Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ağustos '07

 
Kategori
Cinsel Sağlık
 

Kadının vücudu, çıplaklık ve namus

Kadının vücudu, çıplaklık ve namus
 

Tatilde iken gördüğüm bir manzara beni bu yazıyı yazmaya zorladı diyebilirim. Evli bir hanım da olsa plaj da normal mayo denilen giysi ile denize girileceği yerde türbanlıların giydikleri sözüm ona vücudunun hiçbir tarafı gözükmeyecek bir şekil de ki giysisi ile denize giriyordu.

Aklıma bir anda çıplaklar kampı geldi o anda. Anadan doğma insanların bir arada olduğu bir tatil yeri olduğunu düşünün. Ne var yani çıplak olarak dolaşsa insanlar. Ne solsa bikini ile kızlarımız denize giriyorlar veya geceleri bir yerlerde, eğlencelere giderken bile kızlarımızın giydikleri dekolteli elbiseler veya mini etek giyip nasıl olsa vücutlarını teşhir edebiliyorlar öyle ise kapanmaya ne gerek var diye düşündüm.

Çıplaklık veya türbanlı ama hep kadının vücudu her zaman ön plana çıkıyor. Neden pekiyi?

Neden olacak daha ilgi çekici de ondan. Dokunduğun zaman etkileyici… Bir yerde elektriğe çarpılmış hissediyor insan. Öyle bir duygu ki erkekler için bir an da onu arzuluyorsunuz. Onun bir de öyle bir bölgesi var ki erkeğin beyinde ki hücreler birden faaliyete geçiyor. Üstelikte hayal ürününde ki o hücreler tarafından insanlar hayallerini o yöne kaydırıyorlar. Şimdi burada duralım.

Kadının vücudu. Evlenmeden önce öncelikle ilk beraber olduğum kadına kadar, bunu özelikle gençler için söylüyorum her kadının vücudu merak edici bir unsurdur ve ben de gençliğimde hayallerimi süslerdi. Ama evlendikten sonra her şeyin farklı olduğunu eşimle yaşamış olduğum her beraberliğin sonunda anlamış bulunmaktayım. O kadar çok önemli olmadığını yalnızca evliliğini sürdürdüğün eşinde her şeyi yakalamış olduğundan bir başkasında neden arayasın ki sevgili okuyucularım. O eşin yalnızca senin ve onu bir başkası ile paylaşmayı hiç mi ama hiç düşünmezsin. Düşünebilir misiniz pekala? Tabiî ki hayır… Ey öyle ise diyeceğim geliyor.

Mesela kalabalık bir topluluk halinde en az 100 kişilik yemeğe gittiğimizi ve hepimizin aynı yemekleri yediğimiz düşünelim. Tabaklar halinde önümüze konulan her yemek bize aittir ve bu yemekleri bir başkası ile paylaşmak istemeğiz. Hatta karşımızda ki kişinin yediği yemekleri “Lokmalarımı mı sayıyor?” dedirtmemek için bakmayız da. Karşımızda ki ne olan saygımızdan dolayı bakma eylemini yapamayız. Şimdi sormak lazım kim olursa olsun her bir bayanın ya bir babası vardır ya da bir eşi. Başında bir erkeği ona sahiplenen biri vardır mutlaka. Olmasa bile o bayanın bir beyni ve o beyin ile namusunu koruyacağı iradesi olmalı bence. O zaman nedir bu bayanlara karşı olan ilgi? Yoksa ona sahiplenmek mi? Yada rahatsız edici gözlerle vücudunu süzmek mi?

Biraz da öyle...

Şimdi gelelim çıplaklar kampına. Neden mi çıplaklar kampı? Çünkü orada bir kural vardır. Tabii bu kuralları insanlar koyuyor. Karşınızda ki anadan doğma soyunuktur sizde. Bunda utanılacak bir durum da yoktur esasında. İlk önce kendimize bir soralım. Yani iğneyi öncelikle kendimize batıralım beyler bayanlar. Çevremizde ki insanlar tarafından sizi rahatsız edilmek ister misiniz? Yani anadan doğma çıplak halinizi erkek olun bayan olun hiç fark etmez. Bu halde karşınızdakinin sizi rahatsız etmesini, size bakmasını ister misiniz? Tabi ki hayır diyeceksiniz. O zaman siz neden bakıyor ve o gözlerinizle rahatsız edip onun vücudu ile ilgileniyorsunuz ki? İşte ben bunu anlayamıyorum.

