Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mayıs '07

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

Kalite yaşamı

Üniversiteden bir hocamın kaliteyle ilgili söylediği çok beğendiğim bir söz vardır. “Kalite öyle bir şeydir ki; bir hastalık gibi sarar insanı. Ona bir tutulursanız, özel hayatınızda da iş hayatınızda da kaliteyi arar ve onsuz yapamazsınız”
Gerçekten de kalite bir yaşam biçimi, bir hayat yorumu halini alır zamanla. Kalitenin olmadığı şeyler yavan gelir, eksik gelir. Seçer ayırırsınız kaliteyi her şeyden. Maddede kalite; eşyada kalite; hayatta kalite; harekette, faaliyette, eğlencede kalite; öğretimde, öğrenimde kalite; yaşamda kalite; sevgide kalite; beraberlikte kalite ; ve hatta insanda ve en önemlisi dostta kalite…
Peki nedir bu kalite, neyle ölçülür, nasıl anlaşılır? Bir sürü kalite sistemleri var iş yaşamından bildiğimiz. Üretim ve hizmet sektörlerinin birbirleriyle yarışırcasına aldığı kalite belgeleri var. ISO-9000, EFQM, Six Sigma, BRC, QE, ToplamKalite…v.s.Fakat bunların gerçekten kaliteyi yakalamakta yardımcı olup olamıyacağı halen tartışılıyor. Sadece kalite için belki bu sistemler çok titiz bir uygulama ve sisteme mantık ve kalp olarak bağlanmakla olabilir; ama kalite dışında bir firma için önemli olan başka şeylerde var.

Özellikle rekabetçiliğin olmazsa olmaz olduğu çağımızda, firmanın sadece kalite ile sektörde tutunması beklenemez. Kalite ve maliyetlerin çok iyi dengelenmesi gerekir.Gerçi yukarıda bahsettiğim sistemlerde de maliyetleri düşürmek amaçlanır.Bununla beraber bu sistemlerde yakalanması istenen belirli bir kalite ve maliyet dengesi vardır ve bu dengenin hep korunması, değişmemesi istenir.Oysa rekabetçilik; sürekli değişkenlik gösteren bir piyasa içinde; bu değişimi her zaman takip etmeyi, bu değişime ayak uydurmayı ve hatta piyasada kendinize bir yer edinerek bu değişkenliğe bizzat katkıda bulunmayı gerektirir.
Bir kalite aşığı olarak gönül ister ki; firmalar gerçekten kaliteyi yükseltmek için bu sistemlere başvursun, bu sistemleri kullanarak sadece üretimi, iş gücünü değil insan kaynaklarını da geliştirsin; müşteri memnuniyeti kadar çalışan memnuniyetini de hedefleyerek firmalarını huzur ve güven içinde aşk ve şevkle çalışır hale getirsin.Bu sistemler belki tek başına bir çok şeyi sağlamaz ama en azından kalite bilincinin oluşmasına yardımcı olur. Tabi gerçekten kalite önemseniyorsa;ama görünen dağ kılavuz istemiyor.Bir firma henüz kurumsallaşmasını sağlamadan, daha ayakları üstünde sağlam durmayı beceremeden hemen işin başında bile ISO almaya kalkıyor.

Keşke niyet sıfırdan kalite ile başlamak olsa… Değil niyet “komşunun şusu busu var, benimde olsun” mantığıyla ISO almayı ama sadece almayı istemek.Yani ISO’m olsunda varsın yaşatılmasın.Bak şu firmanın ISO’su var desin.Hal böyle olunca da kalite kağıt üzerinde yürüyen hayali bir olgu olarak kalıyor.
Gerçek kalitenin olduğu ve kalitenin gerçekten istendiği, kağıtlardaki kalitenin hayata geçtiği günleri bizler görebilir miyiz bu ülke de bilemem; ama o günler gelene dek kaliteli bir yaşamdan ve kaliteli insanlardan vazgeçmemeniz dileğiyle….

 
Toplam blog
: 4
: 669
Kayıt tarihi
: 06.05.07
 
 

Merhaba ben blog dünyasına yeni adım atan biriyim.Evli ve iki çocuklu bir anneyim. Yüksek kimyage..