Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ağustos '12

 
Kategori
İlişkiler
 

Kadının özgürleşmesi

Kadının özgürleşmesi
 

Doğa, hem kadına hem erkeğe farklı roller vermiştir. Bu farklı roller aracılığıyla kadın ve erkek birbirini tamamlayı öğrenir ve özlerindeki birliğe kavuşurlar. Ancak günümüzde, aramızda birliği sağlamamız için doğanın bize verdiği bu rolleri benimsemek ve uygulamak yerine, kadınlar erkeklerin rolünü, erkekler de kadınların rolünü üstlenmekle uğraşıyorlar. Dolayısıyla, doğadaki dengeleri bozan bu yaklaşım yüzünden, kadın ve erkek birbirini tamamlamak ve bir olmaktan ziyade, gittikçe birbirlerinden uzaklaşıp, ayrılıyorlar. Birbirini tamamlamayı öğrenmek yerine, büyüyen egoları tatmin etmek adına, birbirine olan üstünlüklerini ispatlamaya çalışıyorlar. Sonuçta, bugün birçok ilişkide yaşanan iletişimsizlik, kopukluk, anlaşmazlık gibi sorunlarla baş başa kalıyorlar.    

Doğa, kadına ev kurma niteliğini vermiştir. “Ev” kadının alanıdır. Kadın, ev ile ilgilenme, evi düzenleme ve aileyi idare etme becerilerine sahiptir.  Hayvanlarda da durum böyledir. Birkaç istisnai örnek dışında, erkek hayvan çiftleşmeden sonra ayrılır. Dişi hayvan doğum yapar ve yavruya bakar. Doğa düzeni böyle kurmuştur: "Dişi kuş yuvayı yapar."

Doğaya, doğamıza ne kadar yakın olursak, kendimizi o kadar rahat ve huzurlu hissederiz ve aramızdaki anlaşma da o kadar güçlenir. Doğanın bize verdiği nitelikleri bastıramayız. Zaman içinde toplumsal etkilerle bazı mutasyonlara uğramış olsa da, içgüdülerimiz değişmez. Moda olan yaklaşımlar, toplumun bize dayattığı davranışlar bunu değiştiremez.

Kadın ve erkek arasında roller doğru şekilde tanımlanmadığı ve doğru bir ilişki kurulmadığı sürece, toplumda sağlıklı aile birimi olmayacaktır, sadece olumsuz bir nüfus artışı olacaktır.   

Tabii ki burada önerilen, kadın ya da erkeğin belirli rollerle sınırlanması ya da bastırılması değildir. Tam tersine, doğadan öğrenmek ve mümkün olduğunca doğaya yakın ve doğayla dengede olarak özümüzün özgürleşmesini sağlamaktır.

Temelde, erkek ailenin geçimini ve güvenliğini sağlar, kadın ise ailenin bakımıyla ve çocukların eğitilmesiyle ilgilenir. Eğer kadın bunu yapmazsa, hiç kimse yapmayacaktır. Sonuçta, bir sonraki nesil şimdiki nesilden daha kötü durumda olacaktır. Dolayısıyla, kadının 9 – 6 çalışmasını değil,  ailesiyle sağlıklı bir şekilde ilgilenebilmesi için özgür olmasını sağlamamız gerekir.  

Bu demek değildir ki kadın ev ortamına hapis olacaktır. Tam tersine, kadın hangi yaşta olursa olsun, eğitim görmelidir. Hem çocuklarına hem de eşine eğitim konusunda örnek olmak, yardımcı olmak üzere, sürekli kendi bilgisini artırması, zenginleştirmesi gerekir. Anne, ailenin belkemiği olduğunu hissetmelidir. Böylece tüm aile, dünyaya, eğitime ve her şeye dair doğru yaklaşımı anneden öğrenebilir.

Sonuçta, doğanın yapısına göre, erkek her zaman kadının etkisi altındadır. Erkek bunun farkında olsa da olmasa da bu böyledir. Doğa böyle işler, çünkü yaşamda her şey anneden kaynaklanır.

Dolayısıyla, kadının seviyesini yükseltmek, onu eğitmek ve onun içsel olarak tatmin olmasını sağlamak çok önemlidir. Kadın tatmin olduğu zaman, onun bu olumlu duygusu tüm topluma geçecektir. Bu demektir ki kadın, kendi gelişimi, eğitimi konusunda ve aynı zamanda ailenin tüm fertlerinin eğitimi konusunda da aktif bir rol almalıdır. Kadınlar bu konunun önemini anlayıp, bu yaklaşımı benimsemediği ve uygulamadığı takdirde, insanlık yakın bir dönemde aile yapısını yitirecektir. Sağlıklı aileler ve huzurlu bir toplum istiyorsak, kadınların bu konuda bilinçlenmesi gerekmektedir.
 

 
Toplam blog
: 78
: 427
Kayıt tarihi
: 01.11.11
 
 

Yaşam yolculuğu hepimizi farklı duraklarda indiriyor. Bu duraklara varmak için çeşitli eğitimler ..