Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mart '12

 
Kategori
Kitap
 

Kahraman öğretmenler

Eğitim İle İlgili Kitaplar/Kitap Tanıtma

                                                      KAHRAMAN ÖĞRETMENLER

                                                          Yazarı: Ömer Faruk Reca

  1. Bölüm

Kahraman Öğretmenlerin Yaşam Serüvenleri

Virginia Tech Üniversitesi öğretim üyesi, 76 yaşındaki Liviu Librescu akli dengesi bozuk bir öğrencinin saldırısını önlemek isterken hayatını kaybetti. Yahudi katliamından kurtulan Romen Yahudi bir ailede doğan Librescu yirmi yılı aşkın Virginia Tech Üniversitesinde görev yapıyordu. Güney Koreli Cho Seung-Hui isimli akli dengesi bozuk bir öğrencinin saldırısı sonrası kendisini sınıf kapısına siper etti ve 20 öğrencinin pencereden kaçıp kurtulmasını sağladı. 32 kişi hayatını kaybetti… Prof. kahraman ilan edildi.

Ağrının Doğubayazıt İlçesi Ortadirek Köyü İlköğretim Okulunda öğretmen olan Aysun Kayalar, sobayı yakmak için üzerine tiner döken, tiner parlayınca yanan öğrencisini kurtarmak için alevlerin üzerine atladı. Bunu gören Burçin Uysal da ikisini kurtarmak için alevlerin üzerine attı. Bu sırada bir öğretmen camları kırdı ve çocukları kurtardı. Öğretmenler kurtarılamadı.

Yurt dışında olsaydı bu insanları hepiniz tanırdınız, ulusal kahraman ilan edilirlerdi, hayat hikâyelerini dinerdiniz her yerde ama Türkiye de bunlar olmadı. Çünkü medyadan pop starlardan, futbolculardan mankenlerden, dedikodu haberlerinden, cinayet haberlerinden zaman kalmadı, bu insanları, öğrencileri için yanarak ölen öğretmenleri anlatmaya. Bazısı yüzeysel geçti, bazılarında hiç görmedik bile.

Hakkâri’nin Yüksekova ilçesi Dağlıca mevkiinde meydana gelen hain saldırı sonucunda Mehmetçik Basın İlköğretim Okulunda eğitim devam ediyor. Okul, askeri birliklerin operasyon düzenlediği alanın tam ortasında. Öğretmenler halkla kaynaşmış durumunda öğrencilerin üşütüp hasta olmamaları için internetten kışlık giyişi yardım çağrısından bulunan öğretmenlere, bölge halkı da duyarlılıkla cevap veriyor. Ayrıca öğrencilerin yarısının kız olması da, öğretmenlerin çok sevilmesiyle gerçekleşmiş.

Cizre’deki bazı okullarda öğretmenlerin, “İlçe genelinde okulların hiç birinde hizmetli yok, biz kendi paramızla hizmetli tutuyoruz” sözleri dikkat çekiyor.

Cizre’de yetersiz olan sadece öğretmen sayısı değil. Okullar da sınıflar da yetmiyor artık ilçeye… Örneğin 40 bin nüfuslu Cüdi mahallesindeki Fatih İlköğretim Okulunda 1650’si kız, 3500 öğrenci eğitim görüyor. Derslik sayısı ise sadece 35(!) yani bir sınıfa 100 kişi düşüyor. Okul müdürü 22 yıllık eğitimci Faraç Seyitoğlu, sadece bu yıl birinci sınıfa kayıt yapılan öğrenci sayısının 462 olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Bu sayı kaliteli, iyi bir eğitim veren okulların toplam mevcududur. Bir sırayı 4 öğrenci paylaşıyor!”

“Dünyada her şeye kıymet biçilebilir ama öğretmenin eserine kıymet biçilemez…”                                                                                        Sokrates

2. Bölüm

Türk Okulları

Rus öğretmenler Türk okullarından övgüyle bahsediyor. Kendileri farklı okullarda görev yapan Rus öğretmenlerin iki kızı da Türk kolejlerinde okuyor. Kızlarının öğretmenlerinin kaliteli eğitim ve öğretim vermesinden ötürü Avrupa ülkelerinde yapılan bilim olimpiyatlarında derece elde ettiğini belirten Minakov, iki ülke arası dostluğun gelişmesi ve pekişmesinde okulların köprü olduğunu ifade ediyor. Minakov, “Kızlarımı okutan meslektaşlarımın ülkesini yakından tanımak için ailecek Türkiye’ye tatile geldik. Antalya’nın tarihi ve doğal güzelliği bizi büyüledi” diye konuşuyor.

