Kanarya mahallesi

Başlangıçta herşey çok güzeldi. Kuş isimlerinin sokağa verilmesi sürekli bir güzellik olarak akılda yer ediyordu. Mahallede yaşayanlarda da, misafir olarak gelenlerde de. " Sizin ki ne kuşuydu ayol?" soruları güldürürdü o zamanlar. O kadar ki duymadığım kuş isimlerini mahallemden öğrendim. Bir ara, biri kuş ismi atıyor kesin diye düşünürken zamanla hepsinin resmini bile bulabildim. 90'lar öncesinde suları akmazdı, yolları çamurluydu, elektrikleri bir var, bir yoktu. Ama güzeldi. Tepe noktasından mahallenin, Küçükçekmece Gölü'nü görürdük. Hatta çok çırpınsak denizi bile görürdük. Bir apartmandaki bütün dairelere bizimmiş gibi hepsine rahatça girip çıkabilirdik. Komşuluk diyorlarmış buna mesela. Sakin, sessiz kendi halinde bir güzel mahalleydi. Sonra elektrikler kesilmemeye, sular akmaya başladı, yolları da yapıldı. Birden hava değişmeye başladı. Demografik yapı denir herhalde buna. Onun hızına yetişemedik işte. Kalabalıklaştık. Sonra otobüsler yakıldı terörist başı yakalandığında. Nevruzlarda molotof kokteyleri atılmaya başlandı sokaklara. Aydınlık filan diyorlardı atanlar. Aydınlanacağız diyorlardı ama. Polisler hemen söndürüyorlardı aydınlık(!)ları. Sonra okula giderken çatılarda keskin nişancılar güvenlik için durmaya başladılar. Sokak başlarında, eskilerde, abiler dururdu. Muhabbet eder, sigara içerlerdi. Giderek abiler evlere çekildiler. Yerlerine panzerler geldi. Değişti Kanarya. Ama ünlü olmaya da başladı. Eskiden "Kanarya mahallesi de nerede be?" diyenler artık haberlerde seyretmeye başladılar bizi. Cinayet haberlerinde, terör haberlerinde, gösteri haberlerinde. Ünlü olduk. Sonra koptuk. Uzaklaştık, köyümüze döndük. Diğerleri kaçmak istemedi belki ama bizim döndüğümüz yer köyümüzdü ya. Kolay gittik. Spor tesisleri de yapıldı, sahil şeridi de düzenlendi, yolları da güzelleşti. Suları bile akıyordu ama. Bir tuhaf oldu Kanarya. Gitmek isteyenlere, "Hani nerede şu Kanarya mahallesi?" diyenlere kısa tarif: " İstanbul Avrupa yakasında banliyö trenine bir binin. Halkalı'ya gelmeden bir önceki durak."