Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Eylül '09

 
Kategori
Dil Eğitimi
 

Kamp ateşi…

Kamp ateşi…
 

Kamp ateşi.


1974 yılındaydık. Kuşadası-Pamucak sahillerinde Avrupa ülkelerinden gelen İzci ve Halk oyunları ekipleriyle birlikte “Eurofolk kampında” ilk günümüzde çadırlarımızı kuruyorduk. İngilizce öğretmenleri olduğum için, koşarak gelen gruptaki öğrencilerimden biri, heyecanla, bir Alman öğrenciyle İngilizce konuştuğunu; ona “I’m glad to meet you ! (Sizinle tanıştığıma memnun oldum) dediğini, turist öğrencinin de kendisine gülümsediğini –gözleri ışıldayarak- söyledi. Bir diğeri de, Hollandalı öğrenciye “Where are you from? (Nerelisiniz?)”dediğini, doğru olup olmadığını; bir başkasının da “Ne zaman geldiniz?” nasıl denecek? diye sormaya başladıklarını görünce, İngilizce konuşmaya yönelik bu gayretlerini alkışladım. Çok hoşlarına gitti. Gün boyu bu ve benzeri konuşmalar arasında öğrencilerimin biri gidip, biri geliyordu konuşmalarını aktarmak ve daha başka neler konuşacaklarını sormak için. Öğrendiklerini uygulamak için en uygun ortamdı.

Onları bu denli heyecanlandıran şeyin, sınıfta öğrendikleri İngilizceyi ilk kez, kampta tek başlarına, not korkusu olmadan, zevkine vararak yabancı akranlarıyla konuşmaya çalışmış olmalarıydı. Gerçek buydu. Mutluluktan uçuyorlardı. Gün boyu onları destekledim. Derslerdeki öğrendiklerini uygulama fırsatını iyi değerlendirmişlerdi. Performanslarını 3-5 katına çıkarmışlardı. Gece kamp ateşinin etrafında da aynı durum yatana kadar devam etti. Sabahın ilk ışıklarında yine aynı heyecan ve koşuşturma başladı halk oyunları provaları arasında…

Aydın Gazipaşa Ortaokulu İngilizce öğretmeni iken, 3. sınıftan ( ilköğretim 8. sınıf) 12 kız öğrencimle, “Aydın Yöresi Kadın Oyunları” ekibi ve erkeklerden oluşan “Zeybek” ekibini oluşturmuştuk ilk kez Müdürlerimiz Hüsnü Çatlıoğlu ve Hikmet Atar’ın destekleri ile öğretmen arkadaşlarımız Mukadder Aksoy, Doğan Akın ve Selahattin Keykubat’ın ve Kamil Parın’ın - hafta sonu demeden- ekip anlayışı içinde özverili çalışmalarıyla. Aynı ekipler daha sonra Aydın Lisesinin ekipleri olacaktı. Ortaokulda halk oyunları derslerinde bağlama ve cümbüşümle kadın oyunlarının müziklerini köylerde dinleyip, ilk kez ekiplerimizde çaldığım için, beni de bu izci kampında müzisyen- izci lideri olarak görevlendirmişlerdi. Aslında İngilizce konuşma kampına dönüşeceğini ilk bakışta anlamıştım. Nitekim de öyle oldu.

15 günlük kamp süresince, öğrencilerimin İngilizce derslerimizde öğrendikleri yabancı dili kullanmalarındaki inanılmaz gelişme benim de dikkatimi çekti. Kanımca, bir yabancı dili öğrenmenin en iyi yolu, o dilin konuşulduğu ortamda – yeterli sürede - pratik yapmaktır. Bu arada ana dilin de konuşulmaması gerekir. Turistlerle İngilizce konuşmaya çalışan öğrencilerimin - sınıf ortamında konuşurken hata yaptıklarında, hatalarının düzeltilmesi ve mahcup duruma düşmeleri ve not korkusu olmadığından – daha çabuk öğrendiklerine tanık oldum.

Yabancı dil öğretmenleriyle paylaşmak isterim. Daha kısa sürede, daha çok şey öğrendikleri ortadaydı. Hata yaptıklarında, karşılarındaki yabancı arkadaşlarının hafifçe gülümsemelerine bile aldırmıyorlardı. Amaçları sözlü iletişim kurmak; Spoken ( konuşma) olduğu için, grammar (dil bilgisi) ikinci planda kalmıştı. Sadece vocabulary (kelime) sıkıntısı çekmişlerdi. O seviyedeki öğrencilerin akıcı konuşmalarını sağlamak için cesaretlendirmek en doğru yoldur. Gramer hatalarının anında düzeltilmesi, onların akıcı konuşmalarını engeller. Cesaretlerini kırar. Öğretim metod ve tekniklerinde pair-work ( ikili çalışma)nın en güzel örneklerini ve önemini geceleri kamp ateşinin etrafında yapılan – doğaçlama diyaloglarda- onlardan biri gibi konuşmalara katılarak gördüm. Bu arada üç yılda öğrettiğim İngilizce şarkıları da söylemeleri mutluluğumuza ayrı bir renk kattı.

Kampın son gününde –yazışmak için- karşılıklı adreslerin alınıp verildiği anda bile, yabancı dili özgürce - sınıf ortamındaki baskı ve not defteri korkusu olmadan- konuşmanın zevkine vardıklarını öğrencilerim bana anında iletmişlerdi. Yıllar sonra karşılaştığım ve iletişim kurduğum bu öğrencilerim, bana o kamp ateşinin aslında, sevdikleri İngilizceyi cesaretle konuşmalarını körüklediğini ve korkularını yok ettiğini söylediler.

Her şey gönlünüzce olsun.

Sevgi ve saygılarımla…

Ali İhsan ÖZÇAKIR

MEB. Bakanlık Başmüfettişi (E)

e-mail: aliihsanozcakir@hotmail.com

Web.Sitesi: aliihsanozcakir.googlepages.com

 
Toplam blog
: 172
: 4867
Kayıt tarihi
: 07.04.09
 
 

50 yıllık eğitimciyim. İngilizce öğretmenliği ve Bakanlık müfettişliği yaptım. Bunca yıllık eğiti..