Halil ve Cemile Yeşilyurt çifti iki kızını üniversite tahsili için Azerbaycan’a gönderir. Yeşilyurt ailesinin planı şöyledir: Kızları üniversiteyi orada tamamlayacak, birer meslek sahibi olarak geri döneceklerdir, tabii bu plan tutmaz. İki kız kardeş orada göreve başlayıp dönmediği gibi üçüncü kız da ablalarının yanına gider. Anne baba bu özlemlerini çocuklarının yetiştirdiği öğrencileri düşündükçe giderdiklerini düşünüyor.

Bir gün sınıfta modern fizik dersi anlatıyorum. Daha ben tahtaya soruyu yazıyordum ki Victor adında çok sevdiğim bir öğrencim, soru bitmeden cevabı söyledi. Ben gayri ihtiyari “Aferin ulan Victor!” dedim. Victor saygıyla ayağa kalktı ve beni hayrete düşüren şu sözü söyledi: “O sizin teveccühünüz hocam.” Bir benim Türkçeme bak! Bir de şu çocuğun kullandığı Türkçeye dedim. Utandım… Bu çocuklara bu Türkçeyi öğreten Türkçe öğretmenin elinden öpmem lazım dedim…

Arnavutluk’taki iç isyanlarda, savaşın başkenti Afganistan’da, Saddam Hüseyin zamanında Iraktaki savaşta, bağımsızlığını ilan etmesiyle savaş çıkan Çeçenistan’da ve Bosna Hersek’te Türk okulları eğitimlerine ara vermeden devam ettiler.

Yurt dışındaki öğretmenler ve Türk okulları için yapılan yorumlar:

Gazeteci-Yazar Ahmet Taşgetiren: Türk okullarında görev yapmak için Dünyanın en ücra köşelerine gönüllü giden fedakâr öğretmenlerin dünyasının geleceği inşa ettiğini söylüyor.

Yazar Cengiz Aytmatov: Türk öğretmenlerin idealleri uğruna yapmış oldukları fedakârlıklar, her türlü zor şartlara rağmen yılmayışları, bana roman kahramanım Duyşen’i hatırlatıyor.

Süleyman Demirel (Cumhurbaşkanı): Ülkemiz ve halklarımız arasındaki iş birliğinin, eğitim alanında da gelişmesinde, işbirliğinin bütün olarak her alanda dengeli ve kapsamlı şekilde ileriye götürülmesinde ve genç nesiller arasındaki karşılıklı anlayışın artırılmasında olumlu yönde katkıda bulunacaktır.

Afganistan Eğitim Bakanı: “Evlatlarımıza eğitim vermek için bana her hangi bir zamanda öğretme olma şansı verilse, şüphesiz herhangi bir okulda eğitim vermeyi tercih ederim. Ama Türk Okullarından birinde, öğretmen olarak çalışmayı kesinlikle ‘hayır’ demeden kabul ederim” ifadelerini kullanıyor. 

Ulusları kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir.                                                                        

3. Bölüm

Öğretmenlerimiz

Öğrenci dilinde öğretmen:

Bugün öğretmenler günü ve ben ilkokul öğretmenimi hatırladım. Gittiği geziden tüm sınıftaki çocuklara armağanla gelip, kendine hiçbir şey olmayan öğretmenimi… 23 Nisanda ailelerin koşulları farklı, bazı öğrencileri üzülür diye basma alıp, hepimize aynı çiçekli kıyafeti diktirip, eli dersinde bize öğrettiği ve kendimizin yaptığı taçlarla sınıf olarak törene katılmamızı sağlayan öğretmenimi…

Öğretmenin Önemi

Okullarda gün geçtikçe artan öğrenme ve davranış sorunu olan bu çocuk ve gençlerin durumu eğitimcileri endişelendirmektedir.

