Kadınlar erkekleri, bin yıllardır emziriyor! Ne var canım bunda?

Geçen ay, internete çok sansasyonel bir haber düştü. Çin'de bir işadamı, 16.000 dolar karşılığında, bir şarkıcının göğüslerini emmişti. Olayı okuduğumda, önce çok güldüm. Sonra da erkeklerin, cinsel dürtüleri ve bilinçaltı hakkında düşünmeye başladım. O dürtüler ve bilinçaltı, bir erkeği nereye kadar götürebilirdi? Çin'de yaşanan, bu cevaplardan yalnızca biri. Ve bu düşünceli halim, bugün bu yazıyla sona eriyor.

Özellikle annesinin erken sütten kestiği erkeklerin, bu erken ayrılışın bilinçaltı etkisiyle, iri göğüslü kadınlara takıntı derecesinde düşkün olduğu, hayranlık beslediği, bilim dünyasının da kabul ettiği, kanıtlanmış bilimsel bir gerçek. Ve her ne kadar kadın memesi, anaçlığın ve bereketin sembolü sayılıyorsa da binlerce yıldır; seks ve cinsellik deyince birçok erkeğin aklına hala şöyle en iri ve yuvarlağından kadın göğüsleri gelir.

Bence her erkeğin; kadın - içki - kumar üçlüsünden en az birine belirgin derecede zaafı olur. Ve erkek, ekonomik açıdan yıkılmayacak kadar güçlü hale geldiğinde, söz konusu zaaflardan biri, kendiliğinden açığa çıkar.

Dünyanın her toplumunda, bir erkek için en değerli, en önemli varlık kadındır. Bu, erkeğin yaradılışı gereğidir. Aynen Türk Töresinin de " At - Avrat - Silah " dediği gibi...

Şimdi düşünmeye devam edelim. Mesela bir adam hayal edelim. Diyelim ki, hayal ettiğimiz bu adamın, sınırsız bir ekonomik gücü olsun. Ve adam, yaşamında hayal ettiği her hedefine ulaşmış, her idealini gerçekleştirmiş, yaşamla ve insanlıkla ilgili tüm hırslarını dindirmiş, egosunu yenmiş, tüm çiğlik ve olmamışlıklarını geçmişinde bırakmış olsun. Buraya kadar her şey güzel; tamam değil mi?

Peki ya o şeytanı ne yapacağız, gözü kör olası şeytanı!... İstediği her şeyi elde etmişliğin verdiği doymuşluk; amaçsızlığa, tedavi edilemez bir boşluğa dönüştüğünde ne yapmalıyız? Böyle bir boşluğa düşen insan, ne yapar diye düşündün mü hiç?

Çin, birçok suça idam cezasının uygulandığı bir ülke... Hele de suç, toplumsal nitelikliyse... Söz konusu olayın kahramanı olan adam, başına bunların da gelebileceğini bilmiyor olabilir mi? Hiç sanmam.

Ve adım gibi biliyorum ki, bir kadın, bir adama, istediği her şeyi yaptırabilir. Yeter ki, adamda yürüyeceği damarı, kanalı bulabilsin. Hayatı boyunca şeytana bir kez bile uymamış bir adam; öyle bir an gelir, bir tek kadının esiri olur. Kadın, erkek karşısında sonsuz güç ve silahların sahibidir çünkü.

Söz konusu olayın, görünen yüzünde, talep eden adam olsa da, kadın, adamı o hale getirmek için kim bilir hangi hünerlerini konuşturmuştur.

Eğer bir adam, anası tarafından erken sütten kesilmişse, bu - eksik emzirilmişlik duygusu - güzel göğüslü kadınlara karşı önlenemez, engellenemez bir zaafa dönüşmüşse; cinsel yönden sağlıklı, ekonomik gücünün abartılı bir kendine güven duygusu aşıladığı Ademoğlu; bu şımarıklığı; fütursuz bir  talepkarlığa da dönüştürebilir; parasıyla her şeyi satın alabileceği bir görgüsüzlüğü de içselleştirebilir. Hele de karşısındaki kadın; şeytani bir cazibe ve çekiciliğe sahipse, seksapalitesini dişilik hormonlarıyla da besleyebiliyorsa!...

Olaya bu pencereden bakıldığında, şarkıcının memelerini emen adamın, Çin mi Türk mü; Yunan mı yoksa Fransız mı olduğu hiç farketmez aslında. Kadın kadın; erkek erkektir sonuçta.

Ve kadınlar erkekleri, binlerece yıldır emziriyor. Bazen; kundakta, kucağında bebesini, bazen de kollarında, koynunda kocasını!

Toplum önünde, dost sohbetlerinde birçok erkek, o güzel kadının göğüslerini emen adamı kınar, ayıplar gözükse de... Kendiyle baş başa kalan her adam, eminim ki, eloğlunun o sınırsız cesaretine hayran kalacaktır. Kuvvetle muhtemeldir ki, o fütursuz adamın yerinde olmak isteyecektir.

Erkeğin hormonları, yaşadığı sürece bir tek şeyi emreden ona çünkü: " Öpebildiğin kadar kadını öp! " Anladınız siz onu! Anladınız, anladınız! Şiiişşşt! Numara yapmayın!

Hem, kadınlar erkekleri, bin yıllardır emziriyor! Ne var canım bunda?

Not: Yazıda kullanılan görsel internetten alınmıştır.