Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ağustos '14

 
Kategori
Deneme
 

Kadınlar neden daha ince olmak istiyor?

Kadınlar neden daha ince olmak istiyor?
 

Bu sabah okuduğum bir haberi paylaşmak istiyorum. Kendim içinde böyle bir aydınlanma anı dilemiyor değilim:) Bu yazıyı okuduktan sonra şöyle bir kendi hayatıma bakıp özeleştiri yapınca birçok kadın gibi hayatımın bir kilogram almamak adına sporla, diyetle sürekli kendimi kısıtlayarak geçirdiğimi fark ettim. Bizlere dayatılan bu mudur tartışılabilir. Fakat şu su götürmez bir gerçek ki, artık modern çağın güzellik algısı, zayıflığı güzellikle eşdeğer tutmasıdır. İdeal vücut şekli dendiğinde direk aklımıza kum saati ideal vücut şekli olarak gelmekte, istatistiklerde ideal vücut şeklini kum saati olarak belirlemekte ve o ideal vücut şekline ulaşabilmek adına hayatımızı, onun bize sunduğu birçok güzellikten mahrum kalarak geçiriyoruz. Şimdi bunları yazıyorum fakat birazdan yine koşu bandının üzerine çıkıp dakikalarca koşup, ter dökeceğim. Yine akşama kadar yağsız süt, light ürünler, çorba ve salatalar tüketeceğim. 36 beden değil, 34 e inmek için uğraşacağım ve malesef bunun sonu yok… Kendim için yazımın en başında dilediğim aydınlanma anının çok daha yakın bir tarihte gelmesi umuduyla:) Umarım birçok hemcinsimin aydınlanma anı bu yazıyı okumakla birlikte olur.

“Güzellik beden kıvraklığı değil, zekâ kıvraklığıdır. Sadece güzelliğini kullanan kadın Allah’ın eserinden çalıyor ve üzerine bir şey koymuyordur.”  Deyip, diyetlerle geçen bir hayatın ardından, yazar Bryony Gordon’ un özgürlüğünü ilan ettiği yazıyı paylaşmak istiyorum…

“Adım Bryony ve artık kesinlikle zayıf olmak gibi bir arzum yok. İşte söyledim. Seni istemiyorum, senden hoşlanmıyorum, hayatımın çoğunu senin için mücadele ederek geçirdiğim için senden bıktım. Yorucu ve nankörsün, üstelik bünyeme zararlısın. Sürekli benden bir şeyler alan “ideal ”sin, mutluluk vadediyorsun ama aslında gittikçe acıkan bir eşeğin önüne sarkıtılan çubuğa bağlı bir havuç gibisin. Ben zayıf değilim; iyi ki de değilim. Büyük, yuvarlak bir kalçam, basenlerim ve göbeğim var. Göğüslerim de büyük; çünkü ben “büyük bedenim (42 beden) ve göğüslerimi bir barbie bebeğe, modele veya reality şov yıldızına benzemek ümidiyle bir plastik cerraha para ödeyerek vücuduma monte ettirmedim. Aydınlanma anım, yakın zamanda yaptığım bir yaz tatilinden öncesine denk geliyor. Sadece lahana çorbasından ibaret bir diyet yüzünden kendime eziyet ettiğimin farkına varınca buna değmeyeceğini anladım. Sonuçta bir daha hayatım boyunca görmeyeceğim yabancı insanlarla beni her halükarda çıplak gören erkek arkadaşımın önünde bikini giyebilmek için bu eziyete değmezdi. Bazı kadınlar yapıları itibariyle incedirler. Ama kadın nüfusunun neredeyse yüzde 40’ı sürekli diyet yapıyor. Geri kalanlar da bir başlıyor, bir bırakıyor. Zayıflık hala “ideal” ölçü.

FAKAT HANGİ İDEAL?