Bu endişeleri gidermenin en iyi yolu ruh sağlığı uzmanları, aileler ve eğitimciler arasında yapılacak işbirliğidir.

Öğretmenler öğrencilerle en çok zaman geçiren kişiler olduğundan son derece önemli bir kaynaktırlar.

Doğru eğitmen(öğretmen) öğrencinin sorunlarını aşmaya yardım eden, yetenek ve ilgilerini geliştiren öğretmendir.

Gençler genellikle; sıcak, istekli, sempatik, kolay uyum sağlayabilen ve endişelerini anlayıp, yanıt verebilen öğretmenleri yeğlerler. Ayrıca sıkı ama adil öğretmenler isterler.

Gençler, öğretmenlerinin eğitmen olarak etkili olmalarını istiyorlar: Plan ve organizasyon yetenekli, her şeyi açıkça anlatan ve açıklayan konular hakkında bilgili ve ilgili, öğrenciyi öğrenme sürecine katan.

Ama en çok “adil” öğretmenler

Bir öğretmen anlatıyor:

Ben rehabilitasyon merkezinde öğretmenlik yapıyorum. 10 öğrencim var, hepsi 14-20 yaşlar arasında ve bu çocuklar aileleri açısından da sorunlu çocuklar. Bir öğrencime dedesi bakıyordu. Dede 72 yaşındaydı ve çocuk çok güzel bir çocuktu. Onu tüm yaz boyunca yıkadım, temizledim, lifledim, tırnaklarını kestim baya akıllandı. Bir seneden beri sınıfımda. Hepsini çok seviyordum ama o hariç hepsinin annesi yanında, onun yok. Yapabildiğim kadar annelik yapıyordum… Ta ki üç gün önceye kadar.

Okulda 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını kutladık. Ona, okuma yazma bilmeyen çocuğa şiir öğrettim. Görmeliydiniz o gözlerini, sahneye çıkışını. Bu çocuk özürlü bir çocuk. “Hocam sağ ol beni görevlendirdiğin için” dedi.

-“Anlat bakayım ne oldu?” dedim.

-“Korkuyordu, bilirsin korkaktır” dedi.

Mehmet anlatmış. Eve gelirken birkaç tane ahlaksız Mehmet’i tehdit etmiş ve yaka paça tutarak bir dağa götürmüşler. İçim yanarak söylüyorum, Mehmet’ime, bu engelli çocuğa tecavüz etmişler. Mehmet’i yurda vermiş polisler.

Bu nasıl insanlık. Bu tek Mehmet değil. Nasıl oluyor da iştahınız alabiliyor. Mehmet’e devlet sahip çıktı, ya bilmediklerimiz. Hayvanlar bile küçük hayvanlara zarar veremezken, siz hayvan bile değilsiniz, mahluktan başka bir şey değilsiniz.

Gelecek gençlerin, gençler ise, öğretmenlerin eseridir…

Bir üzüm tanesi, bazen koca bir hayatı anlatır!

Liseyi bitirmek için çalışmak zorunda olan Kadir pazarda satış yapmaktadır. Üç gündür üzüm satmaktadır ama arkadaşlarına yakalanmamak için de saklanacak yer aramaktadır.

Arkadaşları görürse ne der! Mahallenin akıllı ve yakışıklı çocuğu Kadir birden pazarcı çocuk oluverirdi. Ne imaj kalır, ne saygınlık.

Akşam olmuş, hiçbir tanıdık çıkmadan eve gitmenin huzuruyla kamyonun kapağını kapatırken bir ses duyar: “Kadir, sen misin evladım?”

-Hocam?

-Buyrun hocam.

-Aferin evladım, takdir ettim seni.

-Sağ olun hocam (Ama bir de içimde kopanları sorun, yerin dibi kaç kat demiştiniz?)

-Kadircim üzüm alacağım ama tanesinden mümkün mü?

