Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mart '07

 
Kategori
Cinsel Sağlık
 

Kadınların önlenemez aldatışı

Kadınların önlenemez aldatışı
 

Benim karım ya da sevgilim beni aldatmaz. Ya da aldatamaz. Öyle bir şeyi düşünmez. Zaten içinden gelmez kadınların. Onlar annedir. Onlar kutsaldır. Ne kadar da kendimize güveniriz doğanın harikası, çok eşliliğe layık görülmüş biz erkekler. Saat saat nerede olduklarını biliriz. Nasıl da bağlamışızdır kendimize kadınlarımızı, kalın kalın iplerle. Hareketlerini, cinsel hayatlarını, alışkanlıklarını, hatta elimizden gelse nefes alışlarını bile kendimize endekslemişizdir. Bizler meşhur iş toplantılarındayken ya da hayati meselelerin seyahatlerindeyken, onlar hep bizi beklerler. Evde beklerler, çocuğumuzun yanında beklerler, yatakta beklerler. Hatta uyumadan beklerler. Akılları da hep bizdedir bu bekleyişlerde.

Siz öyle zannedin beyler! Kadın sizin düşündüğünüz anlamda bir kere bekler, iki kere bekler üçüncüsünde ne olur biliyor musunuz? Hemen telaşlanmayın canım. Hemen aklınıza bizim çok kolaylıkla yaptığımız ve yapacağımız başka biri ile ilişkiye girme olayı geldi değil mi? Hayır hayır hiç bir kadın kolay kolay, bizim zorlanmadan başvurduğumuz maceralara girmez. Unutmayın o çok eşlilik özelliği doğa tarafından sadece bizlere bahşedilmiştir. Sizi fazla merakta bırakmayayım. Ne demiştik? Kadın bir bekler, iki bekler demiştik. Üçüncüsünde? Uyur. Evet uyur efendim uyur. Rahat nefes aldığınızı duyar gibi oluyorum. Hiç rahat nefes almayın, asıl tehlike şimdi başlıyor.

İşte o andan itibaren kadın, ilk defa sizden izinsiz evden dışarı çıkıyordu.. Rüzgarda uçuşan saçları, ve kuş gibi hafif vücudu ile derinlerden gelen tanrısal senfoninin büyüleyici atmosferinde kendisine uzanan kollara bırakıyordu yavaşca kendini. Uzun zamandır beklediği kavalyesinin kollarında, hayal ettiği ve gitmeyi arzuladığı duyguların doruklarına yolculuktaydı artık o. Bu inanılmaz dans sırasında çıplak teninin üstündeki kalın iplerin çözülerek, şimdiye kadar keşfedilmemiş noktalarını harekete geçiren bir volkanın lavları gibi, vücudundan aşağılara aktığını hissediyordu. Kadın ruhunun sessiz sakin ve korunmaya muhtaç bilinen denizi adeta coşmuş, dalgalarını tokatlarcasına kavalyesinin kayalarına çarparak adeta bu müthiş dansa eşlik ediyordu. Sözlerini bilmediği şarkıları söylüyor, çok sevdiği şiirleri şairinden dinliyordu sanki. Duymak istediği güzel sözler kulaklarında, hayal ettiği, fakat bir türlü hissedemediği öpücükler dudaklarındaydı artık onun. En derinlerine akan sevgi kaynağının ve yaratıcısının, hatta insan neslinin devamının ev sahibi olduğunu hissettiren tanrısal sarsıntılarla yükseliyordu en zirveye.

Bir anda müziğin yerini alan gök gürültüsü yağacak yağmurun müjdecisiydi sanki. Yağmur başladığında ise bitmesi hiç istenmeyen ve huzur veren bir yolculuk sona eriyordu yavaş yavaş. Patlayan volkanlar ve çılgınca kayalara vuran dalgalar, yavaş yavaş yerini, cırcır böceklerinin seslerinin hakim olduğu sessiz kıyılara döndürdü onu. Üzerinden dalgaların çekildiği kayalar gibi nemli ve yalnızdı yine. Evet kalın ipler ayaklarının dibindeydi artık. Ruhundaki çalkantılar, yaşamak isteyip yaşayamadığı arzular, anlaşılamamanın verdiği isyanlar ve bütün benliğini saran sımsıkı kalın ipler.

Aslında kadın ruhunun zaferidir kendisini saran iplerden kurtulması. Çok zor gibi görünür onları bağladığımız iplerden kurtulmaları. Oysa bütün kadınlar zaman zaman bu ipleri ayaklarının dibine indirirler. Ve çırılçıplak istedikleri yerlere giderler. Biz erkeklerse onları yataklarında uyuyor zannederiz. İyi uykular dostlarım, iyi uykular.

Metin ÖZKAYA/ MEDYUM

 
Toplam blog
: 116
: 3217
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

İstanbul' da doğdum. Antikacı, saray restoratörü ve eksperim. Antika konusunda 50’ye yakın belgesel ..