Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Haziran '11

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

Kalkınma ajanslarını sahiplilik

Ne entrasandır ki, gerçekte sahiplenmesini istediğiniz kişi sizi sahiplenmez ve başka biri ortaya çıkar. Belki de güzel bir ilişki yerine, bizi sahiplenene onay verir ve zoraki bir evlilik yaşarız.

Kalkınma Ajanslarının, yerel paydaşlar ve DPT ile ilişkisi de bu üçlü aşk üçgenine benzer L

Öncelikle şunu bir irdeleyelim, Ajanslar kimin çocuğudur? Kime en fazla yararı dokunacaktır?

Macera, 2000’li yılların başında Mersin’de başlamıştı. Yerele tüm organlarınla sahiplilik fikri, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın o dönemdeki başkanı rahmetli Kadri Şaman ile çıktı. Bir “Kent Savaşçısı” olarak O, yereldeki tüm organların, yerelin iyiliği için bir araya gelip, aynı gemide olduklarının idraki ile, rotayı belirlemeleri ve ortak çalışma kültürü içerisinde bu rotada ilerlemeleri gerektiğini ve bunun sekreteryasının da Kalkınma Ajansları olması gerektiğini defalarca yinelemişti. Mersin’in lobisi sonucunda 2006 yılında Kalkınma Ajansları kurulduğunda ben de, Kadri beyin yanındaydım ve ülkemize çok şeyler kazandırabileceğini düşündüğü kurumun doğmasının gururunu yaşamıştı. Çünkü; hepimiz biliyorduk ve inanıyorduk ki; Kalkınma Ajansları, yerelin kendi güçleriyle, yerelin kendi kararları doğrultusunda, yerel adına çalışarak, yerelin sadece Türkiye içerisinde değil, dünya ile rekabet edebilirliğini arttıracaktı. Rekabetçi olabilmek de sonucunda yapabilirliği geliştirip, güçlü ve kazançlı bir şehir yaratacaktı. Sonuç olarak yukarıdaki soruya yanıt verecek olursak; Ajansların yararı en fazla bölgesine dokunacaktır.

Oysa bugünkü durum nedir?

Ajansın gelirinin %85’ini sağlayan DPT, Ajansları kendi çocukları gibi sahiplendi. Haklı elbette, çünkü “parayı veren düdüğü çalar”, parasının hesabını tutmak ister. Ancak, yeni gelişen bir çocuğa bile ebeveynleri tarafından inisiyatif kullandırılır, bir daha aynı hatayı yapmaması için düşmesine izin verilir. Bugün, maalesef, DPT, Ajansları çok yakın takip edip, yerelde ortaya çıkan kararları/ürünleri değiştirme hakkını bile elinde bulundurmaktadır. Eylemlerindeki her adım için, böyle bir onay mekanizması yasal olarak tarif edilmemiş olsa bile, DPT’den onay alınmaktadır. Sonuç; Ajanslar, DPT’nin yerel Ofisleriymiş gibidir.

Peki, bu hatalıysa ne doğrudur?

* Ajans, paydaşlarının bütçelerinin %1’i ile genel bütçesini oluşturarak, bugünkü gelirinin %15’ini toplayabilmektedir. Yerel, yıllar içerisinde katkı payını arttırırken, DPT ise düşürmelidir.
* Paydaşlar, bütçelerini küçük gösterip, göstermelik bir katkı payı vererek ama çok almaya çalışarak (Türk aklı!) davranmaktadır. Kendi bindikleri dalı kestiklerini henüz idrak edememiş ve belki de Ajansın kendisine nasıl faydalı olacağını tam olarak idrak edememiş olabilir. Bu durumda, Sekreteryanın, bölgesindeki tüm paydaşların anlayışları doğrultusunda farkındalık çalışması başlatması gerekir.
* Paydaşlar Ajansın bütçesinin sadece %15’i vererek uygun olmayan taleplerle gelebilmektedir! Sekreteryanın işleyiş kurallarını delmeye ve kuralsızlığa, dolayısıyla güvensizliğe sebebiyet verdiklerinin farkına varamamaktadır. Bu durumda da yine farkındalık gerekmektedir.
* Ajansın, hesap vereceği kurum Yönetim Kuruludur ve bu Kurulda, yerelin önemli paydaşları yer alır, yerelden olmayan sadece Valilik vardır ve o da DPT’nin yerel temsilcisi gibi davranmaktadır. Ancak, en başta söyledik ya, felsefi olarak Ajans, yerelin sekreteryasını yapmaktadır! Valilerin zaman içerisinde Kuruldan çıkartılması ve iktidarı yerele bırakması gereklidir. Ancak yerelin buna gücü yetebilecek midir?

DPT’nin fazla sahiplenmesi ve yerelin henüz neye sahip olduğunun bilincinde olmaması, Ajansların etkinliğini azaltmaktadır. Genel sekreterler ya DPT’e, ya yerele ye da her ikisine birden boynunu eğmektedir! Bu durum, Ajans içerisindeki iyi eğitimli gençlerin motivasyonunu düşürmektedir. Ajansların en önemli değeri içerisindeki insan kaynağıdır, onları kaybetmeye başlamaları sonucunda artık tamamen bürokratik bir kurum olmanın ötesine geçilemeyecek, ve iyi niyetlerle başlayan KOSGEB misali, Ajanslar da ömrünü hızlı bir şekilde tüketecektir.

Yerel, sekreteryasına sahip çıkmadıkça, yani çocuğunu sahiplenmedikçe, onu büyütmeye çalışacak, ahlakını verecek başka bir kişi/kişiler ortaya çıkacaktır; sonra “neden bu şekilde davranıyorsun?” demeyelim çocuğa!

Sonsöz, Genel Sekreterlere. Yerel paydaşlarınızı bilinçlendirmeniz, Ajanslarınızın ömrü için kaçınılmazdır.


Bu yazı, Bursa Hakimiyet Gazetesi İnsan Kaynakları için hazırlanmıştır. 

 
Toplam blog
: 68
: 2603
Kayıt tarihi
: 27.05.11
 
 

Çoklu paydaş ortamında çalışma yeteneği, özellikle inovasyon ve kümelenmeyi teşvik etmek için kamu k..