Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Aralık '09

 
Kategori
Futbol
 

Kanarya Zirveye Yeniden Kondu: TS:0 FB:1

Kanarya Zirveye Yeniden Kondu: TS:0 FB:1
 

http://www.fenerbahce.org/fb2008/detay.asp?ContentID=18061


Sayılı gün tez geçermiş; geldi, gelecek derken nihayet 17. hafta da geldi. Şu oldu, bu oldu, zirvenin asıl sahibi ve yarıştan hiç kopmayan Kanarya, tepeye yeniden kondu. 14 puanlık bir kayıpla tamamlanan ilk devre, beklentilerimizi karşılamasa da kötünün iyisi şeklinde yorumlanabilir.

Evet, Fenerli oyuncular maç seçiyor, aynı gayreti ve azmi sıradan sayılan maçlarda göstermiyorlar. İlla ki bir kriz, bir dönemeç olmalı. Ama sonunda yine noktayı onlar koymalı. Koyamadığımız zamanlar da olmuyor değil. Biraz da şans faktörü gerekli, değil mi?

Son haftanın yayıncı kuruluştan naklen verilen tüm maçlarını dikkatle izledim. Beşiktaş- Bursaspor maçını izlerken iliklerim dondu neredeyse, o kötü koşullarda ne mücadele verdiler. Can kaybı olmadı ama iki sakatlık ve puan kaybı oldu Beşiktaş'ta. Mustafa Hoca da bahaneyi yağmurun erken yağmamasında buldu, ona göre kadro yapacakmış erken yağsaydı. Bursaspor bir günlük olsa liderliği tattı. Geçen hafta Kayseri koklamıştı ama onlara bol gelmiş liderlik, tüm karizmaları yerle bir oldu. Antalyaspor'un sergilediği oyun da müthişti. O maç da izleyene zevk verdi. Futbol bu işte, her an her maç dengede tutmak zor, bir iniyor bir çıkıyor ibre. Hassas noktalar var. Yaşanan bazı sakatlıklar veya cezalı durumlar o takımın daha sonraki maçlarda lehine olabiliyor.

Cumartesi liderliği Cimbom'a devretti Timsahlar. Her zamanki gibi canhıraş başladı maç, bu arada iki sayılmayan gol var. Ne hikmetse vermedi, K. Müftüoğlu, fazla da tepki görmedi. Geçen yıllarda olsaydı 3:0 biterdi bu maç. İyi ki bizim başkan konuşmuş. Takımın en iyisi ve yeni forveti Kewell gol atacağına öyle inanmış oynuyordu ki, hiç pes etmedi. Onun tek golü cumartesinin liderini belirlemiş oldu.

Haftanın son maçı Karadeniz Fırtınası'na yakalanacağı konusunda hemfikir olunan kanadı kırık Sarı Kanaryalar'ındı. Öyle ya rakipte taa Güney Kore'den getirilmiş hem eski hem yeni teknik direktör var, son iki hafta yükselişe girmiş ve kıpır kıpır yerinde duramayan Hamsiler var, 61. dakikada yerinde duramayan ve özgün kutlamalar yapan tutkulu taraftarlar var. Görünüşte her şey rakipten yana, ama şans değil, bir de rüzgar...onlar Fener'den yanaydı...

Dün bütün gün akşam olsun diye bekledim. Son 3-4 gündür ortalığı kasıp kavuran ve sinirlerimizi altüst eden lodosun etkisi ancak sevinçli bir haberle geçerdi. Maç saati yaklaştıkça heyecan da arttı, bu arada Acıbadem'in tatlı kızları Beşiktaş'ı deplasmanda 3:0 yendiler. Basketçi kızlar da Botaş'ı iyi bir skorla geçtiler, bir gün önce Fenerbahçe Ülker ve erkek voleybol takımı da rakiplerini yenmişti, tek eksik futbol takımının vereceği yeni yıl hediyesiydi. Saat 19.00 elektrikler gitti, fırtına nedeniyle. daha vakit var gelir nasılsa, dedik, öyle ya normal koşullarda elektrik arızaları 5-10 dakikada giderilir, yok, yok öyle değil. Gitti gelmez bizim elektrik. Aşağıda şehirde yanıyor ışıklar, her yer pırıl pırıl. Önceden de bizim maçlar da olmuştu, sabotaj ihtimali de geldi aklıma, önemli maç ya, delinin biri yapabilir, Denizli böyle skandallara alışık zaten.