Satılan üzümlerin taneleri kasalara dökülür normalde. Ve o üzümler çok daha ucuza satılır, alım gücü olmayanlar için. Ertuğrul hoca matematik uzmanı adam. Karakter sahibi şahıs. Kadirin kutsallaştığı insan gayet doğal bir şekilde üzümün tanesinden almak istiyordu. Yıllarını, kendini, ailesine ve işine adamış, saçları bembeyaz bu kişi evdeki ailesine götürmek için üzümün tanesini alabiliyor ve bundan hiç gocunmuyor ama Kadir pazarda kazandığı bir para için her gün kendini ezik hissediyor. Bu olay ders olur Kadire… Bu olayın sonrasında liseyi bitirir ve ailesinden destek almadan iki üniversite okur. Her alanda çalışarak yapar bunu.

Şu an kendine ait bir işyeri var ve her işe aldığı insana bu anısını anlatıyor. Ertuğrul hocanın adı ise şu an oğlunda yaşıyor.

Otistik Çocuklar Okulundaki rehber öğretmen anlatıyor! Atatürk çok iyi bir yüzücüdür!

Okulda rehber öğretmen olarak çalışan bir öğretmen Musa…

Bir gün okul öğrencilerinden, bir otistik çocuğun ailesi Musa öğretmene gelip dert yanıyor:

-“Hocam bize bir şey söylemiyor. Bir de siz sorun…” diyorlar.

Musa çocukla konuşuyor. Anlaşılıyor ki; bir gün öğretmen sınıfta:

-“Atatürk ölmedi, yüreğimizde yaşıyor” demiş…

Ve küçük çocuk da, Atatürk boğulmasın diye su içmeyi bırakmış. Sırf bu yüzden 3 ay su içmemiş. Ne yapsalar ikna edememişler.

En son Musa öğretmen çocuğu yanına çekip demiş ki;

“Biliyor musun, Atatürk çok iyi bir yüzücüdür…”

Bundan sonra, küçük çocuk su içmeye başlamış.

İşte Kahraman Öğretmen

Bir profesör, sosyoloji sınıfındaki öğrencilerini Baltimore şehrinin kenar mahallelerine göndermiş ve o bölgede yaşayan 200 erkek çocuğunun durumlarını araştırmalarını ve her bir çocuğun geleceği hakkında bir değerlendirme yapmalarını istemişti.

Öğrenciler hemen hepsi bu çocukların gelecekte hiçbir şanslarının olmadığını dile getirmişlerdi.

Bundan tam 25 yıl sonra bir başka sosyoloji profesörü tesadüfen bu çalışmayı buldu ve öğrencilerinden bu projeyi sürdürmelerini ve aynı çocuklara ne olduğunu araştırmalarını istedi.

Öğrenciler, o bölgeden taşınan ya da ölen 20 çocuk dışındaki 180 çocuktan 176’sının olağanüstü bir başarı gösterip, avukat, doktor ya da işadamı olduklarını ortaya çıkardılar.

Profesör çok etkilenmişti ve bu konuyu izlemeye karar verdi. Birer yetişkin olan o çocukların hepsi o bölgede yaşadıkları için, her biriyle buluşma şansı oldu.

“O koşullarda nasıl bu kadar başarılı oldunuz?”sorusuna verdikleri cevap hep aynıydı: “Mahalle okulunda bir öğretmenimiz vardı onun sayesinde.”

Profesör bu öğretmeni çok merak etmişti. Hala hayatta olduğunu öğrendiği yaşlı öğretmenin izini bulması zor olmadı. Kendisini ziyaret etmek için evine kadar gitti. Karşısında yılların yüzüne eklediği kırışıklıklara rağmen hala dinç duran bir yaşlı kadın buldu. Merakla yaşlı kadına bu çocukları kenar mahallelerden kurtarıp, başarılı birer yetişkin olmalarını sağlamak için kullandığı sihirli formülün ne olduğunu sordu.

Yaşlı öğretmenin gözleri parladı ve dudaklarının kenarında bir gülümseme belirdi:

“Çok basit” dedi “Ben o çocukları çok sevdim.” (İstendik davranışları çok kazandıran öğretmen en ideal öğretmendir. Bu öğretmende yüksek başarı beklentisi ve cesaretlendirici ve destekleyici özelliği var.)

