Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Şubat '08

 
Kategori
Futbol
 

Kalli kilitledi, Zico izledi

Kalli kilitledi, Zico izledi
 

Sonucu merakla beklenen derbiden gol sesi çıkmadı.


Fenerbahçe ile Galatasaray karşı karşıya geleceği zaman toplumun nabzı bir farklı atmaya başlar. Böyle günlerde her iki camiaya egemen olan o heyecanlı tedirginlik, Florya ve Kadıköy’den başlayarak dalga dalga tüm ülkeyi sarar. Bu iki takıma sempatisi olmayanları bile. Fortis Türkiye Kupası Çeyrek Final ilk maçında karşı karşıya gelen bu iki dev, şüphesiz anlatmaya çalıştığımız bu atmosfer yanında maça özgü dinamiklerin de rol oynadığı ilginç bir mücadeleye çıktılar. Maç öncesi kafalarda simüle edilen maçların galibi ezici üstünlükle Fenerbahçe idi. Şükrü Saraçoğlu Stadında oynanan son 10 maçta rakiplerine karşı 9 galibiyet 1 beraberlik alan sarı-lacivertliler, Galatasaray üzerinde psikolojik bir baskı kurmuşlardı.

Bunun yanında Fenerbahçe’nin bilinen kadro kalitesine Galatasaray’ın önemli eksikleri eklenmiş ve sarı-kırmızılılar mevcutlardan kotarılacak bir on bir ile Kadıköy’e gelmek zorunda kalmıştı. Üstelik Galatasaray teknik direktörü Karl-Heinz Feldkamp’ın tek ön liberolu çift forvetli 4–3–1–2 dizilişini kolay kolay terk etmeyişi ve hafta içi basında yer alan haberlere göre oluşması muhtemel Mehmet Topal – Alex eşleşmesi de sarı-lacivertlileri öne çıkaran bir diğer gelişmeydi. Bir hafta öncesinde Sivasspor Teknik Direktörü Bülent Uygun’un aynı taktikle ve Alex’e adam markajı uygulayarak Fenerbahçe’ye farklı mağlup olması bu tercihe kuşku ile bakılması için yeterli bir doneydi. Kâğıt üzerindeki tüm bu handikaplara karşın maçta ibreyi Galatasaray’a döndürebilecek ihtimaller de vardı. Bahis sitelerinden medyaya hatta sokaktaki vatandaşa kadar toplumun her kesiminde maçın kesin favorisi olarak Fenerbahçe’nin gösterilişi Galatasaray’ın kenetleneceği bir iklimi de beraberinde getirdi. Ayrıca Galatasaray’ın tarihi boyunca çift ayaklı maçları ve Kupa karşılaşmalarını çok daha başarılı oynadığı da bir gerçekti.

İşte böyle bir atmosferde oynanan maç, oldukça tempolu başladı. Yukarıda saydığımız maç öncesi faktörlerden biri olan takımca kenetlenme olgusu Galatasaray tarafında gerçekleşmiş ve sarı-kırmızılı futbolcular bu kez Fenerbahçe’yi yenmek için bilenmişlerdi. Feldkamp da dizilişte 4–4–2’yi tercih edince Galatasaray, aynı anda hem kanatları hem de ortayı kapatabilen daha stabil bir görüntüye kavuştu.

Maç boyunca topa ileride basan Galatasaray, Fenerbahçe savunmasını geriye itti. Beklerini hücuma gönderemeyen Fenerbahçe alışagelmiş kanat organizasyonlarını bu maçta sergileyemedi. Kalli’nin çift ön libero tercihi de orta alanda netice verince Fenerbahçe’nin ofansif etkinliği özellikle Semih sakatlanıp çıktıktan sonra sıfıra indi. Oyuna baktığımızda Fenerbahçe’nin yalnızca 70–82 periyodunda etkili olabildiğini görüyoruz. 70’ten sonra rövanşı hesaba katarak risk almaya başlayan sarı-lacivertliler maç içinde yaptıkları en ciddi atakları da bu bölümde geliştirdiler. Ancak 82’de Lugano kırmızı kartla takımını eksik bırakınca Fenerbahçe yeniden savunmada kontrolü ele aldı.

Dev derbinin seyrine etki eden teknik adam Karl-Heinz Feldkamp olurken, Fenerbahçe teknik direktörü Zico ise, Galatasaray’ın ortaya koyduğu taktik stratejiye karşı bir antidot geliştiremedi. Sarı-kırmızılılar hırslarını doğru yöne kanalize ederek başarılı bir takım savunmasıyla Fenerbahçe’yi kilitlediler. Fenerbahçe cephesi ise her hattıyla “tarih tekerrür edecek” beklentisine sarıldı ancak fena halde yanıldı. Rövanşa kadar silkinmezlerse işleri çok zor.
 
Toplam blog
: 235
: 717
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Yazar 1976 yılında İstanbul'da doğdu. Tüm eğitim ve öğretim hayatını burada tamamlayarak, 1999 yı..