Kamunun sivil alanı

Bugün ülkede varolduğu söylenen sistem sorunu olarak dile getirilen sorunun kaynağında sistemin maloluşunda yaşanan kargaşa olduğu söylenebilir. Bunu şu şekilde açabiliririz.

Yapılan cari seçimlerde gerekli oyu almış olan, Siyasi iktidar alanında hükmetme hakkına sahip olmuş siyasi partinin, iktidara tepeden inme bir yaklaşımla yaklaşan ve kuvvetler ayrılığı gereği siyasi iktidarı paylaşan bürokrasinin kurtsal devleti temsil etme, onu kollama anlayışıyla hareket ettiği söylenebilir.
Acaba bu koruma refleksi ile alınan kararlar sonucunda kuruluş ilkeleri kime maloluyor da sürekli bir koruma içgüdüsüde devam ediyor. Hukukun genel ilkeleri, Demokrasi vb. evrensel ilkeler ile Atatürk ilkeleri etrafında şekillenen Atatürkçülük neden karşıt kutuplara yerleştirilerek bir çatışma mevzuu haline geliyor.
Bunun sebebi yoksun olduğumuz sivil demokratik değerlerdir, yani sistem hala meşruiyetini Batıdaki gibi toplumdan değil, kendi ideolojik kriterlerinden alıyor.
Bu Batıda da bir yere kadar kabul edilebilir ancak bunun yoğunluğunun artması devletleri otoriteryan bir hale getirmektedir. Bunu önlemenin gerekliliği ortadadır ve bunun gerçekleştirilmesi için izlenmesi gereken yolda sivilleşme ve demokasinin varolan bu yüzeysellik durumundan kurtarılmasıdır.
Örneğin şöyle konuyu açıklığa kavuşturabiliriz; Laiklik (burada Laik devletin olması kadar esas önemli olan "bireysel bilincin özgürleşmesi" anlamında toplumsal bir laiklik) olarak söylersek sistemin bunalımlarından kurtulmasının yolu işte bu sivil alana dayalı olmasına bağlıdır. Sivil alana hükmeden ve ona yön vermeye çalışan değil, sivil alandan gelen taleplere göre hareket eden sistemin yolu daha açık olacaktır.

Başta da belirttiğim gibi Atatürk ilkeleride bu topluma mal edilmiş ve emanet edilmiş, hukukun genel ilkeleride bu topluma dayalı olması gereken bağımsız ve tarafsız yargıye emanet edilmiş, demokrasi ise kültürümüzün ayrılmaz bir parçası olarak yerini almıştır.