 Rus-Japon Savaşının meşhur komutanlarından Amiral Togo diyor ki:

Hiçbir savaş insan yetiştirme savaşından daha önemli değil. Meydanlardaki savaşları kazanmak isteyen milletler önce insan yetiştirme savaşını kazanmak zorundadır. İnsan yetiştirme savaşının komutları öğretmenlerdir.

Kahraman Öğretmen Lider Öğretmendir.

“ Büyük olmak için hiç kimseye iltifat etmeyeceksin; hiç kimseyi aldatmayacaksın. Ülke gerçek amaç ne ise onu görecek, o hedefe yürüyeceksin. Herkes senin aleyhinde bulunacaktır, herkes seni yolundan çevirmeye çalışacaktır, fakat sen buna karşı direneceksin. Önüne sonsuz engeller de yığacaklardır. Kendini büyük değil küçük, zayıf, araçsız, hiç sayarak, kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak bu engelleri aşacaksın. Bundan sonra da sona büyük derlerse bunu söyleyenlere güleceksin.”

M. Kemal Atatürk

“Küflü ekmekten penisilin iğnesi yapılabiliyorsa, her insandan mutlaka faydalı bir birey olur.”

Amiral Togo

Valiye Üç Defa Özür Dileten Öğrenciyi Kim Yetiştirdi?

-Hocam acil bir durum var. Müdür bey bütün öğretmenleri toplantıya davet ediyor.

-Dersimi bitirseydim.

-Hocam yeni vali okulları geziyormuş. Birkaç saat sonra bizim okula da gelecekmiş. Durum acil.

-Anladım hemen geliyorum.

Dersin kesilmesinden hiç hoşlanmazdı Mehmet Emin öğretmen. Ama vali gelecekse önemliydi tabi.

-Arkadaşlar, şimdi acil bir toplantıya gitmem lazım ama sizin de dersten geri kalmamanız lazım. Ben yokken benim vekilim kimdir?

Çocuklar hep bir ağızdan bağırdılar:

-Sınıfffff  başkanıııı!

-Aferin arkadaşlar. Şimdi oğlum gel tahtaya. Sen bu konuyu çok iyi biliyorsun. Size ödev verdiğim matematik problemlerini tahtaya yaz ve arkadaşlarına açıklayarak anlat. Ben gelinceye kadar durmak yok, tamam mı?

-Peki öğretmenim.

Sınıf başkanı göğsünü kabartarak, ciddiyet kazandırmak için hafif de kaşlarını çatarak matematik kitabıyla tahtaya çıkıp tebeşiri eline aldı ve harıl harıl kara tahtaya problemleri yazmaya başladı. Mehmet Emin öğretmen huzurlu bir tebessümle çıktı sınıftan…

Öğretmenler odasında;

-Herkes geldiğine göre başlayabiliriz arkadaşlar. Bildiğiniz gibi ilimize yeni bir vali atandı. Bu vali eğitime çok önem veriyormuş. Bu yüzden sürekli okulları teftişe gelir, eksikleri yerinde görüp yardımcı olurmuş. Ama en sevmediği şey öğrencilerin zayıf olması. Eğer öğrenciler sorduğu soruları bilemezse o okullara bir daha uğramıyormuş.

Asker hocam, sizin sınıfa gelmesi için uğraşacağım. Malum okulun en iyi sınıfı sizin. Aman Mehmet Emin Hocam, sakın sizin sınıfa gelmesin, yoksa yandık.

-Ne münasebet efendim. Benim sınıfım iyidir.

-Hocam alınganlık göstermeyin. Herkes biliyor sizin sınıfın ne kadar haylaz ve tembel olduğunu. Vali bey bir saat sonra gelecek: Herkes elinden geldiğince Vali beyi Asker öğretmenin sınıfına yönlendirsin lütfen. Şimdi beni iyi dinleyin…

Mehmet Emin öğretmen suratını asarak emekliliği öncesi mezun edeceği son sınıfın bu şekilde anılmasından rahatsızlığını belli etse de müdür muavinin ne dediğini duymuyordu artık.

Toplantı devam ederken;

-Okuldaki bu gürültü ne yahu?

-Vali bey bütün öğretmenler toplantıdaymış. Bu yüzden sınıflarda çocuklar gürültü yapıyor.

