Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Kasım '10

 
Kategori
Çocuk Kitapları
 

Kan kardeşim Dorutay

Kan kardeşim Dorutay
 

Ümit Kaftancıoğlu


Günümüzde insanlar, artık uzun yazıları okumuyorlarmış.

Yazılar, öyküler ve şiirler kısa olmalıymış.

“Selam” yerine “slm” yazdıkları gibi.

“İyi” yerine “ii” yazmak gibi.

“Sağol” yazmaya gerek yok, “Saol” demek daha geçerli.

Yumuşak “g” rahmetli oldu.

*

Günümüzde, “insanların kitap okuduğunu” savunan kaç kişi bulabiliriz?

Modayı ya da gündemi yakalayan kitapların dışında, kaç kitap yüz bin kadar satıyor?

“Şu Çılgın Türkler” ya da “Haliçteki Simonlar” bilgilenmek için değil, meraktan okunuyor bence. “Kitap Modası” diyorum ben buna.

“Ay vallahi ben okudum, sende oku” ayakları da var, işin içinde.

Eğer okumak istediğiniz kitap, internette sanal olarak dolaşıyorsa, satın almaya da gerek yok. Eline alıp okumasanız da olur. Kitap ile aranızda bir temas olması hiç önemli değil.

Şöyle önemli yerlerine bakıverin gitsin. Entelliğinizi artık ilan edebilirsiniz. “Ben o kitabı okudum” diye reklam da yapabilirsiniz.

İnsanlara, ”Boş vakitlerinizde ne yapıyorsunuz?” diye sorun. Verilen cevap çok klasiktir.

“Kitap okuyorum.”

Kocaman bir palavradır bu cevap.

Kitap ve gazete tirajlarına (baskı sayısına) bakın anlarsınız gerçeği.

Hiç kimse, boş vaktinde uyuduğunu söylemez.

Herkes kitap okur!

*

1976 yılını hatırlıyorum.

“Cem Yayınevi, Arkadaş Kitapları Çocuk Kitapları” dizisinden öyle güzel kitaplar yayınladı ki, hâlâ o kitapların izleri vardır benliğimde.

Yetişkin birisi olarak, çocuklardan önce ben kendim okudum o güzel kitapları.

Okuduğum kitapları da çocuklara tavsiye ettim.

Seri halde aldığım kitaplara, ödediğim paralara helal olsun.

Basılan kitapların anlatım dili, içeriği ile ilgili çizilmiş resimleri ve desenleri çok güzeldi

“Yıldız Cıbıroğlu” adlı ressamı bu kitaplarda tanıdım. “Kezban Batıbeki’yi” bu kitaplarda gördüm. Daha birçok ressam, bu çocuk kitaplarında aydınlattı yüreğimi.

Aziz Nesin’nin yazdığı, “Borçlu Olduklarımız” ve “Bu Yurdu Bize Verenler” adlı iki kitabın içindeki gerçek öyküler ne kadar güzeldi.

Erol Toy’un yazdığı, “Fareler Cumhuriyeti” müthiş bir öyküdür.

İranlı yazar Samet Behrengi, ne güzel yazmış, ”Küçük Kara Balık” ile “Bir Şeftali Bin Şeftali” öykülerini. Diğer öyküleri de çok güzeldir.

Behrengi, faili meçhul bir cinayete kurban gitmiş, ülkesinde.

Yazdığı öyküler, rahatsız etmiş bazılarını. Boğuvermişler bir ırmakta. “Yüzme bilmediğinden boğuldu” yazmışlar ölüm gerekçesine.

*

Bütün Dünya’dan çocuk edebiyatında isim yapmış yazarların eserleri yer almıştı bu kitap dizisi içinde.

Bu kitapları elimde bulundurmak, çocuklara okutmak bana zorluklar yaşatmıştı.

Başıma çorap örmek isteyenler çıkmıştı o yıllarda karşıma.

“Şişkolar ve Sıskalar” diye kitap yazılır mı?

“Müzik Satan Çocuklar” olur mu?

“Kar Yağarsa Üşürüm” demek ne oluyor?

Nazım Hikmet “Yel Üfürdü, Sel Götürdü” diye kitap yazmış. Okutulur mu çocuklara?

“Yaşar Kemal, Orhan Kemal” okutulur mu çocuklara?

“Kolo” diye kitap yazılır mı? Vedat Dolakay’ın işi miymiş kitap yazmak?

*

O yıllarda yıldızı parlamaya başlayan birisi daha vardı.

“Ümit Kaftancıoğlu.”

“Kan Kardeşim Dorutay” ve “Köroğlu” kitaplarıyla benim gönlümü fethetmişti. Çok sevmiştim anlatım dilini. Kitabın resimleri de bir harikaydı. Kitabı elinize aldığınızda kitap ”oku beni” diye yalvarıyordu sanki.

Ümit Kaftancıoğlu, susturuldu. Susturuldu da.

Kitapları hâlâ konuşuyor.

Asıl adı “Garip Tatar” olan yazar, ülkesinde gerçekten garip bırakılmıştır.

Ümit Kaftancıoğlu çok yönlü bir kişiydi.

Ardahan’ın bir köyünde doğmasına rağmen, Trakya’ın meşhur “Yüksek Yüksek Tepelere Ev Kurmasınlar” ve “Evreşe Yolları Dar” türkülerinin derlemesini yapan bu yazarımızdır.

TRT’de çalışmış, farklı programlar yapmıştır.

11 Nisan 1980 tarihinde arabasının içinde kurşun yağmuruna tutulmuş ve katledilmiştir.

“Karanlığa özlem duyanlar” tarafından, bir aydın daha susturulmuştur, o günlerde.

“Kalemlere karşı kurşun.”

Uğur Mumcu’yu da öldürdük.

Abdi İpekçi’yi de.

Çetin Emeç’i de.

Daha nice aydın kişiyi yok ettik.

Öldürülmüş yazarlar ve kitapları…

Biz yazarlardan, çizerlerden korkan bir millet miyiz?

Korkuyoruz ki, katlediyoruz.

Onlar öldüler, kitapları konuşuyor.

“Susan ve susturulan” hiç kimse yok aslında.

En iyi örnek bence;

“Sebahattin Ali.”

S.Ali’nin kitapları, şiirleri hiç unutulmadı unutulmayacak.

Herkes bilir, ”Aldırma Gönül” ve “Benim Meskenim Dağlardır.” türkülerini.

Sahi; S.Ali’yi ya da Ü. Kaftancıoğlu’nu öldürenleri tanıyor musunuz?

Ben tanımıyorum.

Çıyanlarla, yılanlarla işim olmaz benim.

*

“İhanete gece müthiş bir gerekçedir” demiş, Atilla İlhan.

O berbat gerekçeyle, yok ettik aydınlarımızı birer birer.

*

“Kan Kardeşim Dorutay” sütçü beygiri olmayacak hiçbir zaman.

*

“Boş vakitlerinde ne yapıyorsun kardeş?”

“Kitap okuyorum.”

Okuyorsan mesele yok.

Okumuyorsan?

Sevsinler seni?

Ne yazık ki ülkemizde;

“Okuyan tehlikelidir.”

Olsun.

Bizler, inadına okumalıyız.

 
Toplam blog
: 420
: 1641
Kayıt tarihi
: 19.12.08
 
 

1957 Çanakkale/Yenice doğumluyum. Öykü ,deneme, şiir yazarım. Yazdığım bir çok şiirin bestesini d..