Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Nisan '09

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Kahramanım Şirin Cemgil

Kahramanım Şirin Cemgil
 

iki papatya bırakacağım mezarına...


Benim tanıdığım bildiğim adıyla ''Şirin Cemgil'' …

Kendimi bildiğim yaştan beri kıyısından köşesinden siyasetin bir şekilde içinde olan ben bu gün 70 li yıllarda idolüm olan Şirin’in vefat haberini okuduğumda öylece kalakaldım…

Sanki yakın bir arkadaşımı, sanki o yıllara dair anılarımı da kaybetmişim gibi…

Şirin’in siyasetteki konumu, dede mesleğim olan hukukta okuyor olması, Sinan’la yaşadıkları aşk ve yaşadıkları onca yoğunluğun arasında anne olması benim olmak istediğim kişiydi o ilk gençliğimde...

Sinan Nurhak’ta vurulduğunda 13 yaşındaydım ve ilk üzüntünün üstüne “ Şirin-Taylan ne olacak şimdi ” diye düşündüğümü hatırlıyorum…13 yaşın devrimciliği ve romantizmiyle sanki ben Şirinmişim, sevdiğim adamı kaybetmişim, çocuğumla kalakalmıştım ve bizi sahiplenecek kimse yokmuş gibi etrafımızda senaryolar yazıp durmuştum…

Gazetelerde, radyo haberlerinde ilk onlarla ilgili haber var mı diye telaşlanırdım… O yıllarda okuduğum ve hayatımı derinden etkileyen Füruzan’ın 47 liler kitabını okuduğumda da kitabın kahramanı Emine’yi bile “ bu kesin Şirin dir “ diye okumuştum… Ve sonra da Şirin Emine olmuştum günlerce...

Ve neden bilmem bugün kahramanım Şirin’in ölüm haberini, belki de onu tanımayan, ( annesinin 68 li olduğunu bildiğim) ama o anda kendime en yakın hissettiğim, hâlâ aşka ve kahramanlara inancını yitirmemiş bir dostumla paylaştım… Bu günkü Radikal Gazetesinde Oral Çalışlar’ın Şirin’in vefatı ile ilgili haberini aşağıda sizlerle de paylaşmak istedim…Bir kahramanımı daha uğurladım güle güle Şirin güle güle…

Sevtap Özkahraman

(22/04/2009-Ankara)

68'li Kızın Yurtdışında Ölümü

Şirin Yazıcıoğlu, bizim kuşağın yani 68 kuşağının en tanınan kızlarındandı. Hukuk Fakültesi öğrencisiydi. Türkiye İşçi Parti(TİP)’liydi, o zamanki kitle örgütümüz olan Fikir Kulüpleri Federasyonu(FKF)’nun kurucularındandı.

Sosyalist teoriyi birçoğumuzdan iyi bilirdi. TİP’in kitle çalışması yapan ekibinin etkili örgütçülerindendi. Siyah saçları, kara gözleri ve güzel sesiyle devrimci buluşmaların en dikkat çekici kişilerindendi.

68 kuşağının sembol isimlerinden Sinan Cemgil’le ne zaman tanıştılar, ne zaman evlenmeye karar verdiler hiç anlamadık.

Bir gün evleniverdiler. Sanırım bizim kuşak içinde öğrenciyken ilk evlenenlerdendiler. Sinan, ODTÜ Mimarlık öğrencisiydi, Şirin Ankara Hukuk Fakültesi’nde okuyordu.

Sinan’ın annesi ve babası bizden bir önceki sol kuşağın tanınmış isimlerindendi. Adnan Cemgil ve Nazife Cemgil, iktidarın baskılarına uğramış, anti-komünist devlet şiddetinden nasiplerini almış olan insanlardı. Sinan iki yaş büyük ağabeyi Dumrul’la birlikte, hapishane ve sürgünlerle henüz çocukken tanışmıştı.

Taylan Özgür de ODTÜ’lüydü. Sinan’ın ve hepimizin arkadaşıydı. Taylan, İstanbul Üniversitesi Öğrenci Birliği kongresine destek için gittiği Beyazıt’ta bir polis ajanının kurşunuyla öldürüldüğünde yıl 1969’du. Katil yargılanmadı, hesabı sorulamadı. İlk derin acımızdı. Ölümü tanımaya başlamıştık.

