Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Mart '08

 
Kategori
Aile
 

Kadınlarımız

Kadınlarımız
 

İyi bakın bu resme!


Hayatımdaki kadınlar

Onlarsız yaşamayı düşünemiyorum. Kendimi bildim bileli hep aralarında yaşadım. Hatta neredeyse bütün sülalede tek ayakta, şey yani... Tuvalete giden benim diyebilirim ama, pek doğru olmaz zira bu kadar kadının arasında o işi ayakta görmek yasak bana.

Dünyalar güzeli bir kızım var. Bana dün doğmuş gibi geliyor. Tombul yanaklı, pamuk elli, altın saçlı bebeğim. Şimdi boyu döşüme varıyor. Saçları koyulaştı ama elleri hala pamuk pamuk. Yer yüzünde hayran olduğum tek insandır Dilan... Hastayım kızıma. Pek çaktırmıyor fakat o da bana hasta. İki fanatik aşığız anlayacağınız. Kelimenin tam anlamıyla elime doğdu kızım. Nur topu gibi bir kızınız oldu diye kucağıma verilmedi. Yani hastahane önünde volta atıp cigara tüttürmedim. “Gerçek” babalar gibi sancıları da çektim tekmeleri de yedim, doğuma da girdim. Annesiyle birlikte öldüm, öldüm dirildim. Baba ünvanını söke söke aldım. Sancısıyla, ağrısıyla, küfürüyle ve yumruklanarak aldım. Ne hemşire ne doktor, bebeğimi önce ben kucağıma aldım.

Çocukken annemin gözlerine bakıp ( 3 yaşındaymışım ) ” Gözlerinin derinliğinde kayboluyorum anne “ demişim anneme. Şimdi neredeyse altmış yaşında ama hala yaşıtlarına göre çok güzel bir kadın. Hemen hemen herşeyimi paylaşabildiğim arkadaşımdır ayrıca. Gerçek anlamda arkadaştır ama. Yoldaştır, sırdaştır, canımdır, başımın tacıdır annem.

İki kız kardeşim var. Biri otuziki yaşında diğeri ondört yaşında. İkisi de bir tane, ikiside çok farklı. Biri, büyüğü yani; kardeşten ziyade çocukluk arkadaşımdır. Yemediğimiz nane kalmadı onunla. İki hınzır bir arada dünyaya meydan okuduk adeta. Birde eli ağırdır. Vurduğu yeri morartır. Eli tornavida tutan ender kızlardandır. Sibel Can’ı benzetirler ona. O Sibel Can’a benzemez ama: ) Çocukluk arkadaşım, yeşil gözlü güzel kız, büyüdü de kızı oldu. Yani yine kız dayısıyım anlayacağınız. Hemde ne tatlı, ne şirin bir çocuk. Irmağı anlatmak mümkün değil. Gördünüz mü ısırasınız gelir onu... Şimdi oğlu yolda. Rakip olacak kerata bana.

14 yaşındaki bir başka. O küçük yaşta babasız kaldı. Aramızda 21 yaş var. Kundakta hastaneden çıkardım onu. Zeytin gözlüm, kömür saçlım. Büyük kardeşimle battaniyelerde sallayarak uyuttuk onu. Arada bir düşürdüysekde sapasağlam maşaallah. Bebekti, çocuk oldu, şimdilerde genç kızlığa adım attı. Ablasıyla anlaştık; hafiye gibi peşinde dolaşacağız. Kardeşten çok kızım gibidir Didem.

Eşim: Bir başkadır onun yeri. Adı üstünde; eşim işte... Onsuz yarım kalırım. Yastığımız, yorganımız bir. Soframız, ekmeğimiz bir. Derdimiz bir, keyfimiz bir! Bir elmanın iki yarısıyız. Kadınım, arkadaşım, dostum, yufka yürekli hatunum. O benim hayat arkadaşım. Dünya üzerimize yıkılsa, alt eder çıkarız altından.

Kadın feragat eder... Kadın’ın toplumumuzdaki yeri erkeğinden sonra gelir, kadın zayıftır, kadın erkeğe hizmet etmek için vardır, Kadın namustur, kadın kapatılır, dövülür, kötü yola sürülür... çocuk büyütür, anadır, yardır, adet olur, doğurur, aldatılır, şevkatlidir, affedicidir... Hele türk kadınıysa, vay haline onun...Ne değildir ki kadın?

Farkındamıyız anamızın, kızımızın, yarimizin omuzunda ki yükün?

Biz güçlü, kuvvetli erkekler bu yükün altından hem psikolojik olarak hemde biyolojik olarak kalkamayız.

Senede bir kere, o da aklımıza gelirse, bir buket çiçek alırız kadınımıza.

Utanmadan, 365 günün birini sunarız bu kutsal varlığa.

Ah kızım, ah güzel kardeşim; Hep havva anamızın suçu işte. Ne vardıda ısırdı şu elmayı? Yaşam yolunuzda kıymetinizi, değerinizi bilecek yol arkadaşları diliyorum sizlere.

 
Toplam blog
: 121
: 1814
Kayıt tarihi
: 29.01.07
 
 

Almanya'da doğdum. Haylaz bir öğrenciydim. 16 yaşımdan beri ticaretle ilgileniyorum. Şu anda büyük b..