Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ağustos '08

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Kahraman olmak için vatan kurtarmak gerekmez!

Selam Olsun Çocukluk Yıllarıma…

Daha okumayı öğrenmeden, bir sevdiğimiz, mutlaka masallar okumuştur yanıbaşımıza oturarak; ya da bildiği en güzel masalı anlatmıştır tatlı sesiyle, gözlerimizin ta içine bakarak. Hayat üzerine ilk duygusal kayıtlarımız işte böyle zamanlarda yazılır hafızamıza.

Sonra kendimiz okumaya başlarız masalları ve bambaşka hayatların içinde buluruz kendimizi. Hayatta ne zorluklar yaşanabileceğini kahramanımızla birlikte anlarız. Onunla ağlayıp, onunla güleriz. Hayata bakışımızı belirleyecek ilk duygusal kararlar, düşünceler işte böyle gösterir kendini, kitap sayfalarının arasından.

Kimi çok fakirdir, gururlu. Kimi çok zengindir, sevgisiz. Kimi egosu için dünyayı yakar, kimi sevdikleri için kendini feda eder. Ama kalbinde sevgi olanlar, çok acı çekseler de hiç dönmezler doğru bildikleri yoldan.. Mutlu da olurlar sonunda. İşte bu yüzden olsa gerek; çocukluğumuzda okuduğumuz masal kahramanlarını hiç unutmayız. Çünkü iz bırakırlar yüreğimizin bir köşesinde…

Her türlü haksızlığa, yaşadığı hayal kırıklığına rağmen yaşama daha sıkı tutunup yoluna devam edenler, gerçek hayatta rastladığımız kahramanlar değil midir? Yıllarca başkalarının mutluluğuna çalışıp, bir gün kendi hayatına bakıp “ peki ya Ben” diyebilenler; Ben de varım, bundan sonra kendi hayatımın kahramanı olmayı seçiyorum diyebilenler en az masallardaki kadar kahraman değiller mi?

Hayata karşı duruşunda, madalyonun sadece öteki yüzünden bakmayı alışkanlık edinmişler için, görünürdeki sistemin kurbanı olduğunu kabullenmek, çok daha kolaydır kahramanlığı seçmekten. “Dünyayı ben değiştiremem ki.; Sistem böyle, ben ne yapabilirim ki ?; Ben daha doğarken kaderim böyle yazılmış…” derken; bilmezler ki her birimiz için yaşadığımız hayat sahnesi yalnızca bizim eserimiz. Doğduğumuz ortamın şartları bu anlamda irademiz dışı oluşmuş gibi görünse de, kendi hayat amacımızı gerçekleştirmek için ihtiyacımız olan en iyi başlangıçtır aslında.

Hayatımız, sahip olduğumuz en değerli şey. Hastalandığımızda ya da duygusal anlamda çok acı çektiğimiz zamanlarda değerini başka türlü idrak ettiğimiz, hayatımız… Bir Kuantum Yaşam Koçu ile iletişime geçtiğimizde hayatımız için yeni bir başlangıç yaparız. Ben kendimi zaten çok iyi tanıyorum desek de “ Bir ben var benden içre” ‘deki Ben’le tanışırız. Kader zannettiğimiz şeyin aslında bizim seçimlerimiz olduğunu görmeye başlarız. Herkesin bir yaşam koçu olmalı sözünün aslında ne demek olduğunu anlamaya başlarız. Çünkü kişisel gelişim, hayattan şikayetlerimizin de ötesinde uçsuz bucaksız bir denizdir kulak kulaç yüzülecek… Bütün bunları Kuantum Düşünce Tekniğini uygulamalarını bizzat yaşayınca anlarız.

Kuantum düşünce tekniği bize, gerçekten düşünmeyi öğreten bir tekniktir. Hayatımızı yöneten beynimiz, üç ana bölümden oluşur. En altta omurilik soğanının üzerinde, küçücük ama hükmü çok büyük “Sürüngen” beynimiz var. Dünyanın oluşumundan sonra yeryüzünde yaşamaya başlayan ilk sürüngen, devasa canlıların beyni olduğu için, adı sürüngen beyin yani ilkel beyin.

Onun üzerinde arkadan öne doğru kavis yaparak uzanan duygusal beynimiz var. İlk duygusal kayıtların tutulmaya başlandığı ve hayatımız boyunca yaşadığımız tüm olayların duygusal anlamda neden sonuç ilişkilerini yorumlayan ve saklayan büyük bir arşiv gibi çalışan duygusal beynimiz. (EQ) alanımız yani.