Yakın zamana kadar hayatımı zayıf olmaya çalışarak geçiriyordum. Pek çok soru var cevaplanması gereken: İnce olmayı neden takıntı haline getirdik? Neden sıfır beden idealdir? Neden 42 beden olduğumuzu kabullenmek, olabileceğimizin en iyisi olmaktan vazgeçmemiz anlamına geliyor? Billboardlar, dergiler, televizyon ve filmlerde “zayıflık” neden sürekli gözümüze sokuluyor? Mağazalardaki vitrin mankenleri normal bir İngiliz kadınından -ki 42 bedendir- 15 cm. daha uzun ve genellikle 36 beden. Neden zayıf olmak normal algılanıyor? Çünkü aslında gerçek, bunun tam tersi. Bütün bunlar daha iyi görünmek içinse anlayabilirim. Süslenme ve güzelleşme bütün kültürlerde binlerce yıldır var. Hayvanlar bile tüylerini ayırır, düzeltir; bu temel bir arzu Ama modern kadınlar için iyi görünmek kavramı daraldı, daraldı ve sonunda tek anlamı “zayıf” olmak haline geldi. Saçınız ve cildiniz parlıyor olabilir, dolgun hatlarınız erkeklerin dikkatini dağıtıyor olabilir; diğer bir deyişle “güzel” olabilirsiniz. Ancak beden numaranız 30’larda değilse, hala daha iyisi olabileceğinizi inanırsınız. Bütün mesele daha iyi olabilmek değil mi? Pek çok kadın, zamanlarının çoğunu kiloları hakkında konuşarak geçiriyor. Yararlı ve zararlı besinler ve uslu durup durmadıkları hakkında. Bu konu hayatımızı o kadar kaplamış ki, zar zor farkına varıyoruz. Öyle ki, İngiliz hükümeti bu sene ebeveynlerin çocukları önünde kilo konusunda konuşmamaları için bir yönerge hazırladı. Çünkü “ince olmak kazanmaktır” mesajını ne kadar küçük yaşta alırsak bu hedefe giden dar ve düz yoldan sapan her şeyin zayıflık olduğuna o kadar inanıyoruz. Kendini mükemmelleştirme kültürüne sahibiz ve özeleştiri de bunun yan sanayisi. Bize dayatılan şu: Yeterince çabalarsak hoşumuza gitmeyen ne varsa değiştirebiliriz ve değiştirmeliyiz. Bu inanç bizi yüreklendiriyor gibi görünüyor; peki ama biz ne zaman “mükemmel” e ulaşacağız? İnce bedenler nefsine hakim olabilmenin göstergesi olarak yorumlanırken; diğerleri başarısızlık olarak addediliyor.

YETERİNCE “İNCE” OLMAK

Bethan Stritton, 31 yaşında ve Grow Your Own Gorgeousness’ın yazarı. İngiltere’de genç kadınların özgüvenlerini geliştirmelerine yardımcı olmak için workshoplar düzenliyor. Genç kızken yeme bozukluğu varmış ve “bir birey olarak da ezilip büzülmüş”. Stritton, hayatını değiştiren anı şöyle anlatıyor: “Benim için dönüm noktası, bir partiye gidip orada farklı vücut tipinde ve beden ölçüsünde pek çok kadının, ışık saçtığını ve enerjileriyle parladığını fark ettiğim an oldu. Etraflarına güzellik yayıyorlardı.” Stritton’a göre ideal inceliğe ulaşmak her zaman mümkün değil. Biz, insanların hep daha fazlasını istemeye programlandığı bir kültürde yaşıyoruz. İnce olmak konusu da böyle. Her zaman erişilmez, orada yukarıda duruyor ve sana yeterince iyi olmadığını söylüyor.

Muhteşem veya başarılı gözüken her kadın imajına baktığınızda, büyük olasılıkla ince bir vücut göreceksiniz. Aynı ölçüde photoshop yapıldığı takdirde farklı vücut tiplerinin de diğerleri kadar güzel gözükmeyeceğini söyleyemeyiz. Ama o kadar az çeşitlilik var ki; belli bir yaşa geldiğimizde, ince olmayı billboardlar, reklamlar veya filmlerde yer alacak kadar değerli olmakla eşleştirdiğimizi anlıyoruz. Şunu bilmeli ve kendimize sık sık hatırlatmalıyız: İyi görünmenin birden fazla yolu var. Görünümle ilgili endişelerimizden kurtulmak ve özgürleşmek için uğraşmaya değer. Kendi doğrunuz da vücudunuz kadar benzersiz. Otuzlu yaşlarıma gelince eziyet etmektense, vücuduma saygı duymam gerektiğinin farkına vardım. Yoksa başka türlü beni nasıl hayatımın geri kalanında taşıyacaktı bu vücut? Kendinize bir sorun, “sahip olduğum şey gerçekten de o kadar kötü mü?” Muhtemelen hayır! Aslında gerçekten muhteşem..."

Şimdi, hepimiz için aynısını yapma zamanı...

Sevgiyle Kalın...

 

 

 

 
Kayıt tarihi
: 04.01.14
 
 

..