Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Aralık '17

 
Kategori
Türkiye Ekonomisi
 

Kalkınma Yoksa Büyüme'nin Kıymeti

Kalkınma Yoksa Büyüme'nin Kıymeti
 

Büyüme rakamları açıklandı. TÜİK verilerine göre Türkiye 2017 yılının 3. çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine oranla yüzde 11.1 büyüyerek dünya birincisi oldu.

Başarı, iktidar ve destekleyen çevrelerce yere göğe sığdırılamadı.

Oysa bu “büyüme” denen olgu, aynı zamanda “kalkınma”yı da içermiyorsa hiçbir kıymeti yok.

Konuyu iktisat terminolojisi kavramlarına boğmadan en basit ve yalın şekilde özetleyeceğim.

“Büyüme”; en basit tanımlamayla, iki tarih arasında meydana gelen milli gelir artış oranıdır. Yani milli gelir göstergelerindeki niceliksel artışı ifade eder.

Tek başına “büyüme” rakamları toplumların gelişmişliklerini, refahını, mutluluğunu gösteren veriler değildir.

Ne kadar büyük olursa olsun, milli gelir rakamları toplumsal refahın ve mutluluğun göstergesi değildir.

Milli Gelir dağılımında eşitsizlikte dünya liderliğine oynayan bizim gibi ülkelerde milli gelir ya da kişi başına düşen milli gelir artışlarının toplumun ezici çoğunluğunu oluşturan alt gelir grupları açısından bir anlamı yoktur.

Çarpıcı örnekler, S. Arabistan, Kuveyt, Libya… gibi  petrol zengini Arap ülkeleridir.

Milli Gelirleri itibariyle dünyanın önde gelen bu ülkelerinde, nüfusun yarısını oluşturan kadınlar “sinema” bile görmemişlerdir. Buralarda sanatsal, kültürel yaşam yoktur. Milli gelirlerine bakılırsa “büyük” olarak nitelendirilebilecek bu ülkelerde “yaşam kalitesi” son derece düşüktür.

“Büyüme”den daha önemlisi “kalkınma”dır.

Kalkınmayı ihmal eden büyüme övünç kaynağı değildir.

Kalkınma; eğitimin bilimsel temelde yükseltilmesi, sosyal hizmetlere, yani parasız eğitime, parasız sağlık hizmetlerine, sosyal güvenliğe gibi erişim olanaklarına sahip olunması, özgürlüklerin artması, hukukun üstünlüğünün yerleşmesi, insan haklarının üstünlüğünün benimsenmesi, çevreye saygılı kentleşme, gelecekten kaygı duymayan nesiller... gibi bireysel ve toplumsal mutluluk kaynaklarının çoğaltılması ve kalıcılaştırılmasıdır.

Yani bir bakıma “büyüme” zenginleşmeyse, “kalkınma” da bu zenginliğin refaha ve mutluluğa dönüştürülmesidir.

Bu pencereden bakıldığında “büyüme”mizin günümüzdeki yaşam koşullarımız gözetildiğinde, toplumsal bir mutluluğa kaynaklık ettiği söylenebilir mi?

Tek başına “eğitim” yaşamımızın haline bakın. İlk ve orta öğretimin tamamen dinselleştirildiği, bilimselliğin yerini git gide dinimizin belki bin beşyüz yılda sonuçlandırılamamış dinsel tartışma konularına bıraktığı şu ortamda milli gelirimiz ne kadar artarsa artsın gelecekte mutlu olmamıza olanak var gibi görünüyor mu?

Biz daha büyümeyle kalkınma arasındaki farkı öğreneceğiz de… kalkınacağız da… Vay babam, vaay…

 

Kenan IŞIK

 

 

 

 
Toplam blog
: 432
: 2964
Kayıt tarihi
: 16.05.07
 
 

Mülkiye mezunuyum. Emekli müfettişim. Ankara'da yaşıyorum. S'oligarşi isimli kitabı yazdım. Kitap..