Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ocak '08

 
Kategori
Güncel
 

Kahraman çetelerim!

Kahraman çetelerim!
 

Kitap kapağı


Ergenekon operasyonu bazılarını pek heyecanlandırmadı. Hatta, "galiba biraz rahatsız etti" bile denilebilir. Bu sessizliği, "yayın yasağı" arkasına saklanarak geçiştirmek mümkün değildir.

Halbuki Susurluk kazasıyla ortaya çıkan derin ilişkilerde böyle olmamıştı. Medya harıl harıl çalışmış, kesintisiz bilgi akışı sağlamış, kamuoyunu uyanık tutmaya çalışmıştı. "Sürekli aydınlık için bir dakika karanlık" eylemine kitleler teşvik edilmişti.

Acaba sağ ve sol diye ayrılan iki ucun, aynı merkezden tetiklendiğinin anlaşılması, ilginin azalmasında etkili olmuş mudur? Öyle ya, Hizbullah'la PKK, El Kaide ile DHKP-C, Milliyetçiyle Ulusalcı, aynı piramidin elemanları gibi duruyorsa, aralarından hangi parçayı çekebiliriz? Hangisine dokunsak üstümüze çöker!

Artık, Rahip Santoro'nun, Danıştay Üyesi M.Y. Özbilgin'in, H. Dink'in şeriatçılar tarafından öldürüldüğünü iddia edemiyeceğiz. Sağcıyı, solcuyu, dinciyi ve komünisti aynı güç kullanıyorsa kimi suçlayacağız? Yazarlarımız, laikliğin tehlikede olduğunu hangi argümanla anlatacak?

Ergenekon, Kuvay-ı Milliye, Vatanseverler, Saunacılar ve Mafya mensupları hep birbirini tanıyor. Hablemitoğlu cinayeti zanlısı olan ve cinayet ihbarında bulunduğu için öldürülen İbrahim Çiftçi, Danıştay sanığı Alparslan Aslan, örgütün ileri gelenlerince bilinen kimseler. Yani, parçalı bütünde kimse, kimsenin yabancısı değil.

Üstelik bu operasyon rastgele değil, sekiz aylık bir araştırmadan sonra yapılmıştır. Bu nedenle ayağı yere basıyor. Sıradan bir insanın bile artık, bulmacayı kolayca çözmesi mümkündür. Bundan sonra hala Malatya, Dink, Rahip, Özbilgin ve Hablemitoğlu cinayetlerinde irtica parmağı arayan çıkarsa ona, "bakar"(1) demek boynumun borcudur.

El Kaide operasyonunun ardından CİA mensupları aceleyle Gaziantep'e gittiler. Polis soruşturmasına katılmayı ve kaydedilen kasetlerin kendilerine verilmesini talep ettiler. El Kaide'nin yerini belirlemek için bilgiye ihtiyaçları varmış. Tabi hiç bir gizli servis, " El Kaide bizim taşeronumuzdur" diyecek kadar aptal olamaz. Fakat burada olduğu gibi bazan, mızrak çuvala sığmayabilir.

Haberlerde örgütün dış bağlantılarından, beş yıl içinde dışarıdan, Türk Ortodoks Patrikhanesi kanalıyla 50 milyon dolar yardım aldığından da bahsediliyor. Son zamanlarda Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Meclis Başkanı için koruma önlemlerinin artırılması, sinyal kesici cihazların devreye sokulması boşuna değildir. Herhalde bunlar, biraz havalı görünelim diye yapılmıyordur.

Bir de konuyu, bunların darbe yapacağı iddiasına getirip, olayı önemsizleştirmeye çalışanlar var. Evet, üç beş kişinin darbe yapabileceğine ben de inanmıyorum. Zate tank, tüfek, asker olmadan, zemin hazırlanmadan darbe olmaz. Yakın tarihimizi doğru kaynaklardan okuyanlar bunu iyi bilirler. Bunlar dolayısı ile darbeci yani, darbe ortamının hazırlayıcısıdırlar.

Tercüman yazarı Behiç Kılıç ta örgütün darbe yapabileceğine inanmayanlardan. Bunun için köşesine, kendisi gibi düşünen Fatih Altaylı'yı misafir etmiş. Söze şöyle girmiş:" Konu malum operasyon... Egemen matbuatın okuyucusuna, ayağı yere basmayan hikâyeler sunması ile ilgili... Altaylı diyor ki;

"...Dün sabah elime gazeteleri alıyorum. Sabah’ta kocaman bir sürmanşet. "Hedef darbeydi” Darbeyi yapacak olan kim? Bir tane her türlü karanlık işten adı çıkan emekli general, bir yarı kaçık emekli albay, bir eksantrik avukat, bir mafya babası, mafya babasına aşık bir gazeteci, bir kaç suç örgütü üyesi... Böyle bir ekip, bırakın Türkiye’yi, herhangi bir dandik orta Amerika ülkesinde bile darbe yapamaz"

Bu kişiler, Alman/Türk-İslam Devleti Müdürü (2) Metin Kaplan'ın, bir kaç sakallıyla birlikte darbe yapacağına, altı adet piknik tüpüyle Anıtkabir'i havaya uçuracağına muhtemelen inanmışlardı. Çünkü Altaylı da o zamanlar Kılıç'ın "egemen" dediği matbuatın ve medyanın saflarındaydı.

Kaplan, darbe için iyi hazırlamıştı ama piknik tüpü bombalarını atacak kiralık uçak bulamamıştı da "çok şükür" memleket kurtulmuştu! Artık Kaplan'la, Küçük, Kerinçsiz, Karadağ vs. arasında bir fark kalmadı. Hepsinin aynı çanağa kaşık salladıkları anlaşıldı. Sükutu hayalin sebebi de bu!

(1)-Sığır, inek, istersen öküz.
(2)-Siz buna Halife deyiniz.
Kaynak: Bütün Medya
Resim: : www.tulumba.com/storeItem.asp?ic=zBK957750AD406

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..