Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mart '08

 
Kategori
Ruh Sağlığı
 

Kaliteli Yaşam Adına

Kaliteli Yaşam Adına
 

Sadece yaşama yerleşmemişler birbirlerine de sıkıca sevgiyle sarılmışlar


Kaliteli Yaşam Adına

“Yaşama Yerleşmek” Üstün Dökmen’in kitabının adı. Nasıl güzel bir kavramdır böyle. Ne kadar yaşama yerleşmişiz ya da yerleşmemişimizi anlamaya başlıyoruz bu kitapla birlikte.

Kitabı bitirdiğimde farkına vardığım olgu; yaşama yerleşmenin ne olduğunu bilmeyen topluluk olduğumuzdu. Aslında kaç kişi oturup düşünmüştür böyle bir şeyi…Kendimi bildim bileli bir çok şeyi sorgulamışımdır hayatımda, ancak hiç yaşama bu açıdan baktığımı hatırlamıyorum.

Aile bağlarından, iş hayatından, oturup kalkmamızdan hatta nefes almamızdan dahi yaşama ne kadar yerleştiğimizi anlayabiliyormuşuz.

Kimi insanlar görürüz genelde bir yere oturdukları zaman koltuğun ucuna otururlar, sanki her an gidecekmiş gibi. Bu tipler yaşamın içinde de öyle eğretidirler aslında ve hayatlarının büyük bölümünü korkularla geçirenlerdir. Gelecekten, ölümden korkarak ve kaçarak yaşamayı tercih ederler.

Kimi insanlar ise aksine çok sıkı yapışırlar oturdukları sandalyeye. Hani sanki sandalyenin dört ayağı yetmiyordur da kendisinin desteği gerekiyordur öylesine yapışırlar ki sandalyeyi altı ayaklı sanırsınız. Bu tipler de ellerindekileri vermekten korkanlar HİÇ ÖLMEYECEKLERMİŞ GİBİ YAŞAYANLARDIR “mış gibi”yaşamları tercih ederler ve bir türlü yaşama yerleşemezler…

Bir kısmı ise bilir ki oturmanında, kalkıp gitmenin de bir vakti saati vardır. Öyleyse anı değerlendirip, farkındalığını geliştirip nerede, ne kadar kalacağının bilincinde yaşama yerleşir ve nefes alıp vermenin tadına varır.

Mutluluk üzerine sayısız yazılar yazılmıştır bugüne değin. Kimine göre para, mal, mülktür mutluluğun olmazsa olmazı, kimine göre sevgi, aşktır esas olan mutlulukta. Tüm bu verilerle yaşama yerleşmeyi tam anlamıyla gerçekleştirmemiş olanlar maalesef hep koşturup dururlar mutluluğun peşinden.

İnsanoğlu zengin olmayı niye ister; ev, araba, aç kalmamak, gezip-eğlenmek vb. gibi ihtiyaçlarını gidermek için . Evet özellikle günümüzde yaşamak için para olması lazım aç kalmamaktan, eğitime, sağlığa kadar her şey için para lazım. Ancak gün gelirde biz paranın kölesi olursak (ki örnekleri anlatmakla bitmez) gitme günümüz geldiğinde bir de bakarız ki biz bu yaşama hiç ama hiç yerleşemeden gitmişiz. Parayı, malı, mülkü kaybetmemek adına maddiyata öylesine yapışmışız ki yolu sevgiden geçen herkesi ve her şeyi ertelemişiz ve yaşama yerleşmeyi unutmuşuz. Biz yaşama yerleşmeyi unutursak asıl olan ruhumuzu ebediyete kadar aç bırakmış oluruz zira arkamızda bizi anacak kimse bırakmamışızdır.

Diyelim ki; malın, paranın önemi olmadığını ve buna göre yaşamı tercih ettik. Bu sefer de çevremizde bu dünyanın getirdikleri, bu dünyanın ihtiyaçları için bize muhtaç olanları es geçmiş oluruz. Ve yine yaşamı ıskalamış olarak buluruz kendimizi. Yaptığımız egomuzu tatmin etmek bencillik etmek olur. Yani evet yaşıyoruzdur ama nefes alıp vermek olan hayat belirtisinden ibaret kalır bu yaşam. Yani yine yerleşememişizdir bu yaşama.

Bu durumda bedensel ve zihinsel dengeyi kuranlar en doğru yaşama yerleşmeyi yakalamışlardır diyebiliriz. Bu dengeyi hayatın tüm alanlarına yaydığımızda hiç ölmeyecekmiş gibi yaşadığımızı, yarın ölecekmiş gibi manevi değerlerimizin değerini bildiğimizi görürüz. Bu denge bize huzuru verecektir. Zaten gerçek mutluluk, huzurlu olduğumuz her an değil midir? İlişkilerde de, aşkı bulmakta da insan kendisiyle ne kadar iyi geçiniyorsa, eşiylede bir o kadar iyi geçinecektir ve 50 yıl birlikte yaşarken bir külfet taşımamış olacaklardır. Üstün Dökmen’in dediği gibi aşk insanın kendi isteği ile bir kişiye, bir ülkeye, bir inanca karşı mantıksızca yaptığı her şeydir…Bu kitabında bahsettiği bir örnek var çok beğendiğim: erkek eşiyle santranç oynuyordur ve eşinin atını almak için hamle yapar, eşi onu almanı hiç istamiyorum der, adam ama almazsam santranç olmaz der. Evet eğer atı almazsa santranç olmaz amaaa AŞK olur….

İşte bir kitap okudum ve bana bunları düşündürttü. Satırlarımla sizlere de ben bir şeyler düşündürtebildiysem yaşama bir nebze daha yerleşmiş sayacağım kendimi.

 
Toplam blog
: 18
: 1220
Kayıt tarihi
: 08.11.07
 
 

1957 yılının Kasım ayında dünyaya gelmişim. Neşeli, hayatı seven dolayısı ile insanları seven biriyi..