Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Haziran '10

 
Kategori
Güncel
 

Kaf dağının esrarı

Kaf dağının esrarı
 

(<ı>Sakladığınız şeyler nedeniyle suçlusunuz)

Yaratanın insanlara bir şeyi gizleme yeteneği vermiş olması bunun doğru bir davranış olduğu anlamına gelmez. Çünkü mesela Tanrı insanlara öldürme yeteneği de vermiştir. Kötü niyet bir yana, korktuğu, utandığı, bu nedenle söylemediği, söyleyemediği şeyler için insanın yakasına nasıl yapışılır? Elbisenizi üzerinizden çıkarıp çırılçıplak kaldığınızda âdem, ruhunuzu ve düşüncenizi tüm olumsuz duygulardan arındırıp gerçek benliğinizi ortaya koyduğunuz zaman ise insan olursunuz. İtiraf etmeliyim ki böyle parlak sözler yazmak sorunu çözmüyor. Ortada ülkemin insanlarını rahatsız eden çok önemli bir konu var.

Kulağımız var, duyuyoruz. Gözümüz var, görüyoruz. Aklımız var, fark ediyoruz, anlıyoruz. Hatalar, ayıplar, günahlar ve suçlar işleyenler tarafından ne kadar gizlenmeye çalışılsa da meraklı bakışlardan kaçamıyor. Yani istesek herkesin her şeyini öğrenebiliriz. Bir kısım insanlar düşmanlık amacıyla ya da sadece meraktan dedektiflik yapıyor olsalar da polisin suçları araştırmasını ayrı tutarsak genelde böyle bir şey yok. Hatta dinimiz güya “insanların ayıbını görmeyin” diye gizlemeyi teşvik bile ediyor. İnsanlar çok rahat bir şekilde yaptığı hatayı, işlediği ayıbı günah ve suçu başarabilirlerse gizliyorlar. Gizlenen ne olursa olsun gizlemek çok normal bir şey ve sanki herkesin hakkı. Ya lütfen bende mi var manyaklık? Kişinin kendi ya da başkalarının hayatını etkileyecek ölümcül bir davranışın yapanlar, bilenler ya da şahit olanlarca saklanması, gizlenmesi nasıl normal olabilir?

Ne yapalım? Kafasını yarıp gizlediği bilgiyi beyninin içinden söküp alamayız ki. Adam bildiğini saklıyor işte. Düşünelim lütfen. Ülkemizde herkesin kendisi ya da başkalarıyla ilgili-eğer bilinseydi çözülecek ve çok önemli bir sorun belki ortadan kalkabilecekti- şeklinde en az bir tane bilip de sakladığı şey vardır. Bu, yetişkinler bazında ülkede kırk milyonun üzerinde yapılıp edilip gizlenen bilgi var olduğunu gösterir.Belki bu kırk milyon bilgi , kırk milyon hayat, kırk milyon acı, umut ve gelecektir.

Bir kere konuya şuradan girmeliyiz. Kişiler bazı şeyleri niye saklarlar? Ortada bir hata vardır. Hata varsa mağdur da vardır. Hak gaspı söz konusudur. Ya da kişi bir ayıbı gizler. Komşunun oğlu apartman sahibinin karısının kalçasına el atmış, o da bunu görmüştür. Türbanlı ablamız hoşaf gibi eridiğine göre bunun öncesi de var ve sonrası da olacak gibi. Hacı Rüstem’e gidip anlatabilir mi? Diyelim ki gördü de görmedi. Hacı ikisini yakaladı. Kırçıl Rüstem Gürün affetmezlerinden; öldürmeden bırakmaz. Ne oldu şimdi? Mezarlıklarda her iki mezardan biri böyle olmayacağı varsayımına göre hareket edip mevlasına kavuşanlara aittir. Günahlar zaten külliyen gizlidir. Adamın işlediği günahla bir kimsenin hayatı yok olmuştur ama hesabını Allah’a verecektir. Oh ne güzel düzen! Türkiye gibi bir ülkede beş kişiyi doğrayan kimse bile yaptığını gizleyebiliyor.

