Kadını anlamak

Ona yaklaşabilmek ve onun sırılsıklam olmuş saçlarından düşen bir damla yağmurun toprağa süzülüşündeki zaman boşluğunun içinde bir yer bulabilmek, ruhuna akmak için gizlice. Size ilk bakış anında, gözleri sizi gördüğünün mesajını beynine gönderirken, bu mesajın içine seri bir şekilde sizin hissettiklerinizide sıkıştırabilmek ustaca. Onu anlayabilmekten çok, kendini hissedebilmek kadın karşısında. Onu sevebilmek değil önemli olan, kendi ruhuna inebilmek onun sevgisinde. Onun yüzüne bakabilmek değil, yaşamın içinde görebilmektir kadını. Bir gülün kokusunda hissedebilmektir onun kokusunu. Kadını duyabilmek onun sesini duyabilmek değil, bir kelebeğin kanat çırpışını duyabilmektir onun ruhunda.

Ona sahip olabilmek değildi amacım, sadece yıllanmış bir şarabı tadabilmekti sahilinde. Nasıl sahip olunabilir sonunu bilmediğin uçsuz bucaksız denize. Martılar bile gülerdi herhalde halimize. Ona sahip olabilmek değildi amacım, belki de onunla dertleşirim diye düşünmüştüm, bu güne kadar sahip olamadığım kadının hayalinde. Uçuşan saçlarından bir konu daha bulurdum belki bitirmeyi hiç beceremediğim hikayeme. Umutlandım bana gülen gözlerinden, kareler geldi gözümün önüne, onun güzel vücudunu görünce eski ateşli sevişmelerimden, ayrı kalmıştım ne de olsa yaklaşamadığım için kaybettiğim o muhteşem kadının nefesinden.

Sakın anlatmayın kadın ruhunu bana. Çoğunuz sahip olduğunuzu sanırsınız o muhteşem duygulara. Aslında sahip olunduğunda gider kadınlar yaklaştığınızı sandığınız zamanlarda çok uzaklara. Hep sahip olduğumu sandığımda hasret kaldığımı anladım o ateşli dudaklara. En büyük zevki hissettiğimde sevişirken kollarımda, kaybetme korkusuyla bir kez daha sarılmaya çalıştım çaresizce uzaklaşmaya çalışan ruhuna. Geç de olsa anladım sıkı sıkı sarılınca sahip olunamıyor kadınlara. Onlara sahip olmaktansa, yaklaşabilmek yeter sadece yaşamın karnı olan muhteşem ruhlarına.