Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Kasım '10

 
Kategori
Edebiyat
 

Kan Kırmızı İhanet

‘Erkekler nefislerine karşı o kadar acizlerse

kadınlara üstünlük taslamasınlar.’ Kitaptan.

Nurgün Erdinç, üçüncü romanı ‘Kan Kırmızı İhanet’te aldatan erkekle, aldatılan ve öteki kadın üçgeninde geçen çirkin ilişkileri dile getirmiş.

Karısını çok sevdiği halde kaçamak yapmanın hayatın renklerinden biri olduğunu düşünen orta yaşlı doktor Necati, hastanenin yakınında çiçekçilik yapan dul Ferah ile tanışır. Ferah, kendisini tekrar evliliğe ikna etmek için saçından tutup yerlerde sürüyen eski kocası Hulusi ile oynayacağı kumar ve içeceği içki parasını zorla elinden alan ağabeyi Ferhat’tan fellik fellik kaçarken ruhi bunalıma düşer. Sürekli kırmızı giysiler giyinen albenili, öteki kadın bu bataklıktan kurtulmak için yeni tanıştığı Necati ile evlenmenin düşünü kurar.

Beni sevseydi başka kadınla yatağa girmezdi, diyen Dilara ise kocasını tekrar elde edip çıkmaza giren evliliğini kurtarabilmek için mücadele vermektedir. Sonunda istediği olur.

‘Kan Kırmızı İhanet’in kolay bir kurgusu var, ilişkiler yumağı daha karmaşık duruma getirilebilirdi. Serim katmanları oluşturulmamış, düzayak bir anlatım yapılmış. Kutupluluk zayıf kalmış izlenimi veriyor (4 puan), son bölümlerde korku ve gerilim üst düzeye çıkarılamamış.

İnsanın kendine yolculuğu olan deneme oylumundan yararlanılmadığı gibi, bir tek dize olsun şiir alıntısı yapılmamış. Yazar, modern romanın araç ve gereçlerini kullanmayı akıl edememiş.

Nurgül Erdinç’in toplumun içine sindirebileceği ayağı yere basan güçlü kahramanlar yarattığı söylenebilir. ‘Kan Kırmızı İhanet’ romanı yüzde 38.6’sı diyalogla (4 puan) geçiyor. Sayfada ortalama 3.3 paragraf (0) yapmış.

Nurgül Erdinç, gediğine oturan her sözcüğü kullanmaktan çekinmiyor. Yazarlar kullandıkları deyim, ikileme, benzetme, söz veya sözcüklerle yaşlarını ele verdikleri gibi kendilerini okur, okutur bizlere… Olaylar üçüncü tekil ağzıyla anlatılıyor, alt anlatıcılar kullanılmamış.

Dilsel tutumu yenilikçi gözükmeyen Erdinç’in fiyakalı güzel sözleri: ‘Sevgi, erkeklerin cinsel dürtülerini dizginleyemiyor.’ (s.162) Sözün dişlerini gösterdiği hoş olmayan sözler: “Evlensem her gün dövecek, ‘hayır’ derim bir kerede ne kadar dayak yiyeceksem yerim.” (s.174) Kahramanların kullandığı absürt ve argolu sözler: ‘Yamuk yapan olursa haber ver, façasını bozarım.’ (s.35) ‘Kafa ütülemeyi kes, biraz mangır çık, basıp gideyim.’ (s.103) ‘Kim ulan bu lavuk?’ (s.185) Roman yüzde 18 yabancı sözcükle (0) yazılmış. Sayfada ortalama 28.3 kez yabancı sözcük kullanılmış. ‘Fevriliğin yarar sağlamadığını’ (s.152) ‘yüzlerinde muhteviyatı belirsiz maskelerle hortlağı’ (s.62) ‘seramik vazolarda gül, lilyum ve aralarına serpiştirdiği solidasterlerle aranjmanlar’ (s.160)

Romanı roman yapan unsurlardan birinin de söylem olduğunu bilen Erdinç, sözvarlığı atasözünü sayfada ortalama 0.0169 kez (0.10 p) kullanmış. ‘Asla. Gülü seven dikenine katlanır.’ (s.122) “kimi zaman ‘öfkeyle kalkan zararla oturur’ diyen” (s.127)

