Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Haziran '09

 
Kategori
Babalar Günü
 

Kahramanlar günün kutlu olsun baba…

Çoook uzun yıllar öncesinden kalan bir anıdır aslında çocukluk.
Kalabalık bir ailenin en küçük üyesi olmaktandır bu masum bakışlar. Hep en şımarık olmakla suçlanıp da, hiç şımaramamaktır bu yüzden. Kim ne derse mutlaka haklı olduklarını ispatlayacak kadar büyük olmalarına sinir olmaktır.

Sokakta yaramazlıkla zamanın nasıl geçtiğini anlayamayıp, birden onun köşeden geldiğini görüp, o anda içeri fırlayıp, kendini banyoya zor atmak; elini yüzünü yıkayıp ve pijamalarını giyip, o eve girmeden TV karşısında çizgi filmini izlemeye başlamaktır. O yarış içerisinde hiç fire vermeden görevi nefes nefese tamamlayıp, sanki saatlerdir evdeymişsin gibi rol yapıp, ona en güzel karşılamayı yapabilmektir çocukluk. Sanki o senin hiç sokakta terlediğini, dizindeki dirseğindeki yara izlerini fark etmeyecekmiş gibi davranmaya cesaret etmenin, en mantıklı açıklamasıdır çocukluk.
Onun yemeğe başlamasını dört gözle bekleyip, o başladığı anda çorbayı ‘hem de ekmekle’ herkesten önce bitirmeye çalışıp, her defasında sofradan en son kalkmayı becerebilmektir hatta.
Üzerinden geçen yılların aralarına serpiştirilmiş mutsuz hatta acı anlarda gözyaşlarına boğulmasını ağlaya ağlaya sarılarak avutmaktır çocukluk. Şimdiki zaman erkeklerinin gururlarından ağlayamamalarını da çözemiyor olmanın nedenidir belki de. Hatta ve hatta siyah beyaz televizyondaki acıklı sahnelerde akan o birkaç damla yaşını bile silmeye çalışmaktır.
‘Makber’i her dinlediğinde ağlamanı anlayamayıp da, şimdi için acıya acıya ağlamandır. ‘Kırmızı Gülün Alı Var’ şarkısını neden bu kadar sevdiğini anlamakta o kadar zorlanıp, şimdi sanki onunla dinliyormuş gibi ona ulaşmaya çalışmakta büyümeyi denemek mi acaba?

Kendini nerede ne olarak görürsen gör, hayat sana onun yokluğunu hep hissettirir. Bazen öyle bir unutursun ki, suratına tokat olarak yapıştırır. Yukarıda bile olsa, kalbindeki o gittiği günde bıraktığı acıyla anarsın onu her defasında.
Doğum gününde gitmesinden mütevelli Temmuz’dur en çok ağır gelen ay. Ama Haziran da destekler Temmuz’un acısını. Hatırlatır her yıl bu zamanlarda yaşananları, sonra da yaşanamayanları.

Benim babam, benim tanıdığım en hassas, en duygusal adamdı. 18 yıldan beri göremediğim gözlerindeki o sevgi dolu bakışları aradım her defasında. Bulduğumu zannettiğim herkesten büyük hayal kırıklıklarını, toparladım zamanla. Onun ellerine benzettim bazılarının ellerini.

Her kız çocuğu gibi âşıkmışım babama. Anlayamamışım. Şimdi başka babaların kız çocuklarında görüyorum kendimi. Ya da baba diye ağlayabilen çocuklarda.

Keşkelerle geçmez hiçbir hayat. Bunu senden dolayı çok iyi biliyorum. Ama küçük bir kızın, genç kızlığa geçerken kaybettiği babasının sadece çocukluk anılarında kalması hep bana keşke dedirtiyor. Keşke biraz daha fazla kalsaydın yanımda diyorum. Keşke yanımda olmanı istediğim her an yanına gelebilsem diyorum. Dediklerim de diyeceklerim de hiç bitmiyor bu keşkilerle.

Seni çok özlüyorum baba, kahramanlar günün kutlu olsun…

 
Toplam blog
: 33
: 611
Kayıt tarihi
: 05.05.09
 
 

Yazı genelde beni rahatlatır... Ancak yazabiliyorsam... Bazen içimde düğümlenir herşey... Bazen de ç..