Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ağustos '11

 
Kategori
İlişkiler
 

Kadınları anlamak mümkün mü?

Kadınları anlamak mümkün mü?
 

Bazılarınızın “Eee tabiki “dediğini, Bazılarınızın ise “nerdeeee” dediğini duyar gibiyim. 

Bazı bayan okuyucularımız ise; “siz anlamak istemiyorsanız…” gibi ya da buna benzer cümlelerle hemen karşı atağa geçeceklerini tahmin etmek hiç de zor değil. 

Çünkü bu mücadele asırların mücadelesi. Bu rekabet yıllardan beri sürüp gelen tatlı bir rekabet. Bakalım bu rekabetin içinde neler var ve anlaşılmayan konular bizi ne kadar destekliyor? 

İltifattan bütün insanlar hoşlanır. Özellikle de kadınlar. Ama öyle anlar olur ki, iltifatınıza “yalan” derler. Tecrübeleriniz ve hisleriniz size “aman dikkat et, yalancı durumuna düşme, iltifat edeceğine doğru neyse onu söyle, yalancı durumuna düşme” der. Ve siz de iltifat etmezseniz, bu kez “odun” damgasını yemeye ve terk edilmeye hazır olun...
Öperseniz beyefendi değilsinizdir, öpmezseniz adam değilsiniz. Bunun arası da olmaz ki…Yani bazı Türk filmlerinde olduğu gibi, öper gibi yapıp, sonra da “hayır, ben ne yapıyorum” derseniz, arkanızdan kim bilir neler neler söylenir…”Ne kadar kibar, ne kadar beyefendi bir erkek” demelerini beklemezsiniz her halde…
Her isteğine evet derseniz karaktersiz olursunuz, karşı çıkarsanız anlayışsız.
Çok yanına giderseniz sıkıldım der, az giderseniz küser.
İyi giyinirseniz çapkınsın der, dikkat etmezseniz zevksizlikle suçlar.
Kıskanırsınız huyunuz kötü olur, kıskanmazsınız sevmiyorsun der.
Siz bir dakika geç kalın kıyamet kopar, kendisi bir saat gecikirse bunda ne var.
Arkadaşınızla buluşursunuz adı ihmal olur, o buluşur 'Bizim kızlar' olur.
Siz başka kadına bakacak olsanız gözleriniz oyulur, başka bir adam ona baktığında adı hayranlık konur.
Konuştuğunuz anda dinlemenizi ister, dinlediğiniz anda 'Neden konuşmuyorsun?' der.
“Bu gün ne yemek yapayım, adını koy” der. Adını söylersiniz, ardından mazeretler sıralanır; “…o yoktu, bu şöyleydi, bu böyleydi, vs.” Böylece bir daha aynı soruyu sorduğunda size, “canın ne istiyorsa onu yap, ben senin yaptığın her yemeği zevkle ve iştahla yerim” deme serbestisi kazandırılmış olur.
Televizyon seyrederken artık sıkıldığında kumandayı elinize tutuşturur. “Al canım istediğin kanalı seyret” şeklinde ödüllendirilirsiniz. İki dakika sonra istediğiniz bir kanalı seyrederken neye maruz kalacağınızı kestirmek çok zordur…
“Apartman günü, iş arkadaşlarıyla gün, eski komşularla gün, okul arkadaşlarıyla falanca yerde toplantı, vb. faaliyetler şıkır şıkır yürür. Siz bir gün iş yemeğine gidecek olursunuz, “hmmmm” olur. Arkasından da manalı bakışlar, ve afra tafralar…Efendim? Burada niyet mi önemli dediniz? Tabi ki. Haklısınız. Biz farklı bir şey söylemiyoruz ki….
Kısacası.. 

*Sade ama çok karışık. 

*Zayıf gibi ama çok güçlü. 

*Akıl karıştıran ama hayranlık uyandıran. 

*İnsanı çıldırtan ama mükemmel! 

*Çok güzelse nadiren sadıktır. 

*Çok sadıksa da nadiren güzel... 

*Şarkılara da yansıdığı gibi; başlıbaşına "bir bilmecedir" onlar... 

Sağlık ve huzurla kalın... 

 
Toplam blog
: 136
: 2817
Kayıt tarihi
: 20.03.11
 
 

Duyarlı olduğum konularda; düşündüklerimi, bildiklerimi ve birikimlerimi paylaşmak üzere burada b..