Yönelttiği sorularla okurunun kalesine gol atan Erdinç, yazın diline derinlik kattığı gibi iç işlevselliği de olan imgeyi sayfada ortalama 2.1 kez (16.8 p) kullanmış. ‘ilişkiye teyelle tutunmak, en iyi olasılıkla mutluluğu teğet geçmekti.’ (s.224)

İhaneti anlatan Erdinç, içsel fırtınaları yansıtan içmonoloğu sayfada ortalama 0.0135 kez (0.1) kullanmış. “Caymak üzereyken ‘alt tarafı çiçek alıp çıkacağım’ diyerek kendi kendine telkinde bulundu.” (s.24)

Öykünün odağına kaçamağı koyan Erdinç, yazın dilinde pekiştirmeyi sağlayan benzetmeyi sayfada ortalama 0.3 kez (1.2 p) yapmış, çok düşük bir oran. ‘Evli bir erkeğin yaşattığı güzellikler; mis kokulu bir kahve molasında tadılan keyif gibi, trenle geçerken göze çarpan hoş manzaradan alınan huzur gibi’ (s.223) Eğretilemeyi ise sayfada ortalama 0.3 kez (0.9 p) yapmış. ‘Çocukluğundan beri dört dörtlük kahvaltı yaptığında’ (s.13) ‘Şu kütüğe abi demekten’ (s.37)

Yazarın, yazın diline işlevsellik katan ayrıntılardan yeteri kadar faydalandığı söylenemez (5 p). “Ayaklarının ucuna basa basa komedine yaklaştı; telefonu kaptığı gibi çalışma odasına gitti, ‘arayanlar’ı açtı; ‘feruduncep’ kaydıyla karşılaşınca şaşırdı. Arama saatine baktı, tutuyordu. Eşinin yanındayken konuşmaya çekindiği bir erkek miydi? ‘Arananlar’ı açtı, aynı isim orada da yazıyordu. Rehberden o isme kayıtlı numarayı ve hemen altındaki ‘feruduniş’i bir kâğıda not etti’ (s.125) Eşler arasındaki ayrıntılardan faydalanmamış.

Hayatın çarpıcı yanlarını yazan Erdinç, kahramanın bilinççakımını sayfada ortalama 0.0102 kez (0) kullanmış. “Ekrandaki adı okuyunca ‘zamanlaman muhteşem karıcığım’ diye içinden geçirdi.” (s.57)

Felsefenin anlamını iyi bilen Erdinç’in okurun kalesine attığı gol sorular: “cinselliği ağır basarken şimdi niçin işleri, terazinin kefesini çökertiyor ve cinsellik, işlerinin arasına sıkışıyordu? Bu soruyu ‘tutku azaldığı için işe yoğunlaşıyoruz’ diye yanıtlarsa ilişkilerine acımazlık mı ederdi?” (s.15) “bir daha konuşamayacağını öğrenen şarkıcının duygularını ‘üzgün’ sözcüğüyle açıklamak yeterli miydi? ‘Üzgün’ sözcüğü o duyguların derinliği yanında aşırı sığ kalmaz mıydı?” (s.128) Sayfada ortalama 3 soru (9 p) yöneltmiş.

Absürt ve argolu sözleri sıkça kullanan Erdinç, güzel süslü betimlemeler yapmamış. ‘Göğüs çatalını gösteren, kalçalarını saran V yakalı, kırmızı kıyafetle bambaşka bir kimliğe büründü. Biraz daha seksileşmek için eve gelmeden önce satın aldığı malzemelerle makyaj yaptı, dudaklarına yaşamı boyunca ilk kez kırmızı ruj sürdü.’ (s.276) Sayfada ortalama 3.4 satır (0.7 p) betimleme yapmış. Ruh çözümlemesini ise sayfada ortalama 0.6 satır (0.2 p) yapmış. ‘Necati ile aynı denize akan iki nehir, aynı topraktan beslenen iki ağaç düşüyle yaşamlarını birleştirmişler, yılları geride bıraktıkça düşlerinin bile ötesine geçmeyi başarmışlardı. Suları birbirine karışmış, kökleri birbirine dolaşmıştı. Birbirlerinden ayrılmaya kalksalar ikisi de kururdu.’ (s.166)

