Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ağustos '11

 
Kategori
Mizah
 

Kaleler ve sorular

Kaleler ve sorular
 

Hepimizin aklına takılan ve cevabını vermeye çalışanlar olsa da bizi tatmin etmeyen, sürekli cevapsız kalmaya mahkum sorular vardır. Küçüklüğümden beri beni en çok merak ettiren, konu hakkında bulduğum tüm kitapları okuduğum, eş dost, akrabaya da sürekli sorduğum ve cevabını alsam da hala alamadığım bir konu var ki bunu buraya yazmassam olmaz.

Konu kaleler. Hemen her şehrimizde, hatta büyük bazı ilçelerimizde bile oranın en yüksek yerine insanüstü bir güçle inşa edilen kaleler. Oranın olmayan taşları uzak yerlerden zorluklarla getirilen, kesilen, düzeltilen, üst üste konulan ve sonra savunma amaçlı kullanılan ve ama en sonunda mutlaka düşen kaleler. Gelin benim küçüklüğümden beri içinden çıkamadığım, çıkmak istemediğim soruların bazılarına cevap arayalım.

· Kaleler niye şehrin en yüksek yerine yapılıyor, yani düşman kuvvetler şehrin en yüksek yerini alınca orayı niye almış sayılıyor? Kaleye yakın başka yere gelip alsa veya oraya yerleşse orayı almamış mı oluyor?


* Düşman kuvvetlerden kale yapılırken bunun yapıldığını kimse görmüyor mu? Kaleyi yaparken saldırıp hiç yaptırmamak varken niye bekleniyor? Mesala Bizanslılar kendi kalelerinin karşısına Anadolu ve Rumeli Hisarları yapılırken ne yapıyorlardı çok merak ediyorum.


* Kaleyi bir şekilde yaptık diyelim, bu diğer düşman birliklerin o kaleyi alması için niye iştah kabartıyor? Cevapları duyar gibiyim, işte hazine falan saklanıyor, insanlar korunuyor. Buna şiddetle itiraz ediyor ve karşı soruyu soruyorum, herkes, yani kaleyi yapan, hazinesi olan, saldıran herkes hazinenin orada olduğunu biliyorsa, hazineyi oraya saklamaya gerek var mı? Başka yere saklarsın, kaleyi kuşatıp almaya gelene de gel bak burada bir şey yok, al kale senin olsun dersin olur biter.


* Diyelim ki Osmanlı Ordusu Edirne'den yola çıktı ve Macaristan'da Viyana önlerine geldi ve bir kaleyle karşılaştı, illa almak gerekli midir? Geç git yanından ilerde belki kale yok, yerleş oraya, şaşırt düşmanını. Böylece savaş hilesi denen olguyu gerçekleştir. Yok illa o kale alınacak, saldır babam saldır.


* Kalelerin gereksizliğini anlamak insanlık tarihinde çok uzun zaman aldı. Bu sırada verilen kayıplar, acılar, kahramanlıklar hepsi unutuldu.İşte bakınız şimdi kale mi var alınacak, yazık olmadı mı o kadar insana. Misal Yunanlılar Anadolu'ya saldırdıklarında hangi kalemizi aldılar? Biz karşı atağa geçince hangi kaleye kaçtılar. Yok öyle bir şey görüldüğü gibi.


Kale konusundaki saçmalarımı mazur görmenizi ümit ederim. Konuyu Japonların kaleler için söylediği bir sözü çarpıtarak bitirelim, ' Evlilik kaleye benzer bir kez yapmaya başladınız mı, kuşatılmak kaçınılmazdır'.
 

 
Toplam blog
: 6
: 303
Kayıt tarihi
: 02.08.11
 
 

1973 Ankara doğumluyum. Jeoloji Mühendisiyim. Evliyim 1 oğlum var. Olaylara, insanlara, tabiata fark..