Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Haziran '10

 
Kategori
Edebiyat
 

Kamile Yılmaz''ın Kitapları Üzerine Deneme

Kamile Yılmaz''ın Kitapları Üzerine Deneme
 

Burçak Tarlası Kamile Yılmaz


  Kamile Yılmaz on yedi yaşında çocuk denecek bir yaşta öğretmen olarak geldiği Dirmil’de yirmi yıl çalışır. Teke Yöresinin folklor başkenti olarak adlandırılan Dirmil’de birçok sanatçı gibi o da bu topraklarda yoğrulur ve sanatçı kişiliğinin alt yapısını hazırlar. Sekiz yıl da Antalya’da çalıştıktan sonra emekli olur. Bu arada gazete ve dergilerde “Deve Dikeni” ve “Kadın Gözüyle” köşelerinde yazarlık, Kadın Sığınma Merkezi’nde danışmanlık, bir dönem tiyatroda oyunculuk; Akdeniz FM ve Radyo Ekspres’te “Kadın Gözüyle” adlı canlı yayın programını dört yıl sürer. Bunların yanında öğretmenlik, masal yazarlığı, öykücülük ve doğaya tutkuyla bağlanması kendisi hakkında bize epey ipucu verir.

   Kamile Yılmaz’ın bu güne kadar dokuz kitabı yayınlandı. İlki çocuk masallarıydı. Bir yıl aradan sonra bir öykü ve bir de türüne az rastlanan bitkiler dünyasını tılsımlı anlatımıyla okuru doğanın içinde bir top sevinçle bırakan yarı öyküsel metinlerden oluşmuş araştırma çalışması olan Deve Dikeni adlı kitabı oldu. Bu yazılarını önce Sırt Çantası dergisinde Deve Dikeni köşesinde yayınlamıştı.

   Bir yol kenarında paçanıza tutunmuş, sizin hemen kurtulmak istediğiniz bir deve dikeninden Kamile Yılmaz, anlatımıyla sıcak bir dünya yaratır ve o bitkiyi yaşamınızın ayrılmaz bir parçası yapar. Günümüzde insanlar doğadan o kadar koptular ki, özellikle çocuklar sanal dünyada yaşarken bir ceviz meyvesinin tarlada mı, ağaçta mı, yoksa fabrikada üretilmiş bir yemiş mi olduğu konusunda bir bilgileri olmadan doğadan kopuk yaşarken Deve Dikeni adlı kitabı, önemli bir işlevi de yerine getireceğini düşünüyorum.

   “Gülüşü Güzel Kız” adlı öykü kitabında kendini besleyen bir coğrafya, ait olduğu bir kültür ve ona bağlı dil varlığını görüyorsun.

   Yaşadıkları, izlenimleri ve halk kültürünün etkileri var yazdıklarında. Yaşanmışlıkların tortusal kalıntılarından estetik yapılar elde etmiş. Deyim yerindeyse yaşam imbiğinden damıtılmış güzellemelerdir onun öyküleri. Bir kadının elinden çıkmış ilmik ilmik dokunmuş ince güzelliklerin öyküleridir bu öyküler. Yazılanlar belki bizi şaşırtacak şeyler değildir, ama yeniden bir bakış, başka bir sestir Kamile Yılmaz. Yaşanmışlıklar kadar, okudukları öykülerindeki entelektüel derinliği gösterir.

   Ben onun öykülerini okurken hep kendi sesiyle okurum. Zira onun sesinde inanılmaz bir insan sıcaklığı vardır. Bir kadın yazar olarak feminist tavırlara varan eleştirel yaklaşımında bile bir yapıcılık vardır. Öykü evreninde kadının ekonomik, sosyal sorunları öncelikli konulardır. Öyküde olaylar zincirinden çok toplumsal çözümlemelere gitmiştir.

