Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Mart '08

 
Kategori
Dünya Kadınlar Günü
 

Kadınlar veya Erkekler

Kadınlar veya Erkekler
 

Kadınlar günü olarak anılıp ayrım yapılacağına, insanlar günü olsa daha iyi gibi ama o zamanda yine erkekler öncelikle akla gelir. Yine doğru karar herhalde kadınlar günü olarak anılması!

Bugün için bir dizi küçük hikaye dizisi yazayım diye düşündüm ama vazgeçtim. Çünkü kulağı boyun arkasından göstermek bence uzun hikaye olur.

Onun için kendimce konu hakkındaki düşüncelerimi özet olarak yazayım diye karar verdim. Diğer taraftan günün ansiklopedik tanımlaması da çok yerde yazılmaktadır.

Bu konuya sosyolojik açıdan bakmak birinci derecede öncelik taşır. Ekonomi de önemli ama bu taraftan bakılırsa kadınlar veya erkekler gelir durumu vasatın altında veya işsiz olanlar aynı konumda olsalar da işin bir de cinsel açıdan kadınlar yönünden sosyolojik bastırma ile karşılaşmaları öne çıkmaktadır.

İnsanlar doğal yaşamdan, yani mağara devri yaşamından itibaren başlangıçta eşitken modernleştikçe, çoğaldıkça erkekler lehine eşitlik bozulmuştur. Bunda henüz medeni bilincin olmadığı kaba kuvvetin egemen olduğu ve bu durumun ataerkil egemen toplumun yaygınlaştığı çağlarla birlikte yerleşik toplumların oluştuğu ve üretim araçlarının erkeklerin eline geçtiği zamanlardan itibaren kadınlar sosyal yaşamdan uzaklaştırılmışlardır.

Bu süreçte erkekler kadar kadınlarında büyük rolü vardır. Dişiliğinin psikolojik etkisi ile kendisini karşı cinsin egemenliğine teslimiyet anlayışı kendi cinsinin toplumsal hayattaki sosyo-ekonomik yaşamdan soyutlanmasına neden olmaktadır. Bu yönüyle evine kapanmaya başlayan kadınlar üretim ve ekonomik işlevini bırakınca kültürel ve sosyolojik yaşamdan da soyutlanmakta dış iletişim ve ilişkileri erkeğine devretmektedir.

Bunun sonucunda toplumsal yaşamın vazgeçilmezi sosyo-ekonomik ilişkiler kültüründen uzaklaşarak kendi cinsleri arasında kendilerine has uğraş çeşitlilikleri yaratmışlardır. Bunlar bir taraftan mutfak ve beslenme diğer taraftan elişi ve folklorik mefruşat çeşitleri gibi. Elbette kendi cinselliğine özel davranışlarda olacak ancak yönetime talip olunan sosyal aktivitelerinde içinde bulunması gerekiyor.

Oysa toplumu yönetme sistemlerinin içinde olacak aktivitelere katılmadan, çalışanların bile sadece sosyo ekonomik hayata evine giren kazanç miktarının artırılması dışında başka gayesi olmadan gerek eğitim sektörü gerek ekonomik ve sosyal katagorileri gereksiz gören toplumun her kesimindeki sektörlerde sadece iş olarak değerlendirilip kazandığı parayı düşünen, başkaca toplumsal düşünce üretmeye gerek görmeyen konumdaki kadınlar eşitliği yakalayamazlar.

Bu bloglar da bile bayan yazarlarımızın büyük çoğunluğu sosyo ekonomik ve diğer sosyal olaylar dışında genel olarak sevgi aşk ve ilişkiler katagorilerinde yazmaktadırlar. Genel sosyolojik yazanlarda çok ama yine onlarda bu konulara daha çok yer vermektedirler. Filozoflar ve dini kaynaklar en üstün uğraşın yani erdemli faaliyetin yönetim işleri olduğunu yani bir anlamda siyaset olduğunu belirtmektedirler.

Elbette kişisel çıkarları ve heva ve heveslerini iktidar hırsı ile özdeşleştiren siyaset değil, erdemli filozofik ideal siyaset. Bu açıdan topluma girmeyen kadınlar hangi alanda çalışırsa çalışsınlar genel anlamda yasa koyucu ağırlıkları olmadan sistem ve toplumsal yaşamda eşitliğe ulaşamazlar.