Her şey meraktan geliyor.

Şimdi başka bir sorun daha var. Çocuklar yani kız çocukları babalarını anadan doğma çıplak halde görseler ya da erkek çocuklar da analarını o vaziyette görseler ne olur. Hiçbir şey olmaz bence. Bir yer de evleninceye kadar merakları ortadan kalkacak. Hayal etmeyecekler bir yerde. Bir erkekle bir bayanın beraberliklerini evlilikle mümkün olabileceğini çocuklara anlattığımız da çocuklarımız da beraber olmak istediği insanı bir an için bulmayı pek sıcak bakmayacaklar diye düşünüyorum bir yerde. Çünkü daha önce karşı cinste ki ana ve babalarının cinsel organlarını görmüş olduğundan dolayı iler de karşı çinste ki arkadaşınkini görme ihtiyacını hissetmeyebilirler. Mesela lise çağlarında gençlerimizin karşı cinsten olan arkadaşı ile beraberliğini daha sonra yapmak üzere erteleme yoluna gidebilirler.

Pekiyi namus denilen olgu nedir? Kızlarımızın bacakları arasında bulunan o cinsel organı mıdır? Yani kızlık zarı mıdır? Evet. İşte namus bir yerde kızın evlenip eşi ile olan beraberliğine kadar onu korumak ve kollamaktır. Açıkçası kızlık zarının evlenmeden önce yırtılması olayını engellemektir bir yerde. İşte o kızı namusu babasıdır. Babası yoksa abisi veya erkek kardeşidir. O da yoksa o beyinde ki iradedir.

Kızlar çabuk kanıyorlar güzel sözlere. Ve o güzel sözlerin sonunda da beyinde ki fonksiyonlarda durabiliyor. Bence bizler erkekler olarak tek görevimiz o güzelim kızları tehlikelerden korumak olmalı. Ama nerede. Çünkü bizler medeni bir toplum değiliz ki. Hep akımız o bacakların arasında ki cinsel organa nasıl sahip olabiliriz de?

"Ayıp, evlenmeden, önce olmaz" gibi sözlerle çocuklarımıza hiçbir şey anlatmayız. Hep kaçamak cevaplar ben anne ve babadan böyle gördüm, o da evlendikten sonra her şeyi ne olduğunu öğrenir ne solsa gibi kaçamak cevaplar olduğu müddetçe bizler bir arpa boyu kadar yol alamayız.

Erkeklere kızlara bakmasını öğretirsek, “Benim oğlum, kız arkadaşı da olacak gerektiğinde lafta atacak ve bakacakta, kimin oğlu tabi ki babasının oğlu” dersek o oğlana nasıl öğretebiliriz rahatsız etmemeyi. Ve aynı baba kendi kızına da evde kalmasını, erkek arkadaş mı asla deyip sözüm ona namus meselesini uygulayabilmekte. Bende bunda bir çelişki var diyorum. Zaten bizler toplum olarak ilk önce oğullarımıza kız arkadaşlarının namuslarını nasıl koruyacaklarını öğretebilirsek, tıpkı kız kardeşlerinin namuslarını korudukları gibi mesele ortadan halledilmiş olur,

Yani yanımızda ki bayanın namusu korumak bir yerde görev bize de düşüyor. Yanında erkeği olmadığı halde onu rahatsız etmemekle, birazda kafamızda beynimizin düşüncelerinde o bacak arasında ki cinsel organını getirmedikten sonra mesele yoktur.

Bu bir yerde eğitimle, kendimizi eğitmemizle olur.

Medeni bir insanın düşüncelerinde olduğu gibi…

Son söz olarak şunları söyleyebilirim. Esasında türbana da hiç gerek yoktur namusu korumak için. Namus bir yerde beynimizde bitiyor.

 
Toplam blog
: 540
: 3176
Kayıt tarihi
: 02.01.07
 
 

Hiç bir motorlu araca binmeyi sevemedim. Daha doğrusu sevdiremediler. Onun yerine iki tekerlekli ..