Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Eylül '09

 
Kategori
İnançlar
 

Kalp Allah’ındır başkasını içeri almayın!

Kalp Allah’ındır başkasını içeri almayın!
 

Allah'tan başka her şeyi kalbinizden söküp atınız...


Hz. Muhammet insanlığı uyarır ve der ki “Dikkat ediniz bedende bir et parçası vardır ki, o iyi olursa bütün beden iyi olur; o bozuk olursa bütün beden de bozulur.İşte o kalptir.”

Ve Allah kitabında derki;

“İşte size vaad edilen cennet!Ki o, Allah’a yönelen, emirlerine riayet eden, görmediği halde Rahman’dan korkan ve “kalb-i münib”(Allah’a yönelmiş bir kalp) ile gelen kimselere mahsustur.” (Kaf 50/32-33)

“Ey Habibim! Sana karşı gelenler hiç yeryüzünde dolaşmadılar mı ki, düşünebilecekleri kalpleri, işitecekleri kulakları olsun?Ama gerçek şu ki gözler kör olmaz; lakin göğüsler içinde kalpler kör olur!” (El Hac 22/46)

“Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir.”(Bakara 2/7)

“Onların kalplerinde hastalık vardır.”(Bakara 2/10)

“Allah’ı zikretmek hususunda kalpleri katılaşmış kimselere yazıklar olsun.”(Zümer 39/22)

“Hiç yeryüzünü gezmediler mi ki akledebilecekleri kalpleri, işitecekleri kulakları olsun.”(Hacc 46)

Allah’a yönelmiş kalp..

Düşünen kalp….

Akleden kalp…

Gören Kalp…

Mühürlü kalp…

Hasta Kalp…

Vücudun her hangi bir hücresine asgari dört saniye temiz kan ulaştırılamadığında o hücre hayatiyetini kaybedermiş.

Vücut yaşamı için bu kadar önemli olan kalp aynı zamanda insanın manevi yaşamı içinde önemli olup insan bedeninin “sultanı” olarak kabul edilmektedir.Öyle ki düşünce merkezi olan beyin kalpten gelen hissiyatın tesiri ile fikir üretir.

Çünkü, kalp insanın hem maddi-bedeni- hem de manevi-ruhani- aleminin merkezidir.

Böyle olduğu için de insanın hakikati ve hayatının mihenk taş kalptir denilmektedir.

İnsan Allah’ı nasıl tanır ve onunla nerede, hangi mahalde buluşur?

İnsanın bedeninde Allah’ın varlığını algılayıp onunla tanışabileceği, onunla birlikte olabileceği ”kalp” ten başka uzuv, “kalp”ten başka bir mekan var mıdır?

Kalp öylesine büyüktür ki Allah yere, göğe, bütün alemlere sığmaz ama kalbe sığar..

İslam kalbin katılmadığı bir ibadeti kaçınılması gereken boş iş ve ya söz olarak tavsif eder. Hak katında ibadetlerin dış görünüşünden çok onların arka planı diyebileceğimiz yapılış maksatları yani kalpteki niyetleri büyük önem arz eder.

Hz.Muhammet’in uyarısı açıktır ;”Allah sizin şekillerine ve mallarınıza değil, kalplerinize ve amellerinize bakar.”

Öyle ki Allah’ın sözünün insanla buluştuğu yer kalptir.

“…Kuran’ı kendinden öncekini doğrulayıcı ve inananlara yol gösterici ve müjdeci olarak Allah’ın izniyle kalbine indiren odur.”(Bakara 2/98)

“..Apaçık bir Arapça ile uyarıcılardan olman için, er-Ruhu’l Emin(Güvenilir ruh, Cebrail) onu senin kalbine indirmiştir.”(Şuara 26/192-195)

Allah ile insan arasındaki ilişki “kalp” merkezlidir.

Kalp Allah ile insan ilişkisinde insanın Allah tarafından muhatap alınan yönüdür.Allah’tan kalbe ve kalpten Allah’a doğru çift yönlü bir ilişki söz konusudur.

Allah insanın bedenine-cesedine- değil kalbine nazar eder.

Kalbe bu yüzden “Nazargah-ı İlahi” denilmiştir.

Allah’ın aranacağı yer kalptir.

Mevlana “Gönül-kalp- sevgilinin bulunduğu yere gitmek için evini barkını bıraktı.Fakat bir de bakıp gördü ki, sevgilisinin evi barkı meğer gönül-kalp-müş.” Derken Allah’ın evinin kalp olduğunu anlatmaktadır.

Niyazi Mısri aynı gerçeği farklı biçimde şöyle vurgular:

“Yere göğe sığmayan, bir müminin kalbindedir

Katremin içinde ummanımdır Allah hu diyen

Anladın ise sen seni, bildin ise canu teni

Gayri ne var ey gönül, can u canan sendedir”

Kalp eğer Allah’ın evi ise kalbin Allah’ın isteğine göre düzenlenmesi, temizlenmesi, beğeneceği vasıflarla bezendirilmesi, beğenmediği sıfatlardan arındırılması gerekmez mi?

Kalpten Allah’tan başka her şeyi tasfiye etmek gerekmez mi?

Kalpteki körlüğün, sağırlığın ortadan kalması mührün sökülmesi, hastalıktan kurtulması ve düşünen, gören, duyan, Allah’a yönelmiş bir kalp sahibi olmak için ne yapmak gerekiyor?

Allah hesap gününde, hesaptan alnımızın akıyla çıkabilmek için Allah’ın karşısına neyle gitmemiz gerektiğini Kuranı Kerimde tarif ediyor;” O gün ne mal fayda verir ne de evlat.Ancak Allah’a “kalb-i selim” ile gelenler (o günde fayda bulur)”(Şuara 26/88-89)

Kalb-i selim…

İnsanın sahip olması gereken nitelik…

Kalbi Allah dışındaki her şeyden arındırmış olmak…

Her an Allah ile beraber, iç içe olma şuuruna ulaşmak…

Kalpte Allah sevgisinin hakim olması…

Kalbi sadece Allah’a tahsis etmek…

Ama bütün bunları yapmış olmak dahi yetmiyor…Çünkü kalp değişken bir yapıya sahip.

Çalkalanıp duran kalbi Allah’a tahsis etmekte bizden sebat etmemiz isteniyor..

“Rabbimiz bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğrilme.”(Al-i İmran 3/8)

Önce kalbi temizleyip yüceltme sürecine girmek ve sonra bir daha kalbi öldürmemek, tertemiz tutabilmek için ne yapılması gerekiyor?

Özünü ve yüzünü Allah’a çevirip “teslim“ olmak.

Kalbi Allah’tan başka her şeyden temizlemek demek “teslim olmak” demek zaten.

Allah zaten kalbi “akletme”, “anlama”, “ilhama mazhar olma”, “düşünme” kabiliyetlerle donattığı için temizliğe/teslime kabiliyetli halde insana teslim etmiştir.

Sebat etmek yani kalbin istikrarı, metaneti, sebatı, tevekkülü ile çalkantıdan ve kalp dağınıklığından uzak durabilmek Kuran’ı Kerime sımsıkı sarılmakla oluyor.

“Kalpler ancak Allah’ı hatırlamakla istikrar bulur.”(Er Ra’d 13/28)

Kalbini Allah’a tahsis ederek kalp istikrarına ulaşan insanların yüzlerine bakın derin bir huzur ve sukunet içinde olduklarını göreceksiniz.

Hayatınızda huzur, barış, sevgi, ferahlamak, saygınlık ve düzen istiyorsanız yapmanız gereken şey kalbinizi sadece Allah’a açıp O’ndan başka her şeyi kalbinizden tahliye etmektir.

Allah’ unutmak “nefs”in esaretine girerek kişiyi kargaşaya, huzursuzluğa sürüklediği gibi hem kişisel hem de toplumsal şahsiyetini yok eder.

“Şeytan onları kuşatmış, onlara Allah’ı anmayı unutturmuştur.Onlar şeytanın hizbi-partisi-dir.Muhakkak ki şeytanın hizbi kaybedecektir.”(Mücadele 58/19)

Peygamberimizin istediği şey hepimizin istediği şey olmalıdır:

“Allahım! Fayda vermeyen bilgiden, ürpermeyen kalpten, doymayan nefisten ve kabul olunmayacak duadan sana sığınırım.”

“Allahım! Kalbimi kar ve dolu suyuyla yıkayıp temizle!Beyaz elbiseyi kirden arındırdığın gibi kalbimi de günahlardan arındır.”

“Allahım! Senden doğru söyleyen bir dil ve selim bir kalp isterim.”

Hz. İbrahim’in Rabbinden talebi bizim talebimizdir:

“(Rabbim!) Malın ve evladın fayda vermediği, Ancak Allah’a “kalb-i selim” getirenlerin fayda göreceği o diriliş gününde, beni mahcup etme!”

 
Toplam blog
: 178
: 1496
Kayıt tarihi
: 01.10.07
 
 

Balıkesir doğumlu.1990 İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mezunu. Balıkesirspor Kulüp Yöneticili..