- Kategori
- Deneme
Kağıda değil, okuyanın yüreğine yaz...
Yanlız kalbine yazabildiklerinin aklında kalırsın.
Kağıda değil, okuyanın yüreğine yaz. Çünkü o da insan... Onun da yüreği, onun da duyguları var; tıpkı senin gibi...
Yazdıkların, kuru bir kağıda, yavan bir karalama olmasın. Yazdıkların, tam da yüreğinden kopup gelen duyguların olsun canım.
Kızdınsa: " Kızdım sana...", sevdinse: " Sevdim seni bebeğim! " diyebilmelisin bence.
Bırak!... Okuyanın seni dilediği gibi, işine geldiği gibi anlasın. Çünkü sen, bir öğretmen değil, sadece duygularını anlatansın.
Hepimizin bir şekilde, kendini anlatmaya ihtiyacı var. Kendini anlatabilmenin de, binbir yolu, her yiğidin de, ayrı bir yoğurt yiyişi var.
Bana gelince... Benim bildiğim, bir tek kendimi anlatma biçimim var: Yazmak, yazmak, yazmak...
İlle de: "Önce yazıp, çizip, karalayıp; sonra da tekrar yazarım ben yazımı..." diyorsan eğer, sen bilirsin. Senin dediğin gibi olsun.
Ama yine de, bana da soracak olursan eğer; sen kendini, bildiğin gibi, içinden geldiği gibi anlat...
Yazmak, bir biçimde okuyanla iletişime geçmektir. Sendeki duyguyu, okuyana geçirebilmektir.
Yazdıklarını boş bir kağıt yerine, okuyanın yüreğine yaz ki... Okuyan da, senin derdini, yüreğini anlasın.