Neyse ilk yarıyı mutfakta pilli radyodan dinledik, bu arada mum ışığında çay keyfi yaptık. Hadi bu olumsuzluk olumlu bir sonuca vesile olsun, totem olsun ben tutkulu Fenerliye, diyerek teselli buldum. Maçı radyodan dinlemek ile TV'den izlemek farklı, radyo spikeri daha çok heyecanlı oluyor ve ayrıntıları vereceğim, diye hızlı anlatıyor, gözümü kapatıp bizim takımı kafamda canlandırmaya çalışıyorum, hayret bu kadar hızlı mı oynuyorlar ki, diyorum, inanamıyorum. Spiker yetişemiyor çünkü. Bu hal sevindiriyor bizi doğal olarak. Geçen yılın 17. haftasında da Kadıköy'de müthüş bir maç izlemiştik, beraberlikle sonuçlanmıştı, Fenerbahçe yine kötü gidiyordu ama bu maçtaki oyunu herkes beğenmişti.

Derken 42. dakikada elektrik geldi, TV'yi açtım, normal bir şekilde oynuyorlar, spiker de normal bir tonla anlatıyor maçı, yani anlayacağınız fark yaratan radyodaki genç arkadaşmış.

İkinci yarı ilk hamleleri Şenol Hoca yaptı, öyle yapması da gerekiyordu, çünkü Fenerbahçe'ye karşı bir zaafiyeti var önceki yıllardan. Colman'ı çıkartıp Ceyhun'u aldığında sevindim, çünkü gol atarsa tek Colman atardı, diğerlerinde o ışığı göremedim, aşırı motive olmuşlardı, gerçi onlar için kazanmak elzem değildi, sadece puan ve prestij sağlayacaktı galibiyet. Eski Fenerli Serkan'ın azami gayreti ve Gökhan Ünal'ın gücü de yetmedi, yerli ufaklık Barış girince de olay tamamdır, dedim.

Bizim takıma gelince, iyiler kötüler yoktu, en kötü Özer'di, neden mi, Trabzonlu oluşu onda ağır bir baskı oluşturdu belki de, tepki alırım korkusuyla % 99'luk golü bile atamadı, rakip savunmaya verdi, çok pas kaybı yaptı, bilerek ya da bilmeyerek. Daum, anladı ama iş işten geçecekti nerdeyse.Carlos'un gitmesi Santos'a yaramış. Mehmet Topuz hala gözüme giremedi. Gücü saçlarındaymış meğer, saçları gitti ayağının gücü bitti. (Bu arada düz görünen saçları kıvırcıkmış meğer, Merinos gibi)

Volkan da kendinde değildi, üzüntülü olduğu için. Direkler yetişti imdadına, kaç kez tehlike atlattı. Bilica vurdum duymaz, Edu'yu mumla arıyoruz. Güza yine aynı Güiza, tez konusu olacak bir adam, en kolay topu atamıypr, en zoru başarıyor. Devrearası yerini garantiledi bu golle. Alex ve Gökhan kart sınırındaydı, gelecek maçta cezalı duruma düştüler. Semih, düşmeye devam ediyor. Böyle giderse Avrupa takımları hayal olur. Bizim yerlilerdeki düşüşün 2010 Güney Afrika'ya gidememenin sonucu olduğunu düşünüyorum, demek ki sadece milli olmak için oynuyorlarmış.

Liderlik koltuğuna birkaç haftalık kesintiden sonra yeniden oturdu Fenerbahçe, dileğimiz sezon sonunda da aynı yerde bulunmak. Hem Türkiye Ligi'nde hem de Avrupa Ligi'nde kupayı almak. Hem de her branşta.

Barcelona'dan neyimiz eksik?

Adamlar 6 tane kupa aldılar, biz 3 tane alsak yeter, değil mi arkadaşlar?

Selamlar-sevgiler!

 
Toplam blog
: 480
: 2046
Kayıt tarihi
: 27.03.07
 
 

Üstkimliği ile insan, altkimliği yeterince kalabalık birisi; Eş, anne, öğretmen emeklisi. Doğa, H..