Bazı kimselerin gördüğünü, duyduğunu saklaması bir yana kendileri de bunları yapıyor ve yaptıklarını gizliyorlar. Kişi söylenmesi gereken bir şeyi gizliyorsa suç işliyor demektir. İyi de gizlenen şeyin söylenmesi gerektiğini nasıl anlayacağız. Bu konular kimsenin umurunda değil. Tesadüfen yazıya göz atanlar beni anlamadıklarını söyleyeceklerdir. Birisi düşmanlık olsun diye suçsuz günahsız bir kadına iftira atıp yuvasını yıkmıştır. Kanuna göre bu ispat edilebilir mi? Edilse bile uygulamada böyle bir şeye ceza veriliyor mu? Bana iftira atıp yuvamı yıktı diye dava açabiliyor musunuz? Aslında kanunun kapsamadığı hiçbir konu olamaz, olmamalı. Ama ben böyle bir dava ne duydum ne de işittim.

Çok çetrefilli bir konu fakat Korkut pes etmek niyetinde değil. Alçak solucanları sevindiremem. Biliyorum ki halkımız bu konuda çok duyarsız. Çoğu insan ne demek istediğimizi bile anlamadı. Anlayanlar da “hiç böyle şey olur mu? Bazı şeyleri gizliyoruz diye nasıl suçlu olabiliriz? Vicdan hürdür. İster saklar, ister söyleriz. Bizim insanlığımıza kalmış” diyecekler ve birilerinin değirmenine su taşıyacaklar. Yine de masum insanlarımızın kanlı gömleklerini gizledikleri ihanet ve günah çukurlarında perişan edeceğim onları!

Biliyorum, benim vatandaşım ufak tefek kimi ayıp, çirkin şaşıp düşüp yaptığı cahillikleri de ortaya çıkartılır korkusuyla benim bu düşüncemin uygulamaya konulmasına destek vermeyecek. Kanunların ulaşamadığı ya da zaten kapsamına almadığı hata, ayıp, suç ve günahların bilenlerce ya da bizzat işleyenlerce gizlenmesi konusu Yeniçağ devriminin yüzlerce hassas projelerinden biridir. Kerim Korkut toplumun görünen suçlardan ziyade işlenip gizlenen şeylerle yok edildiğine inanmaktadır.

Her insanın utandıran, hayatı boyunca yaptığı bir ya da daha fazla davranışı olabilir. Bunlardan bazılarının hiç ortaya çıkmaması da gerekebilir. Çünkü bu tür olayların karşı tarafı yani mağduru da vardır. O kimsenin daha fazla mağdur olmaması için olayın gizli kalması gerekebilir. Ama işte aşağılık solucanların utanç eylemleri de tam bu manzara içinde saklanmaktadır.

Mesela şöyle denebilir, kişi kendisi yapsın ya da duysun, bilsin, şahit olsun olay ortaya çıktıktan sonra o kişinin o olayla ilgili bilgiye sahip olduğu ve bunu zamanında gerekli yerlere vermemiş bulunduğunun tespiti halinde kendi işlemişse cezası artabilir; değilse vermesi gereken bilgiyi vermediği için ceza alması gerekir.

Bu konu “bilgi vermekten kaçınma” ve “adaleti yanıltma” şeklinde kanunlarımızda yer alıyor ama kastettiğimiz konuyu kapsamıyor. Sanki sadece devlete karşı işlenen suçlar ya da mali konularda düzenlenmiş. Kişilerin birbirlerine karşı gizli saklı eylemleri kanunla düzenlenmemiş.

İnsanların büyük bir kısmı ettiği kötülükleri gizleyerek ortadan kaldırıyor. Kanun zaten görünen suçlarla bile baş edemiyor. Bir de bunlarla mı uğraşacak? Ama aslında ortada da bilinen suçlardan daha büyük bir yıkım var. Ve felaket serbest. İnsanların hayatını karart dipsiz kuyuya üfle gitsin.

