Kamu binaları hangi kriterlere göre yapılıyor?

Bugüne kadar bu konuda kimse yazıp konuşmadıysa demek ki ortada onların menfaatine uygun bir durum var. Yırtık pantolonlu hamal Rıza bu konuda mağdurdur ama mağduriyetinin farkında değildir. Olsa da zaten yazmak konuşmak hamalın değil kalem efendilerinin işidir. Ancak unutulan şey kalem efendilerinin devletin kamu binalarını yaparken yer seçmesinden mağdur olmaları mümkün değildir. Çünkü kamu binaları gecekondudan olabildiğince uzağa inşa edilir ve kalem efendileri zaten gecekonduda oturmazlar. Kendileri mağdur değillerse niye yazıp konuşsunlar. Yırtık pantolonlu hamal Rıza da yazıp konuşmayacağına göre bu iş yine mahallenin delisine (Kerim Korkut’a) kalır.

Bildiğime göre geriye doğru 100 yıllık tarihimizde kamu binalarının nereye yapılacağı konusunda halktan herhangi birisinin (menfaati zedelenen bazı köpek balıkları hariç) devlete itirazı olmamıştır. Eminim ilgili bakanlıkta kamu binalarının inşası hakkında kriterler mevcuttur; lakin 100 yıldır yapılan belki 1 milyon binanın yerine hiç kimse itiraz etmediği için bu kriterleri uygulamak gerekmemiştir.

Her şehre, kasabaya hatta köye gidiniz; kamu binalarının yapımında belli yerlerin seçildiğini göreceksiniz. Eleştirdiğimiz alçak zihniyet bu konuda halkla resmen dalga geçmektedir.  Amasya’nın Suluova ilçesinde kamu binaları (tamamı) kasten planlı şekilde ana şehirden uzak, Sünni vatandaşların yaşadığı bölgeye yapılmıştır. Buna okullar, halk eğitim merkezi, kütüphane, tiyatro gibi pek çok bina dâhildir. Alevilerin yaşadığı yerde ise polis merkezi ve sanırım nezarethane vardır. Bir de radyolink hattı, baz istasyonu.

Şehir dağınıktır ama kaymakamlıkta işi olan Alevi vatandaş otobüsle yarım saat gitmek zorunda kalıyor. Devlet burada açıkca mezhep asimilasyonu yapmıştır. Sözde Aleviler arasında devrimcilik falan güdülür ama gerçekte bunlar bilinçsiz olup haklarının farkında değildirler. Bir fakirin kışta kıyamette yırtık ayakkabıyla saatlerce yürüyerek devlet dairesine gitmesi nedense bu devrimcileri rahatsız etmemektedir. Bu arada Aleviler ve Alevilik beni hiçbir şekilde ilgilendirmiyor; Yahudiler de olsa aynını yazardım.

Türkiye’nin her tarafı böyle. Sadece mezhepsel anlamda değil ekonomik anlamda da bu faşizm sürmektedir. Devlet dairesi ya caminin ya da hipermarketin yanına yapılıyor.  Ula be vicdansız, zenginin altında zaten arabası var, kamu binasını onun evine dükkânına niye yakın yapıyorsun?  Sen kamu binasını evine dükkânına yakın yaptığın zaman yeri değerlenecek, belki bu artıştan avanta alıyorsun. Allah görmüyor. Benim koyun vatandaşım da bir paket kurtlu makarnaya fit olmuş. Fakir vatandaş taaa anasının dinindeki varoşlardan kalkıp otobüslerde, dolmuşlarda, parası yoksa yürüyerek köpek gibi sürüne sürüne senin dairene gelecek. Ula be vicdansız ayrımcılık yapmasan, devletin binalarını neresi uygunsa oraya yapsan… Nasıl oluyor bu, nasıl oluyor bu! Nasıl bir uygunlukmuş bu! Yaptığın bütün kamu binaları nasıl bir tesadüfse fakirlere garibanlara uzak oluyor! Caminin dibinde, marketin yanında oluyor! Fakirlerin de bulunduğu yerde devlet dairesi var: Hapishane, polis merkezi.

50 yıldır devlet dairelerine gidiyorum; hiçbir devlet dairesine yürüyerek 1 saatten, arabayla da yarım saatten önce gidemedim. Kaldı ki ben orta sınıf sayılırım. Yani fakirin, garibin durumunu düşünün. Devlet Allah değildir; yaptığı her şeyi kabul etmek zorunda değilsiniz. Bu işin içinde milyarlar dönüyor kardeşim. Bu işin içinde mezhep ayrımcılığı var, siyaset var. Bir devlet dairesi yapılırken kafanıza uymuyorsa yaptırmayacaksınız! Hiçbir devlet dairesine arabayla 1 saat gitme mecburiyetiniz yoktur. Vergi dairesinde memursanız geç gideceksiniz. Okulda öğrenciyseniz hiç gitmeyeceksiniz. Tabii ki yüreğiniz Amerikan uşaklarının 2023 vizyonuna satılmış değilse!