Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Kasım '14

 
Kategori
Sosyoloji
 

Kadını “Birey” olarak yücelten uygarlıklar “Aile”yi köreltmekte midir (1)

Kadını “Birey” olarak yücelten uygarlıklar  “Aile”yi köreltmekte midir (1)
 

Sonuç, niyet ve başarısının en belirgin göstergesidir.


Bugün, Bilgi-İletişim Çağı'nda yaşayan kadın, geçen yüzyıla göre daha mı mutlu, konforunun artışına paralel aynada kendisine baktığında daha mı fazla gülümsemektedir?

...

Başlarken, kadının (gerçeğinde “insanın” demek gerekir.) toplum içerisindeki bugünkü konumu, ilmi verilerle dünü ile birlikte değerlendirilerek okuyanlara ışık tutulacaktır.

Bunun yanında, gerçekte kadın (insan), bir “birey” anlayışı ile, (belki de görünürde) bir kazanç sağlarken; aynı kazancın (aileye) topluma (birlikte yaşama keyfiyetine) artı “bir değer olarak mı döndüğü”  sorgulanmış olacaktır.

**

“İlk devirlerden sonraki ileri medeniyetlerin banileri (kurucuları) erkeklerdir. Kadınların buradaki rolleri ikinci derecededir ve her medeniyetin başta gelen kıymetlerine göre kadın sanat, felsefe, ilim, yani daha fazla fikir olduğu için kadının mevkii orada bambaşka bir şekil almıştır.” (1)

**

Eski Yunan’da kadının, daha doğrusu ekseriyetini teşkil eden aile kadınının mevkii herhalde erkekten aşağı idi. O devirde, orada üç sınıf kadın vardı: Esirler (bunların mevkileri erkek esirlerin aynı idi), ana-zevce mevkiini alan kadın aynı zamanda vatandaş kadındı. Fakat, bu sınıfın umumi hayatta hak ve mevkii, çocuklarıyla beraber, evin üst katında (bir nevi harem dairesi diyebiliriz) yaşar, ev işleri ile meşgul olurdu. (2)

**

Romalılar’ın, kadınların cemiyetteki mevkii hakkında, sağlam ve muvazeneli bir görüşleri vardı ve zamanlarına göre içtimai vazifeleri kadınla erkek arasında makul bir surette taksim etmişlerdi. Kadınla erkek arasında arkadaşlık ve müsavat bir realite idi, fakat bunun kanunda yeri yoktu.

Mamafih, bu o kadar derin bir anane halini almıştı ki, meselâ Matron denilen aile reisi kadın, fikir ve karakter bakımından büyük bir mevki sahibi idi ve Roma’da kuvvetli izler bırakmıştır.

Fakat, kanun nazarında hakları tespit edilmiş olmadığı için, ömrünün sonuna kadar babasının veya kocasının vesayeti altında idi. Yani hiçbir zaman reşit telâkki edilmiş değildi. Bunun zararları kudretini kaybeder etmez meydana çıktı.

Erkekler, kanundaki haklarını suiistimal etmeye, karılarını sebepli sebepsiz boşamaya, kadınlara fena muamele etmeye başladılar. Bunun karşısında Romalı kadınlarda isyan baş gösterdi, hatta kocalarını zehirleyen kadınların sayıları arttı.

Müverrih (Tarihçi) Livy’nin (3) Roma Cumhuriyeti’nin son devirlerinin nihayetine doğru kadınlar arasında kaydettiği isyanlar, İngiltere’de 1906-1913 arasında görülen feminist isyanlarına çok benzer...

Roma’yı takip eden ve Hazreti İsa’nın temsil ettiği Hristiyanlık, erkekle kadın arasında fark gözetmedi... Fakat, Ortaçağ’ın ortalarına doğru, Roma Kilisesi’nin, daha fazla St. Paul ve kilise büyüklerine dayanması, kadının vaziyetini çok aşağı düşürdü. O devir, hayatîn merkezini aileden manastıra nakletmiş gibiydi ve bütün cinsi münasebetler, hatta evlenmek dahi günah telâkki ediliyordu. Rahibe hayatî süren kadınlar hürmete lâyık görülür, fakat diğer kadınların hepsi şeytanın mahlûkatı telâkki edilirdi.

Kadın, kiliseye göre, adamı baştan çıkaran, ona ilk günahı işleten, nihayet Âdem’in cennetten kovulmasına sebep olduğundan dolayı, bir  umumi kilise meclisi (Conseil Decumenique) kadını “ruh”tan mahrum bir mahlûk telâkki ettiğini bildirdi.

Çok garip olarak, bundan haberdar olmayan Hristiyan Garp, kadını ruhtan mahrum etmenin İslamiyet’in bir esası olduğunu söyleyip dururdu..” (3)

 

www.canmehmet.com

 

Devam edecek....

Resimler, web ortamından derlenmiş, alt yazı tarafımızdan düzenlenmiştir

Kaynaklar;

(1) TÜRKİYE’DE ŞARK-GARP VE AMERİKAN TESİRLERİ, Halide Edib Adıvar

(2) Livy (M.Ö 59-M.Ö. 17): Romalı tarihçi. (Halide Edip notu)

(3)TÜRKİYE’DE ŞARK-GARP VE AMERİKAN TESİRLERİ, Halide Edib Adıvar

 
Toplam blog
: 1117
: 1768
Kayıt tarihi
: 29.08.06
 
 

Ticari ilimler akademisindeki öğrenciliğim sırasında, bir kamu iktisâdi kuruluşunda başladığım ça..