İnsanlar tarafından gizlenen hata, ayıp, günah ve suçların neler olabileceğini de bilmemiz lazım. Senin kızına talip gelecektir. Birisi kıskançlıktan ya da düşmanlık olsun diye kızını o kişilere karşı karalar. Ya da iyi bir iş buldun, birisi işverene gitti aleyhine konuştu, işe giremedin. Bir hata sonucu şehrin su şebekesine zehir karıştırdın ve suç üzerimde kalmasın diye korktuğun için sakladın. Birisinin yüklüce parasını ya da değerli bir şeyini buldun, bulanı alanı gördün ama gizledin. Birisi öldürüldü; sen katili gördün sakladın. Ülkemizde yaşayan milyonlarca insan bu ve bunlara benzer yüzlerce olayın failidir ama kimin ne yaptığı bilinmediği için bedel ödemezler ve yaptıkları yanlarına kalır. Ama bu olayların bir de mağdurları vardır. Çoğu insanın bu nedenlerle hayatları kararmaktadır.

Bu konular devletin ve kanunun dışında olup Allah, din, vicdan, insanlık gibi yapan için aslında hiç değilse yaşarken bir bağlayıcılığı bulunmayan güçlere havale edilmiştir. Yok, işte kimsenin yaptığı yanına kalmaz, Allah hesabını sorar, cehennemde cayır cayır yanacak gibi yapanı edeni kurtaran bir yaklaşım sergileniyor. Allah hesabını sorar diyorsak katilleri de hapishaneye atmayalım o zaman. Biz böyle bir anlayıştayız ya insanlar kötülük etmekte daha rahatlar. Hatayı, ayıbı, suçu günahı işliyor atıyor minderin altına. Madem böyle bir anlayışımız var herkes ettiğini çeker deyip kanunu devleti boş verelim gitsin. Adam öldürüyor, cezasını veriyorsun. Yaptığı kötülükle adamın hayatını karartıyor cezasını vermiyorsun. Bu nasıl şey ya?

Yemedi değil mi? Korkut’u kendiniz gibi sanıyorsunuz. Kötülük illa vurarak öldürerek olmaz ki. Öldürmekten beter eden kötülükler var. Pis nefisin (Yanlış anlaşılmasın Türkiye’de nefsi savunan tek kişiyim. Maalesef bazen nefis de alçak insanların elinde kötülük aracı olabiliyor) ya da para, iktidar hırsın yüzünden kötülükleri işle. Sakla bilmiyorum, haberim yok de. Ortaya çıktığında da zaten devleti ilgilendirmiyor, halk ise şu bildiğimiz tekerleme”Cehennemde cayır cayır yanar inşallah “desin. Ve sen hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam et. Korkut geliyor, Korkut. Ümüğünü sıkacak senin. Yeterki halk kendisine destek versin. Buraya yazdıklarımız dua ve temenni değil, geleceğin Türkiye’sinin kanunlarıdır.

Her ne kadar konuşmak kolaysa da çözüm o kadar kolay değil. Ama önce Korkut tespitlerinde haklı mıdır? Gerçekten ülkemizde(Dünyanın her yeri aynı ama biz ülkemiz için konuşuyoruz) böyle serbest kötülükler alanı var mıdır? Türkiye halkı önce buna karar vermeli. Evet, Korkut haklıdır, deniliyorsa çözümü konuşacağız. Türkiye halkı şunu bir yere yazsın; Kerim Korkut çoban imparatorluğu değil çağdaş devlet kurmaya çalışıyor. Başarabilir mi? Sen katılmazsan başaramaz tabi!

Hayatın görünmeyen vadilerinde insanların neler çektiklerini bilemeyiz. Dünyanın işini de öyle iki de bir, bir yerlere havale edemeyiz. Bizler üzerimize düşeni yapalım sonrasını yaratana bırakalım. Ülkeyi yönetmeye talip olmuşsak insanlar ve diğer bütün canlılar üzerinde Tanrının eli olmak zorundayız. Öyle meydanlarda ciyak ciyak bağırmayla olmuyor.

