Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ekim '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kadınlarımız

Kadınlarımız
 

Başbakan öteden beri bir söylemdir tutturmuş. Fırsat buldukça üstüne basa basa dile getiriyor. “Üç çocuk yapın”. İyide insanlar mevcut çocuklarının eğitim başta olmak üzere diğer zorunlu giderlerini karşılamakta güçlük çekiyorlar. Üç ve daha fazla çocuğun giderlerini nasıl karşılayacaklar?

Söylemesi kolay. Kriz denen illet “teğet geçer” dediniz geçmedi. Aksine uğradığı yerleri hallaç pamuğu gibi darmadağın etti, etmekte. İşi olanların bir kısmı işini kaybetti. Kaybetmeye de devam ediyor. Evine ekmek götürememenin acısını yaşayanlar var. Çocuğuna harçlık veremeyenler var. İşsiz bir vatandaş doğacak çocuğuna nasıl bakacak? Bunun yolunu da söyleyin millet bilgilensin.

Üç çocuk yapın deyince memleketimde var olan insan manzaralarını düşündüm bir an. Doğu ve Güneydoğu başta olmak üzere kimi yörelerimizde çocuğu yetiştirecek olan “kadınların” durumunu ve onlara reva görülenleri düşündüm. Töre denen illet ile kadının nasıl hırpalandığını, aşağılandığını, hatta yaşamlarına nasıl hoyratça son verildiğini düşündüm.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı “Engelleri Aşmak: Göç ve İnsani Gelişme” raporuna göre Türkiye, kadınların ekonomik ve politik hayata katılımı açısından 109 ülke arasında sondan sekizinci. Bu durumda Etiyopya, Pakistan gibi ülkelerin bile gerisindeyiz.

Ve yine Türkiye Kadın Girişimciler Derneği yetkilisi Maliye Bakanlığı’nın bir yetkilisine “Türkiye’de ekonominin gelişmesine rağmen son on yıldır kadınların ekonomik hayata katılımlarının azaldığı” ve bu durumun nedenlerini soruyor. Alınan cevap oldukça manidar. Bakınız aynı yetkili nasıl cevap veriyor. “Bu kötü değil, iyi bir gelişmedir. Ekonomi gelişiyor, böylece kadınların ekonomik hayata katılmasına gerek kalmıyor” Bu cevap karşısında insanın nutku tutuluyor. Bu nasıl bir gelişme ise. Ekonomi gelişiyorsa bu işsizlik nedir? İnsanlar neden kapı kapı iş diye dolaşıyor? İşveren konumunda olan sanayiciler neden iş yerlerine kilit vuruyor? Neden hayatlarına kendi elleri ile son veriyorlar? Neden insanlar bankalara boylarını aşan miktarda borçlular? Borçlanmak için sıradalar? Neden kadınlara şiddet uygulanıyor? Erkek egemen toplumda kadınlara reva görülenler uygarlığın bir gereği de biz mi bilmiyoruz?

Gerçekçi olalım. Ülkemizde kadına gereken değer yeterince verilmiyor. Kimi yörelerimizde kadınlar üzerindeki aşiret, töre ve aile baskısı sonucu öldürülenlerin, evlerinden dışarı çıkmasına müsaade edilmeyenlerin sayısı oldukça kabarık. Pervasızlık, ilgisizlik ve duyarsızlık söz konusu. Yoksa Diyarbakır’ın Hani ilçesi Kırım köyünde Tuba Kılıç babası tarafından kafası kesilerek öldürülebilir miydi? Kızının başını kesip terk edilmiş bir mermer ocağına atan baba köyün kahvehanesinde okey oynayabilir miydi? Urfa’nın Asfaltyol Caddesi’ndeki bir sinemaya girdiği iddiası ile 16 yaşındaki kocası tarafından ekmek bıçağı ile boğazlanarak öldürülen 14 yaşındaki Hatice Hanelçi öldürülebilir miydi? Ya diğerleri?

Ağrı Diyadin ilçesi kırsalında yeni evli Bayram bir dedikodu sonucu eşi Yıldız’ı kırsala götürüp önce burnunu ve kulaklarını kesip sonrasında şişleyip öldü diye tarlaya atar mıydı?

Siirt’te bir genç kız beşinci kattan üvey kardeşi tarafından aşağıya atılır mıydı? İstanbul’un orta yerinde Güldünya’nın dünyası karartılır mıydı?

Demokrasi söylemini dilimizden düşürmüyoruz. Yeri geldiğinde mangalda kül bırakmıyoruz. Oysaki demokrasi kültürünü çocuk ailede kazanır. Çocuğu yetiştiren ve en çok ilgilenen kadındır. Bu nedenle kadının toplumdaki konumunun uygarca olması gerekir. Aile içinde annesine her gün şiddet uygulanan, mahallesinde veya köyünde kadınlara, kız çocuklarına olan yaklaşım uygarca olmayan yerlerde bir çocuğa nasıl demokrasi kültürü vereceksin?

Demokrasi kültürünün ve anlayışının ikiyüzlülüğü kabul etmeyeceğini bilmeliyiz. Öncelikle bu anlayışı kabullenmemiz gerekir. Sonrasında yapılacak uygulamaları insan hak ve özgürlükleri anlayışına göre yapmalıyız.

Ailelerimizle, eğitimcilerimizle, aydınlarımızla, politikacılarımızla buna özen göstermeliyiz. Toplumda gerçek demokrasi kültürünün yerleşmesi için çalışmalıyız.

 
Toplam blog
: 40
: 792
Kayıt tarihi
: 16.02.09
 
 

1958 Gürün doğumluyum. Emekli öğretmenim. Ülkemin ve dünyanın gündemini oluşturan konularda yazılar ..