Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Kasım '13

 
Kategori
Edebiyat
 

Kafka’nın muhteşem dönüşümü

Kafka’nın muhteşem dönüşümü
 

Birey olmayı başaranlara düşman kesilen toplum, o bireyi (böceği) yok edene kadar uğraşacaktır artık.


Bazı eserler vardır ki okuduktan sonra üzerinizde kalan etkisi asla silinmez ve sarsılırsınız öykü bittiğinde, sezdiğiniz ama dile getiremediğiniz ne varsa karşınızda size bakarken bulursunuz. Bu eserlerden biri de üzerine çok şey yazılan ve tartışılan Kafka’nın unutulmaz eseri “Dönüşüm” dür.

Kafka, sistemin içinde bireyin kendine ve herkese yabancılaşmasını metaforik bir dille anlatırken aslında hikayenin insanı sarsan, kendine getiren gücü de bu metaforik anlatımdan kaynaklanıyor.

Ailesinin geçimini sağlamak ve düzeni devam ettirmek için duygulara yer verilmeyen bir sistemin içinde, mutsuz ve tekdüze bir şekilde çalışmaktadır Gregor Samsa. Toplumda, işyerinde, ailede kendisinden beklenen görevleri yerine getirdiği sürece köledir ve kurallara uyduğu, zincirleri içinde uslu durduğu ölçüde sevilir ve benimsenir.

Sevginin aile içinde “dıştaki” sistemi var etmek ve devamını sağlamak üzere kurulan bir sömürü düzeneği olduğunu fark ettiğinde başlar yabancılaşmaya.  Hayata ve kendine yabancılaşır Samsa ve bir sabah böcek olarak Kafka’nın kaleminin soğuk, ürpertici, gri dürtüşüyle uyanır.

Dönüşüm, hiyerarşi ve otorite düşüncesine, kurulu düzene başkaldıran bir adamın gözlemlerinin dışavurumudur. Gitgide makineleşen insanın iç burkan ve derin düşüncelere daldıran bir eleştirisidir. Ve bilinçaltından başlar başkaldırı… Samsa’nın böceğe dönüşmesi, başkalaşmasıdır aslında. Özgürleşmesi, farklılaşması, kölelikten kurtulması ve kendi olmasıdır.

Farklı olandan korkan ve farklı olanla alay eden toplum içinde kendin olarak kalabilmenin zorlukları vardır. Bütün kavgalarımızın başlangıç noktası da bu değil midir aslında. Başkalaşmaya, başkaldırmaya başladığınız andan itibaren, bozulan düzenin ve hiyerarşinin sahipleri, rahat bırakmayacaktır peşinizi. Dışlanmışlık, ötekileştirilme, yalnızlığa itilme zamanla yerini fiziksel olarak zarar görmeye bırakacaktır.

Birey olmayı başaranlara düşman kesilen toplum, o bireyi (böceği) yok edene kadar uğraşacaktır artık.

Acımasız sistem miyiz, sistemin içinde bir köle mi yoksa başkalaşan, özgür bir birey mi? Çoğumuz kölelik safında olsak da aslında ne çok Gregor Samsa muamelesi gören var etrafımızda. Yaşlılarımıza, aktif hayattan çekildikleri için işe yaramaz,  bir odada yatıp-kalkması ve beslenmesi gereken, dışladığımız, iğrendiğimiz bir böcek gibi davranmıyor muyuz? İş bulamayan ya da çalışmayan aileden birine,  bir müddet sonra suçlu gibi bakmaya, tepki vermeye, hatta işe yaramaz olduğunu düşünmeye başlamıyor muyuz?  Kırk yıl bizi sırtımızda taşıyıp bir gün sırtından indiren neden hemen düzen bozucu oluyor ve iğrençleşiyor gözümüzde? Evlenmeyen, çocuk yapmayan, kurallara bağlı yaşamayı seçmeyen insanlar hangi sohbet aralarında eleştirilmiyor? Kaybedenlere tahammülümüz yok, kendi olmaya çalışanlara ve fikrini özgürce ifade edenlere tahammülümüz yok. Sorgulamadan içinde bulunduğumuz düzene kim çomak sokarsa huzurumuzu ve keyfimizi bulandırdığı için, sarstığı için uyuyan yanımızı, toplum dışına itiliyor.

Onuncu köy dedikleri belki de başkalaşanların birlikte kurdukları özgürlük cumhuriyetidir, kimbilir?

Fatma KOŞUBAŞI 

 
Toplam blog
: 70
: 863
Kayıt tarihi
: 18.01.08
 
 

Eğitimci, yazar... Denizin Üvey Kızı ve Hayalbaz şiir kitaplarının şairi... Bilgisayar öğretm..