Şirin’le Sinan’ın öğrenciyken bir oğlan çocukları oldu. Çok sevdikleri arkadaşları Taylan’ın adını verdiler. Aceleleri varmış gibi hareket etmişlerdi. Yanılmamışlardı.
Sinan Cemgil, 1971 yılında Kahramanmaraş’ın Nurhak dağlarında bir jandarma baskınında vuruldu. Denizlerle birlikte gerilla mücadelesine hazırlanıyorlardı. Sinan, Alparslan Özdoğan ve Kadir Manga’yla birlikte 31 Mayıs 1971’de öldürülmüştü. Şirin, Sinan’ı kaybettiğinde 20’lerinde bir kızdı. Aşkını yüreğine gömdü. Çevresinin anlattığına göre, 31 Mayıs 1971’den sonra bir daha takvim yapraklarını koparmadı.
***
Sinan Cemgil öldürüleli tam 38 yıl oldu. İstanbul Karacaahmet Mezarlığı’nda yatıyor. Oğlu Taylan, başarılı bir akademisyen ve iyi bir müzisyen oldu. Şimdi yaşı 40’larda.

Şirin Cemgil, her zaman duygularını frenleyebilen, sosyalizmi heyecanların ötesine taşıyabilen bir 68’liydi. Dağlara çıkmadı. Ancak sosyalizm umutlarını da hiç söndürmedi. Hep 68’in sosyalist kadını olarak yaşadı.

68’li arkadaşlarımızdan Akın Atauz Şirin’in ölümünden sonra o günleri Bianet’e şöyle anlatacaktı: “Biz sosyalist bakış açısına sahip olan çocuklar/yeni yetmeler/gençler, Türkiye”nin bizi kolayca gözden çıkartmayacağı kadar değerli olduğumuzu düşünüyorduk. Safça ve çocukça bir bakıştı kuşkusuz ama içtenlikli, kendine güvenen ve yaptıklarıyla toplumun içinde kendine bir yer, bir destek, bir sempati uyandırmış bir topluluktu sosyalist öğrenciler-gençler topluluğu. Böyle olduğunu düşünüyorduk ama bunun ne kadar kırılgan ve ne kadar çabuk tersine çevrilebilir bir durum olduğunu hiçbirimiz bilmiyorduk sanırım.

Şirin böyle bir sosyalist gençler-öğrenciler grubunda, galiba daha ihtiyatlı, daha sabırlı ve soluklu, daha gerçekçi bir bakış açısına sahipti. Belki Şirin’i farklı yapan özelliklerden birisi de, sahip olduğu bu gerçeklik duygusuydu. Ayağını sağlamca yere daha basmış bir gerçeklik duygusu...”

Şirin, Sinan’ın ölümünden sonra bir evlilik daha yaşadı. 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra tutuklandı. 2 yıl hapis yattı. Çıktıktan sonra Türkiye’yi terk etti. Tam 27 yıldır Almanya’nın Duisburg kentinde yaşıyordu.

Her Almanya’ya gittiğimde onu görmek isterdim. Beceremedim, nasip olmadı.
Şirin, geçtiğimiz günlerde bir ağrı nedeniyle hastaneye kaldırıldı. 17 Nisan 2009 sabahı bağırsak düğümlenmesinden 64 yaşında Duisburg’ta hastanede hayata veda etti.

68 kuşağının ünlü kızı artık yok. Bir dal daha düştü bizim kuşaktan.

Cumartesi günü İstanbul’da Karacaahmet mezarlığında onu öğleyin 11.30’da 38 yıl önce yitirdiği sevgili eşi Sinan’ın yanına gömeceğiz.

Yıllar önce Sinan’ın mezarı başında yapılan bir törene şu mesajı yollamıştı: “Aranızda olmak isterdim. Orada, ömrümün sessiz çığlığının yankılandığı, sevdiğimin gömülü olduğu yerde .”

Oral Çalışlar

 
Toplam blog
: 121
: 745
Kayıt tarihi
: 07.11.08
 
 

1958 Balıkesir doğumluyum. Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Kütüphanecilik Bölümü mezunu..