Biraz da ayıplarımız üzerinde durmalıyız. Zaten konuyu içinden çıkılmaz hale getiren, devlete bile “Ben çözemem, bana ne” dedirten bu uçsuz bucaksız suç alanında doğal saklanma yerlerinin çok olmasıdır.”Benim hayatım özeldir. Kimse mahremime giremez. Aile dokunulmazdır vs” şeklinde alçak solucanlar tarafından saf temiz insanlara da kabul ettirilen saklanma yerleri oluşturulmuştur. Adam Türkiye’nin anasını bellemiş sonra boğazdaki yalısına kapağı atmıştır. Kapısında çifte kangal bağlı yalıyı izin olmadan arayamazsın. İzin veren de yine boğazın başka bir yerinde başka bir kangallı yalıda mekân eden aynı familyanın devlet içindeki uzantısıdır. Arama izni vermez. Nasıl çıkarsan çık işin içinden.

Özel hayatın gizliliğini bağıra bağıra haykıranların çoğu katiller ve ülkeyi satanlardır. Biz neyin gizli olması gerektiğini biliyoruz. Bir yazımda “Ülke güvenliği gerektirirse Margarit’in yatağını bile açarım” dedim. Beyefendiler hemen rahatsız oldular. Kerim Korkut kanun devleti kurmak istiyor diye yaygaraya başladılar.

Biz de belirli ölçülerde mahremiyete saygı duyup gizleyeceğiz. Fakat ben şahsen bu tür mahrem davranışları fazlaca gizleme taraftarı değilim. Çünkü o zaman insanlar daha bir fütursuz davranıyorlar. Masum mahremiyet örtüsü eğer alçaklığı, utanmazlığı, vicdansızlığı gizliyorsa ben o örtüyü kaldırırım. İlgili kişi değil AHİM’e başvurmak, isterse Tanrı’ya dilekçe versin. Yeniçağda bu tür konuların serbestçe tartışılıp konuşulması için özgür düşünce platformları kurulacaktır. Unutulmamalı ki bir şey ne kadar çok gizlenmeye çalışılıyorsa muhtemel sonucu da o kadar ağırdır.

Kişilerin haklı mahremiyet durumları sınırlı olarak( gerçekten ortada bir olay, durum var ya da güvenlik gerektiriyorsa) açığa konabilecek. Kötü niyet ve kasıt olmayan, kişilerin nefislerine yenildikleri için yaptıkları hatalar özel psikolojik birimlerde kişiyle birebir iletişime geçerek tamamen gizlilik ilkeleri içinde şahsın yaptığı ve kendisini bunalıma sokan, belki başka sonuçlar da doğurmuş ya da doğuracak olan davranışıyla yüzleşmesi sağlanacaktır. Bu yüzleşme için hizmet birimleri ve güvenlik dedektifleri izleyip önemli şeyler sakladıkları belirlenen kişileri resen almaları ve bu işleme tabi tutmaları şeklinde olacaktır. İnsanların kendilerine bırakırsak ohoooooo! Yüzleşmeden çıkacak sonuçlarla birimler harekete geçecek mağdurların mağduriyetleri giderilecek. Olay henüz gerçekleşmemişse başlamadan önlenecek. Uçurumun kenarındakiler düzlüğe çıkarılacak. İnsanlarımızın bu tür gizlenen durumlardan bir şekilde zarar görmeleri mutlaka önlenecek.

Ülkemiz gibi geri kalmış ve kapalı toplumlarda malum özgürlük yok, mahalle baskısı var. Ne yapsan ne istesen şu ayıp o günah diye toplum içinde rencide ediliyorsun. Kıyafetine bile karışılıyor. İşte böyle bir ortamda anlattığımız şeyler daha çok oluyor. Din gibi ahlak gibi töre gibi doğal gizleme kalkanları da çok etkili olduğundan insanlar daha serbest hareket ediyorlar. Ama hepsi de ortaya çıkar ya da yakalanır rezil olurum şeklinde bir korku çemberinin içindeler. Malum yazılarımızı takip edenler de bilirler ki isteyenlere (suç teşkil etmediği takdirde) her alanda olduğu gibi serbest yaşam ve ilişkiler konularında da sonsuz özgürlük verilecek dolayısıyla insanlar böyle saklı gizli şeyler yapmak zorunda kalmayacaklar.

Sevgi ve saygılarımı sunuyorum ülkemin güzel insanları.

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..