Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ocak '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Kahve lekesi kolay çıkmaz

Kahve lekesi kolay çıkmaz
 

Birgün bir kahve içelim bir yerlerde...
Bir kahveye ne dersin...?
Bana kahveye gel...
Sana kahveye geleyim...
Sadece bir kahve içeriz, hepsi o kadar...

Bazı yerlerde bazı tanışmalar, ilk karşılaşmalar, ilk tanımak istemeler birbirlerini, ilk merak edişler, konuşulacak konuların ilk açılmaya başlanması, bir ilişkiyi bitirmeler, bir ilişkiye başlamalar cümlesidir bunlar; daha da uzatırız ama lüzum yok...
Özne: kahve, yüklem: beklenen veya beklenmeyen son, nesne: neyse ne, o önemsiz...
Kahve bahane durumu...

Gel gelelim gönül dost istermiş bir zamanlar, onların zamanında. Şimdi dosttan ziyade kahveyi bahane etmek için "post" arayışları almış yerini...
Gel, bir kahve eşliğinde sana seni terketmek isteyeceğimi açıklayacağım...
Gel bir kahve içelim, yarım saat boş vaktim var da, ne yapacağımı bilmiyordum, seni çağırdım...
Sana kahveye geleyim mi, hem gelmişken pul kolleksiyonunu da gösterirsin...

Gönül post arar şöyle en fiyakalısından yerlerde paspas yapacağı, ruhunuzu bedeninizden yüzmek, sonra da onun üzerinde boylu boyunca uzanmak için.
Son günlerde 'kahve sperm üretimini arttırıyor' makalelerini okuduktan sonra belki de şimdi, insanoğlu doğala özdeş aromada, viagra tadında kahve de üretecek; maksat bahaneye bahane olsun.

Spermleri arttıran bu mucize içeceğin, günümüzde artık insanların, karşısındakinin duyguları ile oynayabilme, ona, duymak istemeyeceklerini söyleyebilme, vakitlerini çalabilme cesaretlerini de arttırdığı gerçeği de başka bir gerçek.
Bu arada, kırsal kesim ülke nüfusumuza baktığınızda da güzel ülkemizin güzel erkekleri, ağaları, beyleri bu sperm üretme işini Amerikalılardan önce keşfetmiş olsalar gerek ki, ergenlikten sonraki bütün zamanlarını kıraathanelerde geçiriyorlar.
Bizler de "kadınları tarlada çalıştırıp kendileri yan gelip yatıyor" sanıyoruz. Meğerse adamlar, oturdukları yerlerde üretiyorlar; steril ortamlarda. El, ayak kıpırdatmadan...

Caaanım kahve, pıtırcık pıtırcık granüllü, ya da mehmet efendi mahdumlu, hiç olmadı yeni moda vanilya vanilya kokan kahve. Hep kötü emellere alet olmaz tabi.
Mesela benim çoğu zaman iyi emellerime alet olmuştur.

Sevdiğime, çalışırken bir fincan kahve götürmek ve onun yüzündeki memnun ifadeyi görmek hoşuma gider.

Mesela, sabahları cam önü bir orta şekerle güne muhteşem başlarım.
Mesela, arkadaşımın beklediği sevgilisini fallarda bulup onu keyiflendiririm.
Sonra, kokusunu içime çekerim; pişmemiş kahve kokusu, pişmiş kahve kokusu farketmez.
Meselaları daha da uzatırım ama lüzum yok.

Diyeceğim şudur ki; kahve kötü emel içeceği olduğu zaman, kırk yıllık hatır yerine kırk katır bindirir üzerimize. Bakakalırız kahve bahanesiyle gelip de bizim postumuzu çıkaranın ardından.

Boşuna kahve mideye dokunmaz; boşuna kahve uyku kaçırmaz; bazen kahve keyfimizi de kaçırır.
Kötü emel kahvesi üzerimize bir dökülürse, lekesini hiçbir bahar kokulu çamasır suyu çıkaramaz...

 
Toplam blog
: 30
: 2105
Kayıt tarihi
: 10.01.07
 
 

1967 doğumlu. İ.Ü Psikoloji lisans, İ.Ü Davranış Bilimleri Yüksek Lisans eğitimi aldı. Halkla ilişki..