Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Eylül '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kadının adı yok !

Kadının adı yok !
 

Bir insan doğum esnasında cinsiyetini belirleyebilir mi? Erkek ya da dişi olacağına karar verebilir mi? Ya da hangi topraklarda doğacağına?

Bir insanın, Fransız olarak dünyaya gelmesi, ana rahminde gösterdiği üstün performansa bağlı değildir. Dağılımın nasıl yapıldığına dair bir veri yok elimizde. Bu düşünceyle haraket etseydik tüm Orta Doğulular'ın "hayat bilgisi" dersinden kaldıklarını düşünebilirdik, ya da kırk beş alanların hepsinin, Türk olduğunu...

İnsanlar, doğdukları yeri ve cinsiyetlerini seçemezler.

Bu topraklar üzerinde yakın bir zamana kadar biraz önce mesela dişi doğanların, hayata bir adım geride başladıkları bilgisi elimizin altındadır.

İnsan, doğacağı yeri ve cinsiyetini belirleyemez, ama geri kalan her şey tüm zorluklara rağmen elindedir. Bir ya da, bir kaç adım geriden başlasa bile.

Ve bir yerde erkek olanlar, kadın olanları paçalarından çekmeye çabalıyor ya da arka plana
itmeye çalışıyorsa; arka plana ittikleri ve aşağı çektikleri aynı zamanda kendileridir de.

Çünkü, insan başkası için yaptığı her şeyi, yalnızca kendisi için yapar. (Erich fromm)

Geçtiğimiz ayın sonunda, bir kadın yaşam serüvenine, noktayı koydu. Belki de birçok erkekten daha çok iz bırakarak gitti bu dünyadan. Kız doğumların, sessizlikle karşılandığı, erkek adamların ve onların erkek oğullarının ülkesinden...

Montesquieu; "Bana yararlı, ama ailem için tehlikeli olabilecek bir şey öğrenirsem,onu ruhumdan kovarım. Ailem için yararlı, ama yurdum için yararlı olmayan bir şey bilirsem, onu unutmaya çalışırım. Yurdum için yararlı, ama insan türü için tehlikeli olabilecek bir şey bilirsem, onu bir suç sayarım. Çünkü zorunlu olarak insanım, ama yalnız rastlantı olarak Fransızım." diyor...

Sandığımız kadar farklı değiliz aslında, kadın veya erkek olmamız, salatanın limonlu ya da sirkeli olması kadar önemsiz bir ayrıntı... (sirkeyi ağzına sürmeyenler alınmasın)

Salatalar nerede dendiğinde, hepimiz parmak kaldıracağız. İstisnasız, içindeyiz insan fotoğrafının... Amaç insan olmayı başarmak olmalı, kadın ya da erkek. Bir kadın ya da bir fransız olmamız, sadece bir rastlantı çünkü...

Bence, o yaşamayı başardı, bir kadın olarak. Ve aslında insan fotoğrafını- içinde erkeklerin de bulunduğu- rütuşladı, kadınlar için mücadele vererek.

Bundan sonraki yolun, ki eğer varsa açık olsun, Duygu Asena.

 
Toplam blog
: 25
: 764
Kayıt tarihi
: 30.08.06
 
 

22.09.81 İstanbul doğumluyum. 26 seneye, İstanbul'daki üç semti sığdırdım: önce Kocamustafapaşa, son..