Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Kasım '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Kanatsız uçmak nasıldı?

Sedyenin bozuk tekerlek sesleri kafamda çınlıyordu sanki!
Bir çok koridorları geçerek bahçeye ulaşmıştık.
Günler sonra hasta bakıcının kucağında taksiye bindirilirken haftalarca hareketsiz olarak yattığım geldi aklıma.
Koşar adımlarla çıktığım evimize kucaklarda dönüyordum.

Annem amaaan her şey geçer hadi gene iyisin, yaşın küçük, kırılan kemik kolay kaynarmış diyerek teselli ediyordu.

Taksi evin önüne yaklaştığında etraf çok kalabalıktı.

Mahalleli sanki karşılama töreni düzenlemişti, kucağına çocuğunu alan herkes oradaydı.
Parmaklarıyla beni işaret ederek söz dinlemezsen sende bu abi gibi kaza geçirirsin diyorlardı.

Başımı öne eğerek utanmıştım.

Dedemlerin oturduğu taraftaki bahçeye girebilmem için bu kazayı geçirmem gerekiyormuş.

Tahta divan üzerine yumuşacık bir yatak hazırlanmış ve sokağa bakan taraftaki duvara yaslanmıştı.

Açık havada canım sıkılmazmış!

Yoldan geçenleri seyredermişim.daha çook yatacaktım anlaşılan.

Bana özel yapıldığı çok belli olan yemekler, börekler sehpanın üzerine dizilmişti..
El uzatan çocukların ellerine vuruluyor çekilin gidin oğlumuz yiyecek diye azarlanıyorlardı.

Yatağımın baş ucuna getirilen kocaman koltuk değnekleriyle tanışmam uzun sürmedi.

Minik ellerim tutamaklarında yumruk halini alamıyordu.

Yapılmasında kullanılan dalların bahçedeki kayısı ağacından kesildiği belli oluyordu ve henüz kurumamışlardı.
Onlar beni mi taşıyacaktı, yoksa ben onlarımı belirsizdi.

Hastane ortamından daha iyi bir durumdaydım, etrafımdaki ağaçlar ve çiçekler moralimi yükseltiyordu.

Karnım acıktığında yada susadığımda yanı başımdaki salonun camını tıklatıyordum.

Dedem bir akşam koca bir kutu dolusu civcivler getirmişti.

Beyaz, sarı ve siyah renkteydiler, onlarla arkadaş olmuştuk ama büyüdüklerini gördükçe de korkularım artıyordu!

Çünkü Dedem arada bir kontrol eder ve aferin iyi bakmışsın onlara diyerek yanağımı okşardı.

Bazılarını kurtarmak için aç bıraktığım günlerde oluyordu ama birer iri piliç olmalarını engelleyemiyordum.

Bir kaç ay sonra pilav tabakları üzerinde yerlerini alıyorlardı hepsinin ayrı isimleri vardı.

Paytak, sarı kız, kara böcük ve tipsiz.

Vicdansızlar en son tipsizi haşlayarak yemişlerdi.

Oyuncak hediyelerimin ardı arkası kesilmiyordu.
Annem daha birkaç ay önce beni sigara içerken yakalamış ve o sinirle kafamı yarmıştı.

Şimdilerde sigaralarımı kendi eliyle alıp getiriyordu.

Birkaç ay sonra Doktor nihayet duymak için sabırsızlandığımız müjdeli haberi vermişti.
Ayağın bayağı güçlenmiş delikanlı.
Aferin iyi dinlenmişsin demişti.

Ben hiç dinlenmedimki dedim! hep dolaştım.

Annem kolumu çimdikleyerek sus işareti yaptıktan sonra siz onun söylediklerine bakmayın doktor bey dedi.

Koltuk değneğiyle yürüdü hep. Hiç o ayağının üzerine bastırmadık.

Çok çektirdi bize! okula yazdırabilirmiyiz artık.......


 
Toplam blog
: 1021
: 1607
Kayıt tarihi
: 19.10.07
 
 

Çok eski olmayan bir tarihte tıpkı sizler gibi Melek'lere gülümsermişim uykulu hallerimde!  ..