Kadının derdi erkek; erkeğin derdi kadın değil mi?

Kadının derdi erkek; erkeğin derdi kadın değil mi? Madem öyle... Nedir bu birbirini anlamama hali?... Sakın bana: " Ama erkekler... Ama kadınlar... " diye başlayan cümleler kurmayın. Sakın haaa!

Derdi anlamak, derdi sevmek olan, anlar anlaması gerekeni ve hissedebilir karşısındakinin tüm duygularını... Anlamadığınız, ne kadar bencil olduğunuz, bencil olduğumuz...

Kadının derdi erkek; erkeğin derdi kadın değil mi? Madem öyle... Nedir bu bitmek bilmeyen memnuniyetsizlik? Nedir bu bitmek bilmeyen şikayetler? Derdiniz, derdimiz birbirimizi sevmekse; nedir bunun en kestirme yolu?

Ey kadınlar! Ey erkeler! Ve size sesleniyorum eyyy, heyyy millet! Bırakın artık birbirinize Uzaylı, Marslı, Jüpiterli muamelesi yapmayı!... Bırakın artık şu sudan bahanelerinizi... İncir çekirdeğini bile doldurmayacak meselelerinizi... Siz iğnenin deliğinden Hindistan'ı görmeye çalışırken; evdeki bulgurdan, pirinçten oluyorsunuz; haberiniz, haberimiz var mı?

İnsan neden hep aşkı en uzaklarında arar? Belki de başını eğip, burnunun ucuna baksa; hayatının aşkını bulacak. Ama yok! Aşk ille de zor, ille de uzakta, ille de çetrefilli olmalı; değil mi?!!

Sanki kısa yoldan bulunan aşklara trafik poplisleri aşırı hız cezası kesecek! Aşk çabucak, anında bulunsa; sanki büyüsü bozulacak!, tadı kaçacak. Böyle düşünenler, halt etmişler! Aşkın büyüsü, hızında değil, şiddetindedir çünkü. Elbette en hızlı aşk da hem çarpıcı hem ölümsüz olabilir.

Kadının derdi erkek; erkeğin derdi kadın değil mi? Nedir bu sudan bahaneler öne sürmek böyle? Nedir bu birbirini anlamamaya çalışmak? Sanki bulunmaz Hint kumaşısınız, Hint kumaşıyız! İndirin bakalım, şişirip durduğunuz burunlarınızı, burunlarımızı yere? Nedir bu egolarınızı, egolarımızı yarıştırma görgüsüzlüğümüz, görgüsüzlüğünüz? En ulaşılmaz, en gizemli olana altın ayı veriyorlar da! Yoksa bundan benim mi haberim yok?!!

Kadının derdi erkek; erkeğin derdi kadın değil mi? Nedir bu halden anlamamak? Nedir bu " Küçük dağları ben yarattım! " tripleriniz? Derdiniz, derdimiz ne? Havanız, havamız kime?

Anlamak ve anlaşmak, inanın anlaşmazlıktan çok daha kolay. Boşuna mı söylemişler? Derdini söylemeyen derman bulamaz. Kadının derdi erkek; erkeğin derdi kadın değil mi nasıl olsa? Çıkın aradan o zaman... Çıkarın aracıları aranızdan, aramızdan...

Kadının derdi erkek; erkeğin derdi kadınsa... Bırakın da, kavuşsun herkes dilediğine... Bırakın da erkek kadının kadın erkeğin merhem olsun yarasına... Korkmayın hemen. Büyüsü de bozulmaz, tılsımı da aşkın... Yeter ki, kadın erkeği, erkek kadını anlasın.

Bırakın da herkes kendi derdine kendi derman bulsun. Kadın erkeğe; erkek kadına kavuşsun.

Korkmayın be! Korkmayın hemen! Ne simli, yaldızlı pullarınız dökülür, ne inci gerdanlarınız kaybolur!

Kadın erkeğe, erkek kadına kavuşursa, evren huzur; insanlık sonsuz mutluluk bulur.

Kadının derdi erkek; erkeğin derdi kadın değil mi? Kavuşsunlar ki, bitsin tüm dertler ve kederler... Kavuşsunlar ki, boş kalmasın eller, bükülmesin boyunlar...

İzin ver! Kadın erkeğe; erkek kadına kavuşsun... Nasıl olsa, kadının derdi erkek; erkeğin derdi kadın... Bırak bakalım onları kendi haline... Bırak ki, kadın erkeğine, erkek kadınına kavuşsun. Taaaa Hz Adem'le Hz Havva'nın zamanından kalma bir mesele, hem de en derin yerinden, köklerinden çözülsün.

Bunu yapmak o kadar mı zor? Onu bir de seven kadınla adama sor. Bence hiç de zor değil...

Yeter ki derdin üzüm yemek olsun, bağcıyı dövmek değil... İzin ver, kadının da erkeğin de acıları nihayetlensin.

Olur mu? Anlaştık mı canım? Haaah! Aferiiiin! Şöyle işte! Acık da büyük sözü dinle!...

Not: Yazıda kullanılan görsel internetten alınmıştır.