-Bu ne ciddiyetsizlik. Ders zamanı toplantı mı olurmuş.

-Herhalde sizin geleceğinizi haber almışlar onun için toplantıya girmişlerdir efendim.

-Olur mu öyle şey? Ben haber verilmesin demiştim. Kim haber vermiş?

-Eee şey efendim önceki gittiğimiz okuldan haber vermişlerdir muhakkak.

-Okul yıkılıyor yahu. Ne haylazmış bu okulun öğrencileri!

-Ne yapsınlar efendim. Daha çok ufaklar.

-Disiplin yok bu okulda disiplin. Şurada boş bir sınıf var galiba hiç ses yok. Bari orada bekleyelim şu toplantının bitmesini.

Bunu derken bir yandan da kapıyı açan vali bir yandan da gördüğü manzara karşısında hayretler içinde kaldı. Bir öğrenci tahtada matematik problemi çözerken anlatıyor, diğer öğrenciler de büyük bir ciddiyetle dinliyor bir yandan da not alıyorlardı. Geldiğini gören tahtadaki öğrencinin sesiyle irkildi.

-Ders işliyoruz. Lütfen sonra gelin.

-Özür dileriz. Biz boş sanmıştık da girebilir miyiz?

-Ses çıkarmadan arka tarafa geçip oturun. Ama çok kalabalıksınız sadece 2 kişi gelsin.

Heyetin geri kalanı kapıda kalıp Vali Bey ve yardımcısı mahcubiyet ve biraz da şaşkınlık içinde arka sıraya otururken sınıf başkanı soruları anlatarak çözmeye devam ediyordu.

-Hayret doğrusu başlarında öğretmenleri yok ama diğer sınıfların aksine nasıl da sessizce ders işliyorlar.

-Evet, efendim çok takdir ettim.

Sınıf başkanı kaşlarını çatarak gerisin geriye döndü ve:

-Lütfen ders sırasında kendi aramızda konuşmayalım.

Vali Bey’in şaşkınlığı katlanmıştı.

-Özür dilerim. Bir daha olmaz lütfen dersinize devam edin.

Sınıf başkanı iyice gururlanmış, öğretmenlik rolüne iyice gaza gelmiş bir şekilde devam ediyordu. Problemler bitince yine aynı havayla sınıfa sordu:

-Arkadaşlar! Anlamadığınız bir yer var mı?

Kimseden bir müddet ses çıkmayınca Vali Bey parmağını kaldırdı.

-Evet, buyrun.

-Evladım ben Kocaeli Valisi’yim. Okulunuzu teftişe gelmiştim.

-Madem Kocaeli Valisi’siniz neden bizim okulumuzu teftişe geldiniz?

-Tekrar özür dilerim. Ben yeni Konya Valisi’yim ama uzun süredir Kocaeli’nde görev yaptığım için ağız alışkanlığıyla söyledim.

 Tam bu sırada Mehmet Emin öğretmen, müdür ve diğer öğretmenler Vali Beyin geldiğini haber almış ve telaş içinde açık olan kapıdan gözüktüğünde teneffüs zili de çaldı. Vali Bey sınıf başkanını alnından öpüp, müdürün yanına gidip heyecanla sordu:

-Kim bu harika sınıfın kahraman öğretmeni?

Müdür şoku atlatamadığı için kimsenin anlayamadığı birkaç şey geveleyerek Mehmet Emin öğretmeni eliyle gösterdi.

-Tebrik ederim öğretmen bey. Bu kadar sınıf, öğretmen olmadığı için gürültü patırtı içindeyken, sizin sınıfınız ders işliyordu. Üstelik bütün ders kurallarına riayet ederek. Eserinizle ne kadar övünseniz azdır.

Ertesi gün Mehmet Emin Öğretmen gazetelerde Vali Bey tarafından yılın örnek sınıfı seçilen ve ödüllendirilen öğrencilerinin haberini okurken gözyaşlarını tutamıyordu:

-Valiye üç kere özür dileten öğrenci!

 

 

 
Toplam blog
: 425
: 3089
Kayıt tarihi
: 06.12.06
 
 

Gazi Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi..