- Kategori
- Blog
Kalemşörlerin arenasından geçip blogçunun kulübesinde konaklamak
Her gün neredeyse birbirinin kopyası sayılabilecek makaleleri okumaktan bunaldım bu günlerde. Aslında bu bezginlik bir hayli gerilere doğru dayanıyor, ama ne yaparsınız ki eldeki malzeme hep aynı. Üretilen değerler, geçmişte ne ise bu günde içerik ve biçim olarak bir birinin benzeri şeyler.
Algılamamızda mı sorun var yoksa kendimizi yenilemekte mi zorlanıyoruz? Anlamadım gitti. Bundan on sene öncesinin gündem ve yazıları arada çok küçük farklarla bu gün de önümüzde.
Kardeşim güneşin doğuşu bile her mevsimde ayrı bir güzellikte, ayrı bir tazelikte olurken sosyal olayları tanımlayıp bunları okuyucuların ilgisine pazarlarken bir an için klasik yöntemlerden ayrılıp ambalaj değişimine gitmeyi düşünmez misiniz siz?
Bakın işte blog yazarları oluşan boşluğu nasılda dolduruyorlar. Rengârenk yazılarıyla, insan doğasına uygun düşen duygusallıklarıyla, karşı görüşlere gösterdikleri hoş görüyle, uzman oldukları alanlardaki eğitici yazılarıyla koca bir yürek koyuyorlar ortaya. Yazı başına hiç de fena sayılmayan tirajlar alıyor her biri. Milliyet’e ve blogların yayımına imkan veren tüm ilgili arkadaşlara teşekkür eder, kendilerine mesleki hayatlarında başarılar dilerim.
Daha az gazete daha fazla blog okumaya başladığımı söylemeliyim. Hatta maalesef kitaplara ayırdığım zamanı bile kısıtladım. Şu elektronik ortamın sıradan yaşantımıza bu kadar yenilik ve değişim getirebileceğini dün söyleselerdi bizlere hangimiz inanırdık?