Onun da üzerinde alnımıza kadar uzanan neo korteks diye adlandırılan, insanlığı bugünkü bilimsel ve teknolojik düzeyine ulaştırmış, modern insan beynimiz yer alıyor. Bilgi ve mantığı kullanarak sonuçlar çıkarırken aynı zamanda geleceğe yönelik hayal kurabildiği için bizi diğer canlılardan farklı kılan tek beynimiz. (IQ) alanımız yani.

Peki, nasıl oluyor da bu kadar mükemmel bir donanım olan beynimizle hayatımızı kontrol edemediğimiz durumlara düşebiliyoruz. Hatta bu durumların benzerlerini, sürekli tekrar eden döngüler şeklinde niçin yaşayıp duruyoruz?

Bunun sebebi, Sürüngen beynimizin kendi kendine varmış olduğu Negatif Çekirdek İnaçtır. Bu inanç neo korteks beynimizle hiç fark etmediğimiz davranış biçimlerimizi oluşturur. Bu inancın gelecek planlarımızla ve mantıkla hiçbir ilgisi yoktur. Sürüngen beynimiz, ilk duygusal kayıtlarımızdan beri yaşadığımız her türlü çevresel etki sonucu, varlık güvenliğini korumak adına vardığı bir kararın statejisini yürürlüğe koyar. Ta ki biz o negatif çekirdek inancı keşfedene kadar…

Çocukluk günlerimin masal kahramanlarını hala çok iyi hatırlıyor ve onlara kuantum yaşam koçu gözümle yeniden bakıyorum. Kusurları çok bile olsa, onları yalnızca kendi masallarının kahramanı oldukları için seviyorum. Kurşun asker, Pinokyo, Küçük Prens, Kimsesiz Çocuk, Gizli Bahçe, Küçük Prenses, Heidi , Küçük Deniz Kızı…

Ah küçük deniz kızı…Küçük deniz kızı bir gün bir prensi boğulmaktan kurtarır ve ona aşık olur. İnsan olup karaya çıkmak, prensine kavuşmak ister. Ama bunun için bir bedel ödemek zorunda olduğunu öğrenir. Sesini verecektir. Yani bir daha hiç konuşamayacaktır, üstelik insan olmaktan vazgeçse bile, denizdeki evine bir daha geri dönemeyecektir. Aşkı uğruna şartları kabul eder. İnsan olup karaya çıktığında prens, başka bir kızı, hayatını kurtaran kız olduğunu zannederek onunla evlenmeye kalkar. Küçük deniz kızı ise aradığı kızın kendisi olduğunu, sesi olmadığı için anlatamaz prensine.

Böylece hiç bilmediği ve konuşamadığı bir dünyada yapayalnız kalakalır. Gidecek bir yeri olmadığı için esas evine yani denize, ama artık yalnızca beyaz bir köpük olarak karışır gider…

Çocukluğumda göz yaşlarımın sular seller gibi aktığı daha nice masalar, hikayeler okudum. Şimdi o çocukluk günlerimi gülerek hatırlıyorum. Hatta isyanımdan yıllarca, dünyadaki bütün küçük deniz kızı masallarını toplayıp o masalın sonunu yeniden yazmayı hayal etmiştim. Bu masal böyle bitmez, her şey değişebilir demek istemiştim.

Şimdi bu hayalimin gerçekleşmiş olduğunu fark ediyorum. Kuantum yaşam koçu olarak çok daha fazlasını yapıyorum galiba. Bir değil birçok hayat masalının sonunu, istediği gibi yazabilmeyi gösteriyorum gerçek hayat kahramanlarına. Yeter ki siz kahraman olmayı seçin.

Bense, şimdi en sevdiğim işi yapıyorum. Selam olsun çocukluk yıllarıma…

Esin ÇAKIROĞLU GÖRMEZ

Endüstri Müh.

Kuantum Yaşam Koçu

BEST MEDİA CENTER

KUANTUM YAŞAM KOÇLUĞU MERKEZİ

Tuzcular mah. Mecit sok.No: 19 Kaleiçi – ANTALYA

Randevu için: 0 242 247 80 39

www.antalyakuantum.com

 
Toplam blog
: 3
: 1335
Kayıt tarihi
: 03.08.08
 
 

Antalya doğumluyum ve Antalya 'da yaşamaktayım. Dokuz Eylül üniversitesi mezunu endüstri mühendisiyi..