Aldatılan kadının ruh boşluklarını çözümleyen Erdinç, ikilemeleri sayfada ortalama 0.1 kez (0.2 p) kullanmış, oldukça düşük bir oran. ‘tespihini çeke çeke, ayaklarının topuklarına basa basa, omzundaki ceketi devire devire’ (s.103)

Çengelli sorular soran Erdinç, mizah yeteneğiyle okurunu gülümsetmeyi unutmuş. ‘Yapma Allah aşkına! Prezervatifi, kadının burnuna soktuğu endoskop aletinin ucuna mı taktı?’ (s.198) Sayfada ortalama 0.0135 kez (0.14 p) kullanmış, oldukça düşük bir oran.

Zaman zaman uzun cümleler kuran Erdinç, terimi sayfada ortalama 1.4 kez (4.2 p) kullanmış. “ ‘Kayıt dışı’ kalmayı” (s.224) ‘sahneleyecekleri tiyatro oyunu nasıl’ (s.250)

İbret dolu bir yaşam öyküsünü dile getiren Erdinç, bilinç akımını sayfada ortalama 0.0345 kez (0.14 p) kullanmış. “ ‘Hava iyice serinledi’ diye düşündü.” (s.8) “ ‘Ağızdan çıktı bir kez’ diye düşündü” (s.43)

İnsanların soran, sorgulayan bir varlık olduğunu bilen Erdinç, bir ucu imgeye varan mecazı sayfada ortalama 2.5 kez (17.5 p) kullanmış. ‘aklı çiçekçi dükkânındaki tanıştığı kadının iri memeleriyle doluydu.’ (s.29) ‘Suçunu kanıtlamadığın adamı darağacına gönderiyorsun.’ (s.199)

Aldatan erkeği yazan Erdinç, varlıkları niteleyen sıfatları sayfada ortalama 4 kez (8 p) kullanmış. ‘kısacık siyah saçları, siyah gözleri ve esmer teni’ (s.37) ‘Kırmızı bir kazaktan söz etti.’ (s.252)

Anlatıma güç ve güzellik katan benzetmeyi sevmeyen Erdinç, çağrışım gücü yüksek deyimi sayfada ortalama 1.6 kez (11.2 p) kullanmış. ‘Armudun sapı, üzümün çöpü diye yaşlanacaksın’ (s.39) ‘Ortada fol yok, yumurta yokken’ (s.67) Soru deyimi: ‘Ağzından kerpetenle mi laf alacağım?’ (s.45) ‘Ne yani, sütten çıkmış ak kaşık mı?’ (s.199) Dilimize batıdan giren deyimler: ‘arkadaşının kurduğu kumpas yüzünden’ (s.43) ‘Blöf yapıyorsun’ (s.211)

Absürt kültürün nabzını tuttuğu anlaşılan Erdinç, şiirin vazgeçilmezi pekiştirmeleri sayfada ortalama 0.6 kez (1.8 p) kullanmış. ‘el ele, göz göze, diz dize hatta dudak dudağa gördüğü’ (s.220)

İki kundak arasındaki sinek kaydı yaşayanları anlatan Erdinç, yazının içinde albenili duran kalıplaşmış sözleri montaj tekniği ile sayfada ortalama 0.0067 kez (0.1 p) yapmış, çok düşük bir oran. “Günlerdir aklımdan neler geçtiğini bir bilsen… ‘Erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer’ derler diye yemek kurslarına” (s.168)

Düşüngülü Eleştiri’nin kabul kriterlerine göre ‘Kan Kırmızı İhanet’ romanına 85.3 puan verildi. Değerlendirme tamamen mukayese amaçlı yapıldı. Modern romanın araç ve gereçlerinden yararlanmayan Nurgün Erdinç, erkeğin kaçamaklarını akılcı bir biçimde kurgulamış. Kan Kırmızı İhanet / Nurgün Erdinç / Nokta Kitap / 296 s.

 
Toplam blog
: 172
: 425
Kayıt tarihi
: 15.07.09
 
 

Ali Akdemir, Adana tarihinin en büyük sel felaketini yaşadığı 21. 02. 1948 tarihinde doğdu. Edebi..