Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ocak '09

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Kafayı yediniz mi? (II)

Kafayı yediniz mi? (II)
 

-


Farklı olmayı, fark edilmeyi, parmakla gösterilmeyi kim istemez ki?

Bunun içinse iki yol vardır.

Ya olduğunuz gibi olacaksınızdır ya da sıradan, vasat birisi olmamak adına kendinize bir rol seçeceksinizdir.

Eğer vücut kimyanız, hareketleriniz, metabolizmanız, tarzınız, hayata bakışınız, dünyayı algılayışınız, değerlendirmeleriniz ve kendinizi ifade şekliniz zaten sıra dışı ve özelse sizin için bir sorun yoktur.

Çünkü farklı olmak için bir çaba sarf etmeden kendiniz gibi olduğunuzda zaten özel olmuş ve parmakla gösterilmişsinizdir.

Ancak normal davrandığınızda ve hayatı olduğunuz gibi yaşadığınızda cemiyette ortalama bir insan olarak kabul gördüğünüzü zannediyor ve bunu içinize sindiremiyorsanız, işte o zaman kendinize suni roller ya da söylemler
seçeceksinizdir.

Bu ise sizi tanıyan tanımayan üçüncü şahıslarca bir tuluat gösterisi olarak algılanacaktır ki siz bunu ne yazık ki hiç fark edemeyeceksinizdir.

Sıklıkla şahit olmuşuzdur: var ya ben normal değilim aslında’, ‘abi ben manyağım ya’, ‘sen benim nasıl çılgın olduğumu bilmezsin’…söylemlerini.

İyi hoş da, gündelik yaşamında bu tip söylemleri sık kullanan birisi gerçekten de çıldıracak gibi olup sırf bu yüzden sözgelimi akıl hastanesine yatsa, kendini aynı dürüstlükle ifade edebilecek midir?

Hayır ! Bu sefer de o beylik sloganları, monoton gündelik yaşam monologunun güya marjinal bir cümlesi olarak öylece kalacaktır.

Çok söylenegelmiştir; delilikle dahilik arasında ince bir çizgi olduğu. Ancak nedense iş ciddiye bindiğinde, herkes gerçek rollerini üstlenmek durumunda kaldığında, çoğunluk çizginin dahilik boyutunda kalmayı tercih edecektir.

Farklı algılanmak için sıra dışı çılgın bir kimliğe bürün, iş ciddiye binince de normal olduğunu söyle...

Yeri gelmişken, sanatçıların, pozitif doğa bilimleriyle ya da sosyal bilimlerle uğraşanların, eserler veren ve kültürel dikilitaşı olan yazarların, üreten insanların hepsinin normal olduğunu mu düşünüyorsunuz?

Her şeyin süratle tüketildiği, kimsenin gazete ya da sair değişik kültürel yayınları okumadığı günümüzde ve en önemlisi sizlere değil elli, bir adet sarışın bile sunamadığım şu anda, bir televizyon dizisi seyretmek varken ya da internette sıradan eğlence sitelerinde olmak varken, zurnanın son deliği olan bu sayfalarda, bu satırları okumanız da sizce normal mi?

*Nietzsche, Maupassant felç bunamalısı olarak öldüler, Pascal hysterik idi; Dostoievski, Van Gogh, Flaubert saralı idiler; Verlaine en güzel mısralarını, ahlaki alkolik bunamasının en yüksek derecesinde yazmıştır…Dehayı yapan hastalık mıdır? Yoksa kafa adamının sinir yapısı hastalığa elverişli bir zemin mi hazırlıyor?...bazı zihin hastalıklarının kafa adamında çok sık olarak meydana geldiği muhakkak olduğu gibi, nevrozların ve psykhosların (psikoz) san’at istidadını yarattığı veya teşvik ettiği aynı derecede meydanda bir şeydir. [1]

Geçtiğimiz yıllarda ülkemizde Akıl Oyunları ismiyle vizyona giren, dünyanın en iyi matematikçilerinden şizofreni hastası John Nash’ın hayatının anlatıldığı filmi de hatırlayalım.

'Abi ben manyağım ya', 'kafayı yedim', 'ben zaten normal değilim ki' gibi söylemlerle farklılığını vurgulamaya, kendini ayrıcalıklı bir yere koymaya çalışan bizler, iş bu sıfatları sahiplenmeye geldiğinde aynı sözde karizmatik söylemleri nedense bir anda terk ederiz.

Ruhsal sorunlarımız, duygulanım bozukluklarımız, nörolojik rahatsızlıklarımız için sakinleştiriciler ya da başkaca mizaç stabilizatörü ilaçlar kullandığımızı kaçımız saklamadan, dürüstçe söyleyebiliriz?

Sözgelimi on yıl önce Cerrahpaşa Tıp Fakültesi psikiyatri servisinde görüştüğüm çok değerli hocamızın tavsiye ettiği bir ilaç, her zaman daha sağlıklı kararlar vermeme ve enerjimi doğru alanlara sevk etmeme sebep olmuştur.

Kendinizi olduğu gibi kabul eder ve her şekilde kendinizle barışık bir hayat sürerseniz, birtakım suni roller seçmez, var olan özgünlüğünüzle daha da takdir toplarsınız.

Sabrın sonu ile


Bibliyografya:

[1] Delilik, Jean Frete, Türkçeye Çeviren: H.Vehbi Eralp, Üniversite Kitabevi, İstanbul, Şubat 1946 sayı 2, sf.102

 
Toplam blog
: 269
: 1885
Kayıt tarihi
: 08.01.07
 
 

Kabataş Erkek Lisesi Matematik (1992) Marmara Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Mak..