Çalışmak ekonomik hayata katılmak elbette ilk başta aile içi eşitliği sağlamaya katkı sağlar ama gereken sosyal bilinçlenme ile ve genel yaygınlaşma göstermezse daha çok sömürülmesi veya daha çok çalışmakla karşılaşması ters orantılı bir sonuç verir. Bu durumun yansımaları bugün kültürel sanat etkinliklerine bile yansımakta TV proğramlarına konu olarak tartışma platformlarında yoğunluk göstermeye başlamaktadır. Çalışan kadınların daha çok sömürüldüğünden söz edilmektedir.

Bu bağlamda değerlendirilince kadınlar kendilerini sevgilerine feda etmekte veya doğal karşılayarak katlanmak zorunda kalmaktadırlar.

Bir diğer konu eşitlik veya kadınların haksızlıkla karşılaştıkları husus, toplumsal davranışların değerlendirilmesinde ki tarafgirliktir. Bu yine erkekler lehine yaygınlaşmıştır. Gelenek ve görenekler, töre gibi değer yargıları ile birlikte ahlaki değerlendirmeler ve yaptırımlar da kadınların aleyhine gelişim göstermiştir.

Fakat enteresan olan bu konuda kadınlar eşit değerlendirme ve hukuki düzenlemeler istemek yerine feminist akımlarla aynı kınanan eylemleri normalleştirmek gibi yanlış kulvara götürmek istemektedirler. Oysa bu konuda eğer bir fiil ahlakdışı ve karşı cinsler arasında olmuşsa bu durumda yadırganacak durumun muhatabı sadece bir cins özellikle kadın değil her iki cinste hem hukuken hem de ahlaken aynı müeyyideye muhatap olmalıdır.

Basında gördüğümüz kadarıyla cinsel konulu gayri ahlaki davranışların basına yansımasında kadın fotoğrafları genel olarak yer almakta, erkekler çoğunlukla fotoğraflara yansımamaktadır. Gerçi son günlerde onları da fotoğraflarda görmeye başlasak da kadınlar muhakkak fotoğrafları ile bulunmaktadır. Bu haberlerde kadınlar öncelikle duyurulmak istenmekte ve suçlanmak güdüsü ile haber metinleri sanki kaleme alınmaktadır.

Bu durum sokak kültürü ve dedikodu-fısıltı ortamlarında da kadınlar aleyhine suçlamaları öne çıkarmaktadır.
Ama, acaba kadınlar kendi aralarında bu konuda ki kaneatları nasıldır? o taraftan nasıl düşünülüyor veya değerlendiriliyor kendilerinin bildiği bir durumdur.

Medeni ve cezai hukuk düzeni içindeki genel yönetim ve sistem etkinliği için yönetimler içinde etken olmak önemli bir faktör olmakla birlikte bu etkenliğin üretkenliği için kontenjanlarla yol almak gerçekçi sonuçlar değil belki göstermelik vitrin doldurmaktan öte bir işleve sahip olamaz. Bu görevler veya istekler insanın kendi beceri ve kazanımından kaynaklanarak elde edilmelidir.

Ama yine elbette o ortamı yakalayana kadar kontenjanları da ret etmek doğru değildir. Ama ila nihaye davete icabet değil onu elde etme uğraşı verilmesi gerekmektedir. Muhakkak ki kadın kadınlık özelliği ile özgürce hareket etmek özeliğini koruyacak aile kurumunun da mutluluğu için dengeli davranmak sorumluluğunu taşıyacaktır.

Bu süreç ve çabada erkeklerde insanlık sorumluluğu olarak fiziki durumlarını sosyal ve medeni davranış dışında aile ve topluma fayda yönünde değerlendirmesi, elindeki sosyolojik ve ekonomik davranış ayrıcalıklarının erkek egemenliğinde direnmemesi gerekmektedir.

Kadınlara saygılar.


nariçi: 07.03.08

 
Toplam blog
: 376
: 1841
Kayıt tarihi
: 06.07.07
 
 

Hayat herkes için aslında yalnızlıktır. hiç kimsenin doğal garantisi yoktur. (Günlük atüel haberl..