimizi işlemeye devam ediyorduk. Toplama ve çıkarma işlemlerimizi eğlenceli hale getirmek için boncuklar, meyveler, baraklı şekerler ne bulursam okula taşıyordum. Öyle eğlenerek öğreniyorlardı ki bu durum beni çok mutlu etmişti. Okumalarımız da günden güne güzelleşiyordu. Daha yolun başındaydık daha da ilerleyip güzelleştirecektik, küçüklerim büyük çaba sarf ediyordu.
 
          Hafta sonu planladığım gibi kasabaya indim. Çeyizciler Çarşısı' nı dolaşarak biraz gözlem yaparak fikir edindim. Ardından caddedeki bir kaç dükkanın vitrinine bakarak kafamdaki planlarımı pekiştirmeye çalıştım. Küçücük yer olduğundan işim tahminimden daha erken bitmişti. Köy arabasıyla evime döndüm. Kıymetli ajandamı alarak hayaller kura kura bir kaç not aldım. Karnımda kelebekler uçuşuyordu, sıra annelerime gelmişti. Amacım onları mutlu edebilmekti. Hayallerimin suya düşmemesi için, başarabilmek için dualar ediyordum. Sonuç her ne olursa olsun denemeye değerdi.
 
          Pazar günü Sema'nın desteğiyle annelerimle buluştum. Benim gözlerimin içi gülüyordu, annelerimin gözleri merakla beni süzüyordu. Yine çiçeklerim için toplandığımızı zannettiler. Hoşgeldin beş gittin faslının ardından yavaş yavaş konuya girmeye başladım. Nasıl karşılayacaklarını bilmediğimden elim ayağıma dolaşıyor ara sıra ümitsizliğe kapılıyordum. Bazen de hemen söyle kimbilir nasıl sevinecekler heyecan duyacaklar diyordum. Karmaşık duygular içerisinde konuşmaya, danışmaya başladım. Pür dikkat tek kelime etmeden beni dinliyorlardı.
 
"Aslında söze nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Tek amacım sizleri mutlu görmek. Biliyorum siz mutlu olursanız çiçeklerim de mutlu yetişecek. Aileleriniz de mutlu olacak. Sizlerle bir kadın dayanışması planladım. Naçizane bir fikrim var ve paylaşmak görüşlerinizi almak istedim. Bir şeyler yapabileceğinizi rutin hayatınızdan bir nebze sıyrılabileceğinizi göstermek istedim. Sizlerle yaptığımız sohbetlerden, ayak üstü dertleşmelerimizden, bakışlarınızdan eksik bir şeyler olduğunu gözlemledim ve yardımcı olmak istedim. Tabiki karar sizin ve eşlerinizin. Anlattığımda katılmak isteyenler olursa, birlikte el ele yola çıkacağız ve eminim başaracağız.
 
Önceleri dikiş nakış bilmeyenlere öğreterek, bazı etkinlik ve faaliyet günleri düzenleyerek sizleri hem bilinçlendirmek hem güzel ve eğlenceli bir ortam sağlamak istemiştim.
Günlük normal hayatınızdan biraz uzaklaştırıp sosyal yaşantınız olsun diye düşünmüştüm. Ama geçenlerde
"Ne güzel mesleğiniz var, maaşınız var yerinizde olmayı çok isterdik "
dediğinizde sizlerinde kendi emeğiyle kendi paranızı kazanabileceğiniz bir işiniz olabilir diye düşündüm ve planımı değiştirdim. Kendinize güveniniz olsun ayaklarınızın üzerinde durabilin istedim. Eşinize ailenize katkınız olunca maddi ve manevi sorunları bir nebze çözebilmeyi amaçladım."
 
"Gerçekten mi artık kendimize ait işimiz, kazancımız mı olacak?"
"Sahi mi dedin hoca hanım?"
 
          Ya şimdi anlatırken bile o umut dolu bakışları anımsayınca gözlerim doldu. Soruların, umutların, beklentilerin ardı arkası kesilmemişti. O yılgın, hüzünlü gözler daha konuşmam bitmeden nasıl da canlanmıştı. Sözlerime devam etmem için birbirlerini susturdular. Can kulağıyla ağzımdan çıkacak kelimelere odaklanmışlardı.
 
"Evet kadın dayanışmasıyla kendi kazancınız olacak ve çocuklarınıza evinize en önemlisi kendi ihtiyaçlarınıza faydanız olacak. Hem kafanız dağılacak, kederlenmeye vakit bulamayacaksınız hem işleyen eller ışıldayacak paranızı kazanacaksınız. Daha neler neler...
 
