Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Nisan '07

 
Kategori
Özel Lezzet Durakları
 

Kalbe giden yolda Konyalı'ya uğramak mübahtır

Kalbe giden yolda Konyalı'ya uğramak mübahtır
 

Sirkeci'deyim, aldım adliyeyi arkama, döndüm soluma, yürüdüm az, az daha, girdim Konyalı'ya. Yoksa niyetiniz yemek yemeye, karşı kaldırımdan yürüyün bence. Çünkü Konyalı'nın havalandırması önce ayaklandırır beş duyudan koku olanı sonra içgüdesel açlık oranını.

Osmanlı mutfağıdır Konyalı, anneanne yemeği yenir, yağı tam, tuzu yerinde, malzemeden kaçılmamış, domatese, bibere kıyılmış, etin ve suyunun hası kullanılmış, tablete prim verilmemiş. İmam bayıldının imamı bayıltanı, karnıyarığın damak yaranı, Manisa kebabının hası burada bulunur. Daha envai çeşit de vardır, kavurma, su böreği, talaş böreği, elbasan tava, iç pilav, perde pilavı; çorbalardan ezo, düğün, tatlılardan ayva, kabak, sütlaç, muhallebi ........ Az yağlı ve az parmesanlı salata otlandığımız Cafe'lere benzemez Konyalı, oradan soluk tenli ve sıska İngiliz oğlanları gibi değil, yanakları kırmızı kırmızı yağız Türk genci olarak çıkılır. O an, semirdiğin andır, damarlarına kan gittiğinin resmidir.

Benim Konyalı'daki favorim, yukarıda resmini gördüğünüz -resim Konyalı'nın web sitesinden farklı kaydet yoluyla elde edilmiştir- nadide patlıcan yemeğidir ki bu şahane lezzeti patlıcan bohçasına sarılmış incik etleri olarak kısaca tanımlayabiliriz. Ve elbette anlatmakla olmaz, yemek lazım dememe gerek yok. Dün ise elbasan tavaya şans verdim, iyi de ettim, güzeldi. İstanbul'da yediğim en güzel iç pilav elbasana eşlik etti, içine ufak ufak ciğer de koyuyorlar, tavsiye ederim. (Şu an çok gurme yazar gördüm kendimi canım). Limitlerini bilen bilge bir kişi olarak tatlı almadım ve fakat ilk çatlama evresini atlatıp hazmetmeyi de tamamladıktan sonra ofiste muheteşem renkli kaymaklı ayva tatlıları beynimde resmi geçit yapmaya başladı. Neyse ki Sirkeci'ye gidip de Hacı Bekir'e uğramadan olmaz diyerek bir miktar fıstıklı tahin helvası satın almıştım. Her ne kadar benim için ayvanın yerini tutmasa da pişmanlığı bir miktar hafifletti.

Yukarıda Sirkeci'deki Konyalı'nın koordinatlarını belirttim, adliyeyi bilmeyenlere de verin arkanızı tren garına ve tramvay durağına, dalın ara sokağa, geçin bir arka sokağa diyorum. Burası -emin değilim ama- sanırım en eski Konyalı. Topkapı Sarayı'nın içindeki şubesinde yemek artı manzara servisi var, gitmişken tarih-kültür meselelerinde de galeyana gelip Topkapı Sarayı'nı gezebilirsiniz. Son şubesi Kanyon'a açıldı. Kanyon sevdiğimiz, taktir ettiğimiz bir mekan olmasına karşın buradaki Konyalı'ya gitmek henüz içimden gelmedi, ben Konyalı'nın tarihi olanını severim. Yeri gelmişken, Konyalı'nın web sitesinde Topkapı Sarayı ve Kanyon şubesinin detaylı resimleri var fakat Sirkeci'nin yok. Konyalı yetkililerine sesleniyorum: Sirkeci'yi beğenmiyor musunuz?

Ve son olarak, dün mide gurultuları bizi Konyalı'ya sürüklemişse de Türk yemeği diyince anmadan geçilemeyecek iki ismi de en kısa zamanda gidile, hasret giderile diyerek hatırlatmak istiyorum: İlki şişe şişe turşuları ve United Colors of Benetton'dan bile parlak renklere sahip hoşaflarıyla Beyoğlu'ndaki Hacı Abdullah; ikincisi ise Üsküdar'ın en yebeniye sahip mekanı, müşterinin tokuna itibar, lezzetin azına kanaat etmeyen meşhuuur Kanaat Lokantası. Bu son iki mekan için de kalıbımı basar, bire on koyarım.

Gittim, gördüm, yedim, anlattım. İştah sizinle olsun.

 
Toplam blog
: 24
: 1019
Kayıt tarihi
: 15.02.07
 
 

Ben Gözde. Yaş: 30. Meslek: Avukat. Medeni hal: Evli. Ruh hali ve saçları: Dalgalı...