   Yaşamında insan yorgunu olanlara iyi gelecek öykülerdir bunlar. Çünkü doğa betimlemeleriyle öyküde doğadan bir çiçeği, bir meyve ağacını, ya da yaşama uzun yıllar tanıklık etmiş bir kavak ağacını öykünün bir karakteri yaparak öykülerine fabl bir yapı kazandırmış. Bu onun hem masalcı hem de bir öğretmen olmanın etkileridir diye düşünüyorum. İkiz Sedir, Dede Ardıç, Düş ve Ballı Baba öykülerini buna örnek gösterebilirim.

   Son yıllarda hemen hemen her yıla bir kitap sığdıran Kamile Yılmaz’ın çalışmalarından biri de Burçak Tarlası adlı kitabıdır. Afrika’da Kadın olmak, Arabistan’da kadın olmak, Anadolu’da kadın olmak gibi konularda çok sayıda araştırma, roman, öykü gibi kitaplar yayınlandı. Burçak Tarlası mağdur kadının ağzından ilk kez yazıldı. Bu kitap türü itibarıyla Türkiye’de bir ilkti bu nedenle popüler düzeyde bir ilgi gördü. Aynı türde mağdurların ağzından yazılmış Kara Duman ise Ankara Garı Katliamını anlatan acılar yumağı bir çalışmadır. Okuduğunuzda insanlığın kirli oyunlarıyla yapamayacağı kötülüğün olmadığını görür insanlığınızdan utanırsınız.

   Atatürk ve arkadaşları Atilla İlhan’ın romanlarında yer aldı. İlhan Selçuk’un “Yüzbaşı Selahattin” romanında ülkenin yavaş yavaş nasıl bağımsızlığını kaybettiğini bir subayın yaşam öyküsünden öğrendik. Mina Urgan “Bir Dinazorun Anıları” kitabındaanıların tam orta yerine Mîna Urgan'ı oturmakla birlikte Atatürk'ten Halide Edip'e, Necip Fazıl, Abidin Dino, Neyzen Tevfik, Sait Faik ve Yahya Kemal'den Ahmet Haşim'e kadar çok sayıda tanıklık ve bu tanıklıkla elde edilen belgeler ortaya kondu. Halil Erdem’in yazdığı Teke Yöresinde yaşamış âşıklardan Emin Demirayak ve Kadir Türen’in yaşam öyküleri “Dirmil Ömürcüsü” adlı romanda yer aldığı gibi iz bırakmış yüzlerce insanın yaşamları biyografik romanlarda yer aldı. “Su Gölgesi”adlı biyografik roman Kamile Yılmaz’ın çıkardığı başarılı işlerden biridir. Türk işçi sınıfının öykülerini, romanlarını yazan Hasan Kıyafet ve yine bir öykücü olan, hatta tek başına Seksen öncesi Çağdaş Ansiklopedi’yi yazan eşi Leyla Kıyafet’in yaşam öyküleri yer alır bu kitapta. Yazılanlar yakın tarihimizdeki siyasal iniş çıkışları, ödenen bedelleri, acılarla yoğrulmuş onlarca yaşamın içinde abideleşen iki ismi anlatır. Bu biyografi zincirine yine Kamile Yılmaz’ın yazdığı “Halkın Doktoru” adlı son kitabını da eklemek gerek.

   Son kitabı “Ubuntu” ise bir çocuk kitabıdır. Birçok değişik alanlarda çalışma yapsa da eğitimcilik yanı ağır basar. Anadolu coğrafyasında var olanı ihtiyaç sahipleriyle paylaşma kültürünü anlatırken Zulu dilindeki insanlık anlamına gelen ubuntu’yu seçmiştir. Dilimizdeki tüm yabancı sözcükler keşke ubuntu gibi olsa. Aynı kitaptaki diğer öyküler de hayvan sevgisi, doğa sevgisi, yardımseverlik, dayanışma, kardeşlik gibi değerler eğitimi üzerine bir çalışmadır.

Daha nice sanat dolu bir yaşam dilerim.

 

 
Toplam blog
: 61
: 699
Kayıt tarihi
: 19.06.09
 
 

Gazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Kastamonu Eğitim Yüksekokulu Sınıf Öğrt. bitirdikten sonra A...