Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Nisan '18

 
Kategori
Deneme
 

Kalbi Kırıklar Ülkesi

Kalbi Kırıklar Ülkesi
 

Kalbi kırık kadınların ülkesi burası…  Hizmet ettikleri babaların-ağabeylerin, saçlarını süpürge ettikleri sevgililerin-kocaların nadanlıkları ve hoyratlıkları ile inim inim inleyen hatta çok zaman can veren nalân kadınların ülkesi.

Kalbi kırık erkeklerin ülkesi burası… Çocuklarının nafakası için; elleri nasırlı, karnı aç, üç kuruşa sigortasız çalıştırılan ve doymak bilmeyen kapitalist iştiha için ölümleri iş zayiatı sayılan biçare erkeklerin ülkesi.

Kalbi kırık genç kızların ülkesi burası… Sevip sevdiğine varmak isterse varmaya cüreti, sevmeyip varmaya zorlanırsa reddetme cüreti kınanan, her halükârda ayıplanan, konuşması da kabahat, susması da kabahat sayılan, başını açmaya ya da örtmeye zorlanan, okuma ve çalışma hakkı gasp edilen, inançlarına da, tercihlerine de yok muamelesi çekilen;  gözü yaşlı, gönlü yaralı genç kızların ülkesi.

Kalbi kırık genç erkeklerin ülkesi burası… Çocukken eline oyuncak diye tabanca verilen, ergenken bütün haksızlıkları şiddetle çözebileceği salık verilen, hep gözü kara, hep cesur, hep deli, hep kanlı olmaya mahkûm genç erkeklerin ülkesi.

Kalbi kırık çocukların ülkesi burası… Dur durak bilmeyen, hırs kazanı iş dünyası ve zaman katili şehirlerin vakitsiz hayatlarında, neredeyse başını okşasınlar diye anne-babasından randevu isteyecek kadar sevgiden, ilgiden mahrum;  analı-babalı kimsesiz çocukların ülkesi.

Kalbi kırık insanların ülkesi burası… Burası; kimi yüzyıldır yaşadığını, kimi yüzyıldır hunharca katledildiğini ispata zorlanan kurbanların ülkesi. Burası; dilleri yok sayılan, kimlikleri inkâr edilen, mezheplerine, ibadethanelerine yahut örtülerine/sakallarına/sarıklarına hakaret edilen mazlumların ülkesi. Burası; çocuklarının devlete değil kendilerine ait olduğunu anlatmaktan dilinde tüy biten ama yine de onlara, dilini, dinini, kültürünü ve giyim kuşam gibi alışkanlıklarını aktarmasına izin verilmeyen bedbaht ebeveynlerin ülkesi. Gönülleri onulmaz şekilde yaralanan, her kabuk bağladığında zevk çığlıklarıyla yaraları yeniden kanatılan,  itilip kakılan kalabalıkların ülkesi burası.

Mazlumun ahı arşı titretir derler, öyleyse niye bunca kalbi kırığın derdi, dermanıyla buluşmuyor? Çünkü herkes kendine mazlum. Çünkü kendi kalbinin kırıklarına hayıflanan birçok insan ötekinin bir kalbi olabileceğini bile kabul etmekte zorlanıyor. Oysa düşmanlarımızın da birer insan olduğunu unutmamalıyız. Nefret ettiğiniz bir insanın akşam evine gittiğinde evladını nasıl sevdiğini düşünün yahut çocuksuz biriyse, bir annenin çocuğu olduğunu ve nasıl sevildiğini… Ötekine kalbimizin kapılarını kapalı tuttuğumuz; duamızı, elimizi, zamanımızı, yeri geldiğinde paramızı esirgediğimiz ve iyi olmanın da ödenmesi gereken bir bedeli olduğunu hatırlamadığımız müddetçe, bu ülke kalbi kırık milyonların ülkesi olmaya devam edecek. Ama kalbimizin kapılarını açarsak, kurulacak köprüler hepimizi mutluluğa ulaştıracak zira kalpler Allah’ın evidir.

O zaman, ülkemizin hariçte böylesi güçlü olduğu şu ümitvâr ve bir o kadar da kritik günlerde; Türkü, Ermenisi, Kürdü, Lazı, Rumu, Çerkezi, Alevisi, Sünnisi, sakallısı, sakalsızı, başı örtülüsü, başı açığı ve çarşaflısıyla tüm mazlumların birbirlerinin yanında, barışa, demokrasiye ve elbette Türkiye’ye taraf olmalarının, birliğimiz/beraberliğimiz ve elbette farklılıklarımıza nezaketimiz hususunda anne şefkati ve safiyeti ile titremelerinin bilhassa annelerimize ve çocuklarımıza daha müşfik ve daha saygılı olmanın vaktidir. Ki; kalbi kırıkların ülkesine de bahar gelsin…

 

 
Toplam blog
: 8
: 139
Kayıt tarihi
: 14.01.18
 
 

Kamu yönetimi mezunuyum,  İflah olmaz bir okuyucuyum. Okumak, istifade etmek ve paylaşmaktan gayr..