Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Haziran '07

 
Kategori
Eğitim
 

Kanayan yara: Eğitim

Kanayan yara: Eğitim
 

Bir an için elinize sihirli bir değnek verildiğini düşünün lütfen. Ülkemizin yıllardır çözülememiş en zorlu, en önemli sorunları da önünüze serilmiş. Elinizdeki sihirli değnekle bu sorunlardan hangisine dokunursanız o sorunun tamamıyla çözüme kavuşacağı kulağınıza fısıldanmış. Fakat üzücü olan bir hakkınız var, zorlu bir kararın eşiğindesiniz. Olmaz demeyin bir an için kendinizi memleket sorunlarını bir dokunuşta çözecek bir sihirbaz gibi hayal edin lütfen.

Bu durumda sizlerin hangi sorunu çözmek isteyeceğini bilemiyorum ama ben olsaydım “Eğitim-Öğretim” sorununu çözmek isterdim sanırım. Bir sihirli dokunuşla ana okulundan üniversitesine tüm kurumlarda yüzleri gülen, yaptıkları işten büyük keyif alan eğitim çalışanları olsun isterdim. Yarın kaygısı taşımayan, geleceğinden, kariyerinden emin olan kaliteli öğrenciler yetişsin isterdim. Ancak böyle bir eğitim sistemi bu ülkenin tüm sorunlarına deva olacak bir nesli yetiştirebilir çünkü.

En doğusundan en batısına ülkemizin eğitim sistemini masaya yatırıp kısa bir muhasebe yapmaya ne dersiniz?

Acaba bu eğitim sistemi sorun çözecek bir nesil mi yoksa sorun olacak bir nesil mi yetiştiriyor?

Öğrencilerin kurdukları çeteleri, giriştikleri kavgaları yüreğimiz kan ağlayarak izlemiyor muyuz?

Tuvaletlerinde eroin partileri düzenlenen, hemen çıkışında eroin tacirlerinin kol gezdiği bu okullar bizim okullarımız değil mi?

Öğretmenlerin kurşunlandığı, koridorlarında korkunun hakim olduğu bu eğitim kurumları bizim değil mi?

Her sene değiştirilen sınav ve not sistemleriyle heba ettiğimiz, bozuk para gibi harcadığımız bu genç nesil bizim evlatlarımız değil mi?

Beşlik not sistemi olmadı, onluk sistem olsun yok o da olmadı yüzlük not sistemi olsun diye kafalarını karmakarışık ettiğimiz veli ve öğrenciler bu vatanın evladı değil mi?

Dört yıl boyunca bin bir maddi güçlük ve sıkıntıyla üniversitelerde okuttuğumuz sonra da fabrika kapılarında bekçi olabilsin diye türlü torpilleri araya koydurduğumuz bu pırlanta gençlere hiç mi acımıyoruz?

Okul demeye bin şahit isteyen binalarda, en zor şartlarda öğrencilerini yetiştirmeye çalışan eğitmenlerimizin ne zaman seslerine kulak vereceğiz?

Üniversite mezunu olan ama işsiz kaldığı için türlü sıkıntılarla boğuşan gençlere ne zaman bir çıkış yolu gösterilecek?

Yarınlarımızı kuracak nesilleri yetiştiren eğitmenlerimiz ne zaman geçim sıkıntısından kurtulacaklar?

Devlet bütçesinden milyarlarca lira harcayarak yetiştirdiğimiz, sonrasında dünyanın sayılı üniversitelerine kaptırmaktan hiç de utanmadığımız bilim adamlarının ne zaman kıymetini anlayacağız?

Üniversitelerimizin dünyanın güzide eğitim kurumları arasına girdiğini acaba bizler görebilecek miyiz?

Acaba bizim eğitim kurumlarımız da dünyada parmakla gösterilen, kapısında binlerce yabancı vatandaşın sıra olduğu bilim yuvalarına dönüşebilecek mi?

Sizce de bu insan kaynağı israfına bir son vermenin zamanı gelmedi mi? Layık olduğumuz dünya standartlarındaki kaliteli eğitimi ne zaman alabileceğiz?

Önce devleti yönetenler sonra da biz vatandaşlar, ne zaman sorunlarımızı konuşmaktan bıkıp çözmek için harekete geçeceğiz?
 
Toplam blog
: 24
: 860
Kayıt tarihi
: 01.11.06
 
 

1977 yılında Sakarya'nın Kaynarca ilçesinde dünyaya geldim. 1998 senesinde Yıldız Teknik Üniversites..