Ne var ki hep beraber bayağı yorulacağız inşallah onu da aşacağız. Şimdi sevgili annelerim!
Laf arasında kimilerinizden danteldir, yündür örgü örmeyi bildiğinizi, bazılarınızın fazlasıyla sevdiğini öğrenmiştim. Kimimiz dantel takımlar, kimimiz çoraplar, bazılarınız bebek yelekleri, aklınıza ne gelirse el beceriniz neye yatkınsa hep beraber öreceğiz. Nakış, kanaviçe de olur. Tüketime göre yön de vereceğiz. Biriktirdiğimizde içinizden seçeceğiniz temsilcilerinizle birlikte hafta sonu bir kaçımız şehirde semt pazarında, bir kaçımız kasabada semt pazarında, bazılarımız Çeyizciler Çarşısın da satacağız. İstanbul'daki arkadaşlarım da bize yardımcı olacak. Hafta sonu köye döndüğümüzde havuzda paranız birikecek ve ay sonu eşit paylaştıracağız. Herkes biliyor kendi örer almazlar derseniz de ben araştırdım. Çeyizciler, tarla tapadan, küçük çocuklarından fırsat bulamayanların hazır satın aldığını söyledi. Satışlar özellikle düğün sezonu bereket versin iyiymiş. Diyeceksiniz ki bizim tarla işi ne olacak? Ona da çözüm var. Okul bitiminde ben de yardımcı olacağım. İmece usulü birbirinizin işini elbirliğiyle bir gün birinize, bir gün ötekinize yardımlaşarak hızlı ve kısa sürede tamamlayıp zaman kazanacağız.
 
Mesela atıyorum bugün Fatma nın inekleri sağılacak. Kaç saatte sağar 5, hepimiz ahıra koşarsak kaç saatte biter? 1 bilemedin 2 saatte biter.
 
Kalan zaman örgü, sonra yemek bulaşık. Mesela bugün Sema nın domates toplanacak hepimiz tarlaya 
 
O bir günde topluyorsa biz yarım gün. Kalan zaman bizim olacak. Tabi çiçeklerimi ve ödevlerini ihmal etmeden çalışacağız bu altın kuralımız. Sakın aklınızdan çıkarmayın. Evet ben böyle bir şey düşündüm aklınıza yattı mı? Katılmak ister misiniz? Var mısınız? Bir kaç gün düşünün ne dersiniz? Bence deneyelim ne kaybederiz? Tarla işlerinin başlamasına da daha var ben erken hareket etmek istedim deneyebilmek için."
 
          Sözlerimi tamamladığımda mutlu olanlar çoğunluktaydı. Onları düşünüyor olmam cesaret vermem nasıl da hoşlarına gitmişti. Bir sarıldılar hiç kıyamadım. Çoğunluk katılmak istedi hayallere başladılar bile. Genç kızlardan katılmak isteyen olursa haber vermelerini rica ettim. Ne fikirler ürettiler. Akıl akıldan üstündür diye düşündüm. Çok ama çok mutluydum. Planlarım hayallerim birer birer gerçekleşecek inşallah diyerek şükrediyordum. İş eşlerden evdeki büyüklerden izin almaya kalmıştı. Kimse başına buyruk değildi elbet. Endişelerinde haksız değillerdi bakalım ne diyeceklerdi. Bana kızarlarsa diye de korkmuyor değildim hani.
 
"Bu hoca geldi ne icatlar çıkardı, o çocukları okutsun hanımlarımıza ne karışıyor?"
derlerse diye tırsıyordum aslında ama her şeyi göze almıştım. Olmazsa en azından çabaladım derdim.
 
          Aradan bir kaç gün geçmişti. Derslerimiz de güzel gidiyordu hazırlıklarımızda. Sema'nın ve Muhtar Bey'in yardımıyla çoğu annemiz zar zor da olsa laf ta yese izin alabilmişti. Ancak alamayanlar çoğunluktaydı. Bu yüzden de çok üzülüyordum. Ama ailelere müdahale etme şansım yoktu kendi kendime hayıflanıyordum. Bize katılamayan annelerin boynu bükük kalınca biraz hevesim kaçmıştı. Sadece çiçeklerimle ders işlerken neşelenebiliyordum. Onun dışında pek keyfim yoktu ama belli etmemeye çalışıyordum.
 
 
Devam edecek
 
SİBEL YILMAZ
 
 
Toplam blog
: 145
: 716
Kayıt tarihi
: 22.02.18
 
 

1978 Bursa doğumlu. Kelimelerin Dansı ve Kırmızı Vosvos kitaplarının yazanı. Eşi ve kızları olmaz..