Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Temmuz '14

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Kadınların hamamda nasıl bayıldığı ayının umurunda mı?

Kadınların hamamda nasıl bayıldığı ayının umurunda mı?
 

ayı ve oynatıcısı


Ben çocukken ayı oynatanları, babamın şark hizmeti yaptığı yıllarda Nuseybin’de görmüştüm.

Hatıralarımın bir çoğunu silen aklım hayvana yapılan bu zalimliği silmemiş.

Çok küçük olmama rağmen net hatırlıyorum. Hem çok merak ediyordum, ayı ile oynatıcısını hem de çok korkuyordum.

Kocaman bir hayvanı bir adam elinde tefi ile yönetiyordu.

Kalabalık olurdu, biz çocuğuz demiştim ya kardeşim Ömer’le aralardan bakmaya çalışırdık, çok da yaklaşamazdık.

Aklımızın bir yerinde ‘burnundaki tasmayı koparıp kendine gülenlere saldırırsa! Korkusu olurdu.

 

Yıllar geçip akıl başa gelince korkunun bu alışverişte yeterli olmadığını fark ettim.

Vicdanınız sızlıyor, içiniz acıyor. Yazık diyorsunuz yazık. O ayı size ne yaptı?

 

Ayının ağzı kapalı olurdu, iki ayağı üzerine kalkar hatta yürürdü. Onu yönlendiren tefin çıkardığı ses! Sonradan bu sesin sırrını öğrenmiştim.

Birkaç yerden aynı şeyler okuyunca sizlere de aktarmak durumunda kaldım.

Ayı, sıcak sacın üzerine getiriliyormuş.

Zavallı hayvan, sac sıcak üstüne elbette basamıyor, bir ayağını kaldırıyor yanıyor diğer ayağı üzerine basıyormuş.

O sırada sahibi tef çalıyormuş. Böyle öğretiyorlarmış.

Sonrasında her tef çalındığında ayı, ayağı yandığı zamanı hatırladığından olsa gerek zıplamaya başlıyormuş!

Bir canlının canı bu kadar acıyacak!

Üstelik o canlı insanlarla yaşayacak bir canlı türü de değil. Ne yazık ki yavru iken yakalıyorlar ve acılar içinde yetiştiriyorlar.

Yoksa kadınların hamamda nasıl bayıldığı ayının çok da umurunda değil!

 

Ayıların burunları en hassas yerleriymiş. Burun deliklerine bir halka takılı, elindeki zincirde bu halkaya bağlı olurmuş! Ayı oynatan ya da ayıcı zinciri çektiğinde ayının canı çok yanarmış. Ayıcının dediklerini yaparmış.

‘Haydi, oğlum, göster bakayım, hamamda kadınlar nasıl bayılır?’

Zavallı hayvan komutu alınca yere yatarmış daha doğrusu gördük biz aynen böyle oluyordu.

 

Ayı oynatmak!

Sözleri bile kötü. Bunun eğlence neresinde onu anlamak zor!

O zamanın şartlarında mı güzel, bence hayır. Bu bir meslek mi?

Hayvanlara yapılan hiçbir eziyeti ne şekilde olursa olsun sevmiyorum.

Onun içindirki sirklere gitmem. Gösterilen bir çok ayrıcalıklı hareketler bile vahşi hayvanların büyük kafeslerde yaptığı gösterileri izlememe yetmez.

 

Ayrıca, ayıya sırtlarını çiğnetenler varmış. Hadi canım sende diyorsunuz ama yine bir çok yerde yazıyor demekki doğru. Sırt ağrıları çekenler ayı çiğnetirlermiş.

Nasıl korkmadan hayvanı sırtına çıkarttırıyorsun ve o ağırlığı taşıyorsun?

 

Eskileri severim, sıkça da söz ederim ama bazı olaylar varki korkutur, şaşırtır ve iyi hatırlanmaz. Bende ayı oynatanlardan da, ayıdan korktuğum kadar korkardım. Çocuk aklımla ayı oynatanın zalim biri olduğunu düşünürdüm.

O kötü bir adamdı ve kötülük yapabilirdi.

 

Zavallı ayıdan da çok korkardım. Bu korkum uzun yıllar hayvanlara yaklaşmama neden olmuştur. Ürkerdim, yanıma yaklaştıklarında korkudan titrerdim.

Çok sonraları küçük bir köpek yavrusu ve yine küçük bir kedi yavrusu ile hayvanlara olan ürkekliğimi ve şiddetli korkumu yendim...

 

Rüyalarım da sokakta gördüğüm ayı ve ayı oynatıcısı yüzünden hep kâbuslara dönüşmüştür.

Bazen rüyamda ayı sahibinin elinden kaçar üstüme doğru hırlayarak gelirdi.

Ben korku ile bağırarak uyanırdım.

 

Yasaklanmış olması bence çok güzel.

En azından bizim çocuklarımız ayıları hayvanat bahçelerinde ve televizyonda gördüler. Onlardan korkmayı değil de sevmeyi benimsediler.

Buda sanıyorum ki onların korku hanelerine eksi bir işaretle yerleşmedi.

 

 

Nazan Şara Şatana

 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....