Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Temmuz '16

 
Kategori
Deneme
 

Kamil insan olmak...

Kamil insan olmak...
 

Öyle bir an gelir ki; yorulur insan, bir şeyleri çözmekten, insanları tanımaya çalışmaktan, kendini değerlendirmekten, başkalarını sorgulamaktan hatta düşünmekten…

Çünkü yorulursun. Senelerce boşa kürek çektiysen ve heybende üzüntü, keder ve bir de pişmanlıkların varsa artık mücadele etmekten vazgeçersin.  Buna tıpta öğrenilmiş çaresizlik denir. Ne kadar çırpınsan da dibe çökersin.  O mücadele azmin sabun gibi eriyip gitmiştir, su kenarında…

Dünya da birçok farklı karakter, kişilik tipleri, aile yapıları, farklı kültürler vardır. Ona amenna. Bir de dünyanın gelip geçici olduğunu kabul eden fakat yine de çalışan, üreten, insanlara dürüst davranan, kimseyi de kendini de kandırmayan, kişilikteki insanlar vardır. Aslında bunlar modern derviş gibi o mertebede olsalar da olmasalar da çıkış noktaları zarar vermemek,  zarar görmemektir. Kimseye karışmaz, kimseye dokunmaz, akşam evine sabah işe ya da tarlaya giden insanlardır.

Oturursun mesela, otobüs durağında ailesi uzaktaysa ondan bahseder veya geçim derdinden… Hepsi budur everecek oğlunun düğününü düşünür veya ekinlerin bu sene iyi vermediğini anlatır.  Ya da yazıp çiziyordur kâmil insan seviyesine çıkmak için çırpınan kişilikler vardır.

 Bir de hayatı hep kendi keyfi ve eğlencesi üzerine kurulu insanlar vardır. Onlar her şartta ve koşulda kendi çıkarlarını düşünür. Senelerce emektar olarak evinde hizmetkâr olarak çalış, kimi gün aç kimi gün boğaz tokluğuna didin, gözü görmez, görmek için gönül gözü kapalıdır.

Çıkarlarına uyan bir başkası için anında satan tipler vardır. Sen kendi değerini bilmeden koşulsuz hayatını adadığın insan için çırpınırsın, günlerini, gecelerini harcarsın. Sana dönen hiçbir şekilde takdir, ödüllendirme yoktur çünkü sen kendi değerini ortaya koymamışsındır veya edepli durup uzak durmuşsundur. Hani bunların dünyasında satış ve pazarlama önemlidir. Bu kişiler seni yüceltirler, yere göğe sığdıramazlar neden mi kapları o kadar dardır ki, ancak seni pohpohlayarak bir değer olduğunu düşünürler. Ya da seni birden yerden yere vururlar. Eleştirmek, katkı sağlamak için de yol açmak için de bilgi ve görgü gerekir. Misal böyle tipler tek parmağını oynatan kişiyi göklere çıkarır, bunlar her şeyi satarlar; insanlıklarını, değerlerini, dostlarını, kendilerini çünkü kaybedecek değerli bir şeyleri yoktur.  Değer izafidir onlara göre…

Gelen ağam giden paşamdır bu tür insan grubuna girenler.

İnsanlar neden böyle davranıyor, bu neden beni kandırıyor. Bu neden döneklik yaptı. Bazen gün gelir artık bunları sorgulamak, araştırmaktan vazgeçersiniz.

İçinizde bir şeyler inceden inceye akıp gitmiştir. Ne kızgınlık kalmıştır. Ne öfke, ne söylenecek tek bir söz, ne iyi bir duygu, ne kötü bir his…

Bir boşluğun ortasında, bir boşluğun kıyısında, her ne kadar duygunuz, düşünceniz varsa sallanıyordur. Emin olduğunuz hiçbir şey kalmamıştır. İnandığınız doğrular, heyecanınız, sevinciniz kursağınız da kalmıştır. En son dalda sizi kalça kemiğinizin üzerine oturtmuştur. İstediğiniz bir parça huzurdur. İstediğiniz anlı şanlı bayrağınızın göklerde, ellerde, yürekler de olmasıdır. İstediğiniz cennet vatanınızın, milletinizin, devletinizin huzur ve güvenliğidir.

Bunda benim ne kadar payım var? Bu olaylar neden başıma geldi? Benim suçum neydi? Bu soruların cevabı da artık anlamını yitirmiştir.

Bir yığın tekiş çorap arasında kalmışsanız onları birleştiren teklerini arıyorsunuzdur ve çoraplar birbirine benzese de bazıları bir çift değildir.

e-mail:belginturan@gmail.com
 

 
Toplam blog
: 439
: 512
Kayıt tarihi
: 04.02.09
 
 

Lisansını Anadolu Üniversitesi/ İşletme Bölümü ve Anadolu Üniversitesi/ Sosyoloji Bölümlerinde “O..