- Kategori
- Gündelik Yaşam
Kahvehanelerde dedelerin muhabbetleri başkadır
Yaşlılık kötü şeydir değil mi ? Ama o yaşlılık ardına neler saklamıştır bilemeyiz. Yaşlanan, yaşayan bilir. Geçen akşam bir camii kahvehanesine gittim çay içiyorum, babam da yanımda oturuyor. Yaşlı amcaların söyleyişine kulak misafiri oldum zevkle. Neden zevkle ? O kadar sevimliler ki , acaba bende yaşlanınca böyle mi olacağım diye kendi kendime düşündüm. Ne işin var orada diye sorarsanız, ben yaşlıların bulunduğu kahvehanelerde oturmaktan çok zevk alırım . Onların sohbetleri, tatlı tatlı atışmaları çok tatlıdır.
- Hacı gel hacı ! Yine ayaklanmışsın. Geziyorsun maşallah. Gel sana çay ısmarlıyayım da kendine gel. Sonra Hacı Ahmet çay ısmarlamadı deme arkamdan.
- Nee ? Ne diyorsun yine sen be. Bak benimle dalga geçme bu bastonu yersin kafana he. Kulaklarım duymuyor diye neler söylüyon kimbilir.
- Ya gel hacım ya. Ne dalga geçmesi. Sana çay ısmarlıyayım diyorum.
-Ne bağırıyorsun be karşında sağır mı var senin ? Ben otururum kendim. Yakında da bastonu atacağım artık. Doktor turp gibisin maşallah dedi geçende. Ben sana taş çıkartırım n'aber.
- O turp çürümüş turp olması sakın hacım :)) He he. Bilirim beni yere serersin sen.
-Ne diyor bu yine be Gökhan evladım ?
BEN : Sen bakma onlara dedem. Senle kıfı yapıyor. Aklı sıra sana laf çarptırıyorlar. Sen bütün bu kahvedekileri güreşte yere serersin.
-Heh sen çok yaşa torunum. Ben onlara benzemem. Sana torunum diyorum. Seni çok sevdim.
BEN : Canımsın dedem ya...
Kim bilir? Belki de biz de yaşlanınca böyle